İddianamede; Münevver Karabulut cinayetini baba ve oğul birlikte işledi, diyor. En önemli bulgu ise Münevver'in sıçrayan kanı;
Abone ol8 aydır Türkiye’yi dehşete düşüren ’kesik baş’ cinayetinin iddianamesi kabul edildi. 47 sayfalık iddianamede şok delil ve suçlamalara yer verildi
Nalburun kamera kayıtlarına göre Cem Garipoğlu, olay günü Münevver’in başını kestiği testereyi saat 12.25’te, yani cinayetten birkaç saat önce aldı. Buna göre cinayeti öfkeyle değil önceden planlayarak işledi.
Cep telefonu sinyallerine göre de baba Mehmet Nida Garipoğlu cinayet saatinde villadaydı. Münevver’i baba-oğul birlikte hunharca katletti.
BABAYI YAKAN SIÇRAYAN KAN VE TELEFON KAYITLARI |
İddianamedeki şok edici bir suçlama da cinayeti baba-oğulun birlikte işlediği. Bunun kanıtı olarak cep telefonu sinyalleri gösteriliyor: “Baba Mehmet Nida Garipoğlu, olay günü kullandığı cep telefonları sinyallerine göre en geç 15.00 sıralarında Lüleburgaz’daki fabrikadan ayrıldı. Sinyal verileri hesaba katılmadan düşünüldüğünde yapılacak hesapta 14.30 sıralarında fabrikadan çıktığında en erken 15.30’da cinayet mahallinde olabileceği kabul edilebilir. Cem Garipoğlu ise 14.55’de Münevver ile kameraların görebileceği hesabı da yaparak maktulü arka kapıdan içeri soktu. Cinayet saati baba da evdeydi Cinayet saatinde şüpheli Mehmet Nida Garipoğlu, daha önceden açtığı alt bahçe kapısından içeri girdi. Cinayete doğrudan doğruya katılarak şüpheli Cem ile birlikte maktulü kesici alet ile yaraladı, vücudunda işkence mahiyetinde yaralar açtı, henüz canlıyken testere ile kafasını kestiler. Cem ile babası maktulün kafasını poşete sokup gitar kutusuna koydu, başı olmayan cesedi ise bavula yerleştirdi, yerde bulunan kan izlerini büyük oranda silmeye çalıştılar. Daha sonra da baba Garipoğlu, evden çıkarak 5 kilometre uzaktaki Avcılar’daki ofisine 5-20 dakika gibi bir sürede, en geç saat 17.21 civarında gitti.” Kan üzerine sıçramış İddianamede baba Garipoğlu’na ait olduğu belirtilen alt içliğin üzerinde ikisi ön üst kısımda ikisi sağ diz ön kısımda olmak üzere birden fazla kan lekesi bulunduğuna dikkat çekilerek, “Kan izlerinin silme ile oluşmadığı; sıçrama, dokunma ya da değme suretiyle oluşabileceği tespit edildi” dendi. Cem yalnız yapamaz Tüm bu bilgiler ışığında iddianamede, “Cem’in yaşı da dikkate alındığında Cem’in böylesine nitelikli öldürme eylemini tek başına yapmasının mümkün görülmediği, Mehmet Nida Garipoğlu’nun oturduğu villaya kamera kayıtlarına takılmadan villanın alt bahçe kapısına giden yoldan girmesinin her zaman mümkün olduğu, bu itibarla öldürme eyleminde iştiraki olduğu” sonucuna varıldı. BABANIN YALANI: EVE gece geldim Oysa baba Garipoğlu gerek gözaltına alındığı ilk sorgusunda, gerekse daha sonra verdiği ifadelerde olay günü eve saat 22.30’da geldiğini söylemişti: “22.30‘da eve geldim. Evin kapısını kendi anahtarımla açtım. Eşim ve Cem evdeydi” |
Bir peri masalı gibi başladı Münevver’le Cem’in aşkı, ancak korku filmi gibi bitti. 3 Mart 2009’da Münevver’in başı testereyle kesildi, cesedi çöpe atıldı... Bu korkunç cinayetin iddianamesi de tıpkı bir polisiye roman gibi... Olayın üzerinde 8 ay çalışan savcı, cep telefonu sinyallerinden villadaki kan lekelerine, DNA örneklerinden tanık ifadelerine delilleri titizlikle inceledi. İşte, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dün kabul edilen iddianameye göre Münevver cinayeti...
Cinayeti önceden planlayıp işledi
İddianame açıklanana kadar, Cem Garipoğlu’nun Münevver Karabulut’u okul çıkışında alıp Bahçeşehir’deki villaya getirdiği, bıçaklayarak öldürdüğü, cesetten kurtulmak için de kafasın kesip bavula koyduğu sanılıyordu. Oysa iddianameye göre cinayet son derece planlı bir şekilde işlendi. Bunun en güçlü kanıtı ise Cem Garipoğlu’nun Münevver’in başının kesildiği testereyi cinayetten saatler önce alması.
Küçük testereyi beğenmedi
Cem Garipoğlu’nun saat 12.25’te nalbura girdiği kamera kayıtlarıyla tespit edildi. Kayıtlara göre, testerenin alındığı Bahçeşehir Toplu Konut alanındaki alışveriş merkezindeki Çağdaş Yapı Market’e Cem tam bu saatte girdi. Testereyi satan tezgahtar İzzettin Babat da, iddianamede yer verilen ifadesinde olay günü saat 13.00-14.00 sıralarında bir kişinin geldiğini ve testere satın almak istediğini söyledi: “Şahsa önce demir kesme testeresini gösterdim. Ahşap kesmek için istediğini söyledi. Bu sefer bir ahşap kesme testeresi gösterdim ama ilgilenmedi. Ben de en üst boy olan ve ’pala’ tabir edilen testereyi gösterdim. Bunu satın aldı. Son derece soğukkanlıydı. Üzerinde kan lekesi görmedim.” Babat önce fotoğrafından, teslim olduktan sonra da İstanbul Çocuk Suçları Bürosu’nda yapılan yüzleştirmede bu kişinin Cem Garipoğlu olduğunu teşhis etti.
Satış fişi 2-3 saat sonra alındı
Testerenin satış fişinde saat 15.44 olarak görünüyordu. İddianamede bu konuya ise şöyle açıklık getirildi: “Cem Garipoğlu’nun Işıklar marka testereyi satın aldığı yer olan Çağdaş Nalburiye’ye ait 03. 03. 2009 tarihli ve 000012 nolu satış fişi fotokopisinde satışın saat 15.44’de yapıldığı yazılı, ancak satın alınan eşyanın marka ve cinsi yazılı değil.” Oysa villanın 20 dakika ileri olduğu belirtilen kamera kayıtlarına göre Cem Garipoğlu ve Münevver Karabulut’un 15.20 (gerçekte 15.00) sıralarında eve geldikleri belirlendi. Bu da akıllara satış fişinin sonradan alındığını ve dosyaya konulduğunu getiriyor. Çünkü Cem Garipoğlu villaya girdikten sonra ne villanın kameralarına ne de nalburun bulunduğu alışveriş merkezinin kamerasına yakalanıyor.
Babası için arka kapıyı açık bıraktı
Cem, 12.27’de testereyi aldıktan sonra taksiye binip villaya döndü ve testerenin içinde olduğu poşeti bıraktı. 2 dakika sonra da evden çıkıp bekleyen taksiye bindi ve Münevver’i almak için Beşiktaş’a gitti. Münevver okuldan çıktı ve kendisini bahçenin dışında bekleyen Cem’le buluştu. Yoldan bir taksi çevirip Bahçeşehir’e doğru yola çıktılar. İkili site kamerasının ve güvenlikçisinin kendilerini görmemesi için villanın bahçesine giden alt yoldan eve doğru yürüdü, ancak bu sırada bahçıvan Refik İmamoğlu tarafından fark edildiler. Cem Münevver’i bahçe kapısının dışında bıraktı. Açılma tertibatı bulunmadığından villanın etrafını dolaşarak bahçe çitinden atladı. Çitten atlarken üst yolu görüntüleyen kameraya takıldı. Tek başına eve girdi. Alt kata indi ve bahçe kapısını açtı. İddianameye göre Cem kapıyı açık bıraktı, babası daha sonra buradan eve girdi.
Bir hafta önce mi öldürecekti?
İddianamede cinayetin planlı olduğu iddiasını destekleyen bir başka kanıt ise Cem’in cinayetten bir hafta önce Münevver’i villaya davet etmesi. Buna göre Cem, 27 Şubat’ta MSN üzerinden yaptığı yazışmalarda bir sonraki gün için Münevver’i Bahçeşehir’de bulunan evlerine davet etti. Hatta bu yazışma sırasında Münevver’in eve gitmeyi kabul etmesi üzerine, çok büyük planlar içinde olduğunu, bu planların tarihin en büyüklerinden olacağını, duyunca ağzının açık kalacağını, eve girerken güvenliğin görmemesi için arka bahçeden gireceklerini söyledi. Bu yazışmada Münevver’i saat kaçta alacağı, kaçta eve varacakları, kaçta evden geri çıkacaklarına dair ayrıntılı bilgiler verdi. Böylece işleyeceği cinayete ilişkin önceden plan yaptığının adeta haberini verdi. Ancak ikili bu tarihte buluşamadı.
CEM’İN YALANI: Cinnet geçirdim
Cem Garipoğlu, teslim olduktan sonra verdiği ifadesinde Münevver’in cep telefonundaki mesajları görüp cinnet geçirip cinayet işlediğini söylemişti: “Cinayeti kıskançlık yüzünden işledim. Alkol almıştım. Cep telefonuna gelen mesajları görünce çılgına döndüm. Ceset bavula sığdıramadığım için kafasını kestim. Keşke ben ölseydim. Bir anlık bir olaydı. Keşke onu geri getirebilsem!”
Dava nerede görülecek?
İddianameyi kabul eden mahkeme heyeti, cinayetin gerçekleştiği yerin hangi adliyenin yetkisi alanında olduğunun tespiti konusunda görüş alınmak üzere dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Başsavcılığın cinayetin işlendiği yer olan Bahçeşehir’in Bakırköy Adliyesi yetkisinde olduğu yönünde görüş bildirmesi durumunda dosya buraya gönderilecek, aksi halde yargılama İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılacak.
İDDİANAMEYE GÖRE SAAT SAAT CİNAYET
03.03.2009
00:25 MSN’de anlaştılar
Cem ve Münevver iki kere cep telefonuyla konuştu ve mesajlaştı. İkili aynı dakikalarda MSN üzerinden konuşup, buluşmak için anlaştı.
10.19 Baba bavulla çıktı
Baba Nida Garipoğlu Bahçeşehir’deki villadan çıktı.
Savcının notu: “Elinde bir bavul vardı, adeta bir yere gidecekmiş ya da yolculuk yapacakmış görüntüsü verdi.”
11.00 Anne ve kızlar ayrıldı
Anne Tülay Makbule ve küçük kızı Saadet evden ayrıldı.
11.32 Yedi ayrı mesaj
İkili aynı gün saat 07:50 ile 11:32 arasında karşılıklı olarak toplam yedi kez mesajlaştı.
12:11 Yine konuştular
İkili telefonla konuştu.
12.23 Taksi istedi
Cem, Bahçeşehir’de bulunan taksi durağından taksi çağırdı.
12:25 Testere almaya gitti
Cem villanın önünden nalbura gitmek için taksiye bindi.
12.27 Cem nalburda
Cem’in nalbur dükkanına girdiği kamerayla tespit edildi.
12.42 Taksi çağırdı
Cem yine taksi istedi.
12.48 Testereyi bıraktı
Cem taksiden indi, elindeki poşet ile (testere olarak değerlendirilen) eve girdi. 2 dakika sonra evden elinde poşet olmadan çıktı ve bekleyen taksiye bindi.
14.09 Buluştular
Münevver okuldan çıktı, kendisini bahçenin dışında bekleyen Cem’le buluştu. Yoldan bir taksi çevirip Bahçeşehir’e doğru yola çıktılar.
14.55 Kameraya takıldılar
İkili, villaya arkadan girmelerine rağmen kameraya takıldı.
Savcının notu: “Cem, Münnevver ile eve girerken kameraların görebileceği hesabını da yaparak, özellikle arka bahçe kapsıdan maktulü içeri soktu.”
14:58 “Beşiktaştayım”
Münevver annesine ’Beşiktaştayım’ diye mesaj attı. Bu sırada cep telefonu Bahçeşehir Su Deposu’nda kurulu baz istasyonundan sinyal aldı.
15.00 Nida harekete geçti
Baba Nida Garipoğlu en geç 15.00’da Lüleburgaz’daki fabrikadan ayrıldı.
16.40 Baba villaya geldi
Baba Nida Garipoğlu baz istasyonu takibine göre 16.40’ta villaya geldi.
Savcının notu: “Nida Garipoğlu’nun alınan ifade ve beyanlara göre yapılacak hesapta saat 14:30’da fabrikadan çıktığında en erken 15:30’da cinayet mahallinde olabileceğinin kabulü gerekir. Baba Garipoğlu eve geldi, alt bahçe yolundan kameralara gözükmeden gizlice Cem’in daha önceden açtığı arka kapıdan eve girdi.”
17.21 İşlem tamam
Nida Garipoğlu evden Avcılar’daki ofise döndü.
Savcının notu: Cem’in 18:36’da valiz ve gitar çantası ile dışarı çıkmasıyla cinayetin işlenip bittiği anlaşılıyor.
18.36 Ceset takside
Cem taksi istedi. Elinde gitar kutusu ve bavulla taksiye bindi.
19.00 Anne döndü
Cem’in annesi, kızları Sakine ve Saadet’le birlikte eve geldi.
19:50 Cem Akmerkez’e gitti
Cem, Etiler’de cesedi çöp konteynerine attıktan sonra Akmerkez’e gitti.
21:40 Eve döndü
Cem villaya geri geldi.
22:30 Baba da evde
Nida Garipoğlu eve geldi. Cem’i Beylikdüzü’ndeki eve götürdü.
Taksici: Bavulda ceset mi var abi?
İddianamede Esenyurt’ta korsan taksi durağı işleten Erdal Şahin’in ifadesine de yer verildi. Erdal Şahin tanık olarak poliste verdiği ifadesinde Cem Garipoğlu’nu cinayetin işlendiği 3 Mart 2009 günü saat 18.15 sıralarında arayarak araba istediğini anlattı. İfadesine göre; Erdal Şahin, yanında çalışan Mehmet Ceyhan Benice’yi sırası geldiği için Cem’in verdiği adrese gönderdi. Mehmet Ceyhan Benice daha sonra işyerine gelmedi. Ertesi gün Mehmet Ceyhan Benice, gazetede Etiler’de çöp konteynırında bavul ve gitar kutusunda ceset bulunduğunu okudu. Arabasını kontrol ettiğinde kan gördü. Patronu Erdal Şahin’e “Dün akşam Bahçeşehir’den aldığım yolcuyu Etiler semtine bıraktım. Yolcunun ağır bir bavulu ve elinde gitarı vardı. Bavuluna yardımcı oldum. Şahsa ’Bu bavulun çok ağır, içerisinde ceset mi var?’diye sordum” dedi. Erdal Şahin de “Taşıdığın kişi ceset taşıyan kişi olabilir. Durumu hemen polise bildir” dedi.
Antalya’ya tatile gidiyorum
İddianamede olay günü villadan elinde gitar kutusu ve bir valizle Cem Garipoğlu’nun saat 18.00 sıralarında evden çıktığını anlatan bekçi Tevfik İmamoğlu, Cem’e nereye gidiyorsun diye sorduğunu, Cem’in de ’Antalya’ya tatile gidiyorum’ yanıtını verdiği de belirtildi.