Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, Türkiye'de sıkıntıların çözümü için, sürekli başkalarından bir şeyler beklenmesinin yanlış olduğunu belirterek şöyle devam etti:
Abone olKültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, Türkiye'de sıkıntıların çözümü için, sürekli başkalarından bir şeyler beklenmesinin yanlış olduğunu belirterek, "Şirketler olarak, kurumlar olarak, iş dünyası, ekonomi yönetimi ve siyaset olarak ezber bozmaya ihtiyacımız var. Kendi verimliliğimizi, kurum verimliliğimizi ön plana almalı. Rekabet etmenin sürdürülebilirliğini kendimiz sağlamalıyız. Aynı şeyi AB sürecinde de yapıyoruz" dedi. Müstakil Sanayici ve İşadamları (MUSİAD) Bursa Şubesi'nin Geleneksel Ekonomi Başarı Ödülleri'nin Almira Otel'deki törenine katılan Bakan Mumcu, başarılı olmak için kişi ve kurum verimliliğini ön plana alıp çalışmak gerektiğini söyledi. Ekonomide serbest kur rejimine geç geçen ekonomilerde en çok konuşulan 3 kavramı olduğunu anlatan Bakan Mumcu, "Malların fiyatı enflasyon, paranın fiyatı faiz ve dövizin fiyatı kurun bir denge içinde hareket etmesi çok önemsendi. Sağlıklı ekonomilerde bu 3 fiyat arasında bir denge vardır. Sağlıksız ekonomilerde çoğu zaman bu dengelerin krizler biçiminde bozulmasının ardında bünyesel problemler vardır. İstikrara geri dönülmesinin enflasyon, faiz ve kurun dengelenmesine odaklı bir strateji izleniyor. Bu strateji uluslararası finans kuruluşlarının da önerdiği bir reçete olarak gündemimize geliyor. Bunlar kan değerlerinin normale dönmesi olarak görülüyor. İstikrarsızlığın istikrarının bize gösterdiği bir olgu var. Dengelerin bozulmasına neden olan bünyesel süreçler, saikler üzerinde düşünmek zorundayız. Bunda çok temel bir unsur var. İşadamları çok temel bir unsuru gözden kaçırıyoruz. O da verimliliktir. Bir ekonomi verimli ekonomiyse, o ekonominin içinde yer alan unsurlar verimlilik odaklı davranıyorsa, ister mudi, ister küçük işletme, ister holding hangi ölçekte olursa olsun bir ekonomik unsur, verimlilik odaklı bir anlayış sergiliyorsa o bünyede bir sorun yoktur. Biz bir parça ezber bozmalıyız. Sadece denge kavramları üzerine düşünmekten vazgeçip, bir miktar yapısal sorunlar üzerine daha dikkatli düzenli durmalıyız. Ekonomi yönetimi, hükümet, bürokrasi, iş dünyası, sektörel kuruluşlar ve işletmeler. Hepimiz verimlilik odaklı düşünmek ve davranmak zorundayız. Verimlilik kavramının içeriğinde ne varsa faiz dışı fazladan daha iyi bilmeliyiz. Daha fazla düşünmeliyiz. Bu ekonominin içinde yer alan aktörler olarak artık gündemimize bu kavramı almanın zamanı gelmiştir. Verimlilik, rekabet edebilirlik üzerine konuşmuyoruz. Çözüm beklentilerimizin çoğu, şöyle gelişiyor: Ortada bir sorun var. Sorunlar sadece bizim iktidar alanımızla ilgili değil. Dışarıdaki faktörlerde tesir ediyorlar. Öyleyse dışarıdan bir düzeltme gerçekleşsin. Bu yanlış bir tutumdur. Aynı şeyi AB'yi düşünürken de yapıyoruz. AB sürecinde gelinen nokta göz ardı edilemeyecek bir başarıdır. Müzakerelerin başlaması ile gelişecek tam üyelikle neticelenecek süreç zor bir süreçtir. Kısa, yararlı bir süreç olması için nasıl düşüneceğimiz önem arz ediyor. Dışarıdan birileri bir şeyler yapacak, hayatımız değişecek zannediyoruz. Dış saiklerle meselelerin çözümü anlayışından vazgeçmediğimiz için, kendimizi düzeltmeliyiz. Sorunlar yapısal, bünyeseldir. Bunlara esaslı çözümler üretmemiz gerekiyor. Bunun birinci sırrı ezberi bozmak. İkincisi rekabet edilebilirliğin sürdürülebilirliğidir" diye konuştu.