BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,79
ALTIN 2.970,33
HABER /  MEDYA

Mümtaz'er Türköne'den erken seçim iddiası

Zaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne, "Genel seçimlerin Nisan ayında yapılacağına dair kuvvetli bir beklenti var" dedi.

Abone ol

İNTERNETHABER.COM - Zaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne, 2015 Haziran'da yapılması planlanan genel seçimin öne alınacağını iddia etti. 

"Genel seçimlerin Nisan ayında yapılacağına dair kuvvetli bir beklenti var" diyen Mümtaz'er Türköne, "Bu beklenti, PKK ve Barış Süreci ile açıklanıyor.Genel seçimlerin nisan ayında yapılacağına dair kuvvetli bir beklenti var. Bu beklenti, PKK ve Barış Süreci ile açıklanıyor" diye yazdı.

Mümtaz'er Türköne'nin 'PKK’nın seçimi' başlıklı yazısı şöyle:

KIŞ BİTMEDEN SEÇİM YAPILIRSA...

Genel seçimlerin nisan ayında yapılacağına dair kuvvetli bir beklenti var. Bu beklenti, PKK ve Barış Süreci ile açıklanıyor.Genel seçimlerin nisan ayında yapılacağına dair kuvvetli bir beklenti var. Bu beklenti, PKK ve Barış Süreci ile açıklanıyor.

Kış ayları, PKK’nın eylem kapasitesini sınırlıyor. İşler yolunda gitmez ve PKK ortalığı kan gölüne çevirmeye niyet ederse, kış bitmeden yapılacak bir seçime AK Parti “her şey kontrol altında” girmiş olacak. Bu öngörü pek doğru değil. Zira, kış ayları PKK’nın dağdaki hareket imkânını sınırlıyor, şehirlerdekini değil. 6-7 Ekim benzeri bir kitlesel kalkışma Zemheri’de bile mümkün. PKK, sosyalist teorideki “denge” durumunu geride bıraktı. Niyetini bozarsa Türkiye’nin altını-üstüne getirebilir. Onu engelleyen asıl sebep, böyle bir niyetin kendisine hiçbir yarar sağlamaması. 6-7 Ekim, PKK’yı, asıl güçlü olduğu alanda, halk tabanında geriye düşürdü. Seçime kadar yaralarını sarması ve kırılıp-dökülenleri tamir etmesi lâzım. Birdenbire iyimser bir havaya bürünen Barış Süreci ABD’nin PKK üzerindeki etkisinin ve doğal olarak bu etkinin istikametini belirleyen bölge şartlarının eseri.

IŞİD KÜRTLERİ NASIL SAFLARINA DAHİL ETTİ?

Bu faktörlerin dışında PKK’nın okuduğu “objektif şartlar” yeni bir eylem dalgasını anlamsız kılıyor. PKK’nın eylem çağrısı, Kürtleri temsil iddiasını kaybetmesine yol açacak. Kürtler sadece bugün için değil, Türkiye ile çok uzun vadelerde ortak bir kaderi paylaşacaklar. Selefî radikalizmin ürettiği şiddet dalgası gelip geçici bir bela değil. Üstelik özellikle Kürtler için bir “iç tehdit” niteliği taşıyor. PKK’nın Kürtlere uyguladığı örgütlü şiddet, kendi anti-tezini üretiyor. Kobanî’ye saldıran IŞİD militanlarının çoğunun Kürt orijinli olması, büyük ölçüde Suriye’deki Kürt kantonlarında PKK’nın dar-sekter yönetim anlayışının sonucu. PKK’nın PKK’lı olmayan Kürtleri temsil yeteneği galiba hiçbir zaman olmayacak. Kürt sorunu çözülürken PKK, çoğullaşan siyasî ortamın aktörlerinden sadece biri olacak; aksi takdirde Türkiye’den çok Kürtlerin üzerine karabasan gibi çöken bir PKK sorunu giderek büyüyecek. PKK’dan farklı düşünen Kürtler kendilerini emniyette hissetmiş olsalardı, IŞİD Suriye’den bu kadar çok Kürt savaşçıyı saflarına katabilir miydi?

ŞİDDET PKK'YI IŞİD'LE AYNI NOKTAYA GETİRİYOR

Cihatçı selefi örgütlerin ürettiği amansız şiddet, kendi aralarındaki kanlı infazlar da eklenince “herkesin herkesle savaşı”na dönüşüyor. IŞİD, bir düzineye yaklaşan bu örgütler arasında sadece yıldızı parlayanların biri. Birbirine zıt iki dünya şekilleniyor. Bir tarafta herkesin herkesle savaştığı dipsiz bir şiddet bataklığı, öbür tarafta -yozlaşmış da olsa- bir arada barış içinde yaşamanın ortak paydalarının işlediği bir dünya. PKK hangi dünyaya ait? Şiddet yöntemi, doğal olarak PKK’yı IŞİD’le aynı dünyayı paylaşan bir aktör haline getiriyor. Üstelik Türkiye, PKK tehdidi yüzünden asıl IŞİD’le mücadele edeceği alanı tahkim etmekte gecikiyor.

Yakın ve orta vadede Türkiye’nin PKK eliyle genel bir çatışma ortamına sürüklenmesi ihtimali mevcut değil. Tersine, müzakerelerde Hükümet’in öne çıkarttığı “kamu düzeni” şartı, PKK’nın özerklik denemelerini ve paralel sovyet kurumlarını sınırlayacak. Asayiş birliklerinin, halk mahkemelerinin, vergi ve asker toplama çabalarının bilindik para-militer çeteleşme dışında bölge halkında bir karşılığının olmadığı yeteri kadar tecrübe edilmiş olmalı.

BARIŞ SÜRECİNİ PKK'NIN SEÇİMİ BELİRLEYECEK

AK Parti iktidarı, Kürt sorununa el atmak ve çözmek zorundaydı. Bugün gelinen nokta, iktidar sahibi olmanın bir kefareti. Sorun oy dengelerini belirleyen bir faktör olmaktan çıkınca, süreç garanti altına alınmış oldu. Bölgesel dinamikler ve Amerika’nın aradığı uzlaşma, artık mevcut sürecin dış garantisi olarak devrede. Kozlar Hükümet’in elinde. Bugüne kadar bir yol haritası üzerinde uzlaşılmaması da, Hükümet’in elini güçlendiriyor.

Ortadoğu’daki hızlı değişim, PKK’nın örgütsel taleplerini baskı, tehdit ve şiddetle kabul ettirmesine fırsat vermeyecek. İstediğini almak için şiddet döneminin kapanması ve karşılıklı güvenin tesis edilmesi lâzım. Süreç PKK açısından Kandil’deki şeflerinin kof tehditleri ile değil, HDP’li politikacıların diyalog çabaları ile mesafe alıyor.

Seçimler nisanda olursa, PKK’nın bu gelişmede bir payı olmayacak. PKK’nın çoğulculuğa rıza göstermesi lâzım. Barış Süreci’ni de Hükümet değil, PKK’nın bu seçimi belirleyecek