ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu, fındık üreticisinin sıkıntısının nedenini izah etti.
Abone olAnavatan Partisi (ANAVATAN) Genel Başkanı Erkan Mumcu, ''Fındık üreticisinin çektiği sıkıntının tek nedeni, Hükümetin fındıkla ilgili politikasının olmamasıdır'' dedi.
Mumcu, partisinin Giresun'un Espiye ilçesi teşkilatını ziyaretinde gazetecilere yaptığı açıklamada, Hükümetin fındık konusunda politikasının olmaması nedeniyle üreticiye ve Türkiye'ye bedel ödetmeye kararlı olduğunun görüldüğünü ileri sürdü. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen günlerde Giresun ve Ordu'da fındıkla ilgili yaptığı açıklamaların ardından fındık fiyatlarında düşüş yaşandığını ifade eden Mumcu, ''Başbakan Erdoğan'ın bu konuda açıklamaları olmasaydı fındık fiyatı 4.50-5.00 YTL'nin üzerinde olacaktı'' dedi.
Mumcu, FİSKOBİRLİK'in özerkleşmiş bir kurum olmasının, Hükümetin fındığı kendi kaderine terk etmesi anlamına gelmemesi gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi: ''Fındığın kendi kaderine terk edilmesi, büyük spekülatörlerin oyuncağı haline gelmesi, fındık fiyatını Türkiye'nin değil alıcıların tayin etmesi anlamına gelmektedir ki, bu da Türkiye'ye her yıl milyarlarca dolar zarar ettirmektedir.
Geçen yılla bu yılın fiyat farkı Türkiye ekonomisi için eksi 1.5 milyar dolardır. Bu 1.5 milyar dolar yabancıların cebinden çıkıp üreticinin cebine girecekti. Hükümetin sorunun çözümü için yapması gereken tek şey Hazine adına alıma girmesidir. Hazine adına 100 bin ton stok yapılmasıyla fiyat yeniden tırmanacaktır. Hükümet bu kararlılığı göstermedikçe üreticinin emeği dalda kalacaktır.''
Erkan Mumcu, Türkiye'deki sınır ötesi operasyon tartışmaları konusunda ise ''Bu Hükümetten eğer sınır ötesi harekat, uluslararası alanda gücünü gösterebileceği bir kararlılık bekleniyorsa, korkarım boşuna bekleniyor'' diye konuştu. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın danışmanı Cüneyt Zapsu'nun yabancı büyükelçilerle yaptığı görüşmelerin münasebetsizlik olduğunu iddia eden Mumcu, şöyle devam etti: ''Herhangi bir görevi, misyonu olmadan, böylesine kritik bir zamanda bu gibi girişimlerde bulunmuş olmaları fevkalade sakıncalı ve tehlikelidir. Büyükelçilerin açıklamalarında görüşme isteğinin kendilerinden gelmediği yolunda açıklamalar var. Bu da ortada bir yalanın olduğunu gösteriyor. Bu kadar hayati meselelerde yalan konuşularak idare edilemez.''