Zaman yazarı Mümtazer Türköne'den dışpolitakaya yönelik adaletli bir analiz geldi. Türköne 'yalnızlık" yorumunu katıldı ama bakın neler yazdı;
Abone olİNTERNET HABER - Son günlerin en popüler kelimesi "değerli yalnızlık". Ekranlarda ve köşelerde Türkiye'nin dış politikasında geldiği durumun özeti olarak bu kelime kullanılıyor.
Peki Türkiye'nin diplomatik alanda yanlızlaşması haksız olduğu manasına mı geliyor?
Bugün sizlere dikkat çeken iki yorum sunacağız. Yorumlardan biri dış politakaya ağır eleştiriler getiren İhsan Dağı'nın Zaman'daki köşe arkadaşı Mümtazer Türköne'ye ait.
Sabah'ın başyazarı da bugün "değerli yalnızlık" üzerine yorumlar yaptı. İşte o yazıdan bölümler; "Bir ürküntü var ki sormayın gitsin... - Kendi halklarını katleden diktatörleri kınarsak yalnız kalmaz mıyız? Gezi'den çıkıp otobüsleri, iş araçlarını, ambulansları yakan, kaldırım taşlarını söküp çevreyi harabeye döndüren kalabalıklara polis müdahale edince "özgürlüğümüz elden gitti" diye feryat edenler, Mısır'daki ve Suriye'deki katliamlar karşısında Türkiye'nin dut yemiş bülbül politikası izlemesini öneriyorlar. Ah Erdoğan bir gitse... Bütün bu yaşananların önemi yok aslında. Türkiye'deki beyinler için siyaset geçen haftadan başlar... Şimdi yapayalnızız... Başbakan Erdoğan kendi halklarını katleden despotları kınadığı için Türkiye yalnız kaldı. Ah bir de Türk seçmeni yalnız bıraksa onu, kim bilir neler olur? "Esad da Sisi de haklıdırlar" deriz. Türkiye'nin çevresini bir anda dostlar sarar. İleride de Suriye'nin ve Mısır'ın halklarından Cezayir'de olduğu gibi özür dileriz, mesele hallolur. (Yazının) |
Türköne, Dağı'nın aksine daha adil bir analiz yapıyor ve "değerli yalnızlığa" farklı bir pencereden bakıyor. "Türkiye donkişotvari" tanımlaması yaptığı yazısında dikkat çeken bölümler şöyle;
BÜTÜN POLİTİKALAR ÇÖKTÜ
"AK Parti hükümetinin diplomatik alanda yalnızlaştığı yorumu, giderek standart bir eleştiriye dönüşüyor. Peki doğru mu? Reel olarak doğru.
Büyük iddialarla başlanan çok taraflı, çok ortaklı yapıcı politikalar neredeyse bütünüyle çöktü. Dünyanın durduğu yerden tamamen farklı bir yerde duruyoruz; gittiği yönün aksinde ısrar ediyoruz. Türkiye savunduğu değerlerle ve politikalarla yapayalnız. Ama yalnızlığı haksız olduğu anlamına gelmiyor. Haklı olmak ne işe yarıyor? Dün gazeteleri boydan boya kaplayan Şam’daki ölü çocuk resimleri, Mısır’daki katliamlar Türkiye’nin ısrar ettiği politikanın meşrû, ahlakî, insanî olduğunu gösteriyor.
(...)
TÜRKİYE DON KİŞOTVARİ
Türkiye yapayalnız, dolayısıyla tehlikeli operasyonlara çok açık; ama bölgenin topyekün kaosa yuvarlanmasını biraz da Türkiye’nin Don Kişotvari duruşu engelliyor.
Türkiye’nin duruşunu, Irak-Suriye-Mısır hattındaki kanlı tabloya göre değerlendirmek, evreni Newton Fiziği ile açıklamaya benziyor. Bu açıklamalar mantık olarak Newton bilimi gibi elbette doğru; ama yeterli değil; çünkü henüz oluşum halindeki müstakbel durumları açıklayıcı bir özelliği yok.
TÜRKİYE AHLAKİ POLİTİKA İZLİYOR
Türkiye meşrû ve ahlakî bir politika takip ediyor. Bazılarına duygusal gelecek bu politikanın, hesapsız-kitapsız olduğunu düşünmek ve reel politiğe aykırı görmek mümkün. Ancak bu istikamet, hükümetin reel politiğine aykırı olabilir; ama devletin uzun vadeli çıkarlarına aykırı değil. O yüzden asıl soru şu: NATO’nun, CENTO’nun, Bağdat ve Sadabad paktlarının belirlediğinden çok farklı bir dünya şekillenirken, hükümetin nefesi ne kadarına yetecek?
(Yazının tamamını)
DÜNYAYA KARŞI ERDOĞAN TEK BAŞINA DEĞERLİ YALNIZLIK
ABD'nin yaptığı Erdoğan açıklaması ne manaya geliyor? Türkiye 'değerli yalnızlık' romantizmi mi yaşıyor? İşte umumi manzara; (OKUYAMAK İÇİN TIKLAYIN)