Anavatan, Genç Parti ve DYP ile seçim ittifakına girecek mi? Kulislerde konuşulan bu söylenti yüksek sesle dile getirilince partinin lideri Mumcu Manisa'dan cevap verdi.
Abone olAnavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, Genç Parti ve DYP ile ittifak arayışı şeklindeki haberlerin asılsız olduğunu belirterek, ANAVATAN'IN tek başına iktidarın alternatifi olduğunu ve Türkiye'nin geleceğini yeniden inşa etmeye hazır olduğunu söyledi.
Çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere eşi Işın Mumcu ile birlikte Manisa'ya gelen ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu, şehir girişinde ANAVATAN İl Başkanı Adil Aygül, parti yöneticileri ve kalabalık bir partili grup tarafından karşılandı. Parti otobüsünde eşiyle birlikte şehir turu atarak halkı selamlayan Mumcu, daha sonra parti binası önünde eşinden ayrılarak cuma namazı için Hatuniye Camii'ne gitti. Cami çıkışında halkın yoğun ilgisiyle karşılaşan Mumcu, namazın ardından parti binasında bir basın toplantısı düzenledi. Basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını cevaplayan Mumcu, Genç Parti ile ittifak görüşmeleri yaptıkları iddiaları hakkında,
"Böyle bir şey hiç olmadı, konuşulmadı, düşünülmedi. Sadece bir arkadaşımızın kişisel ilişkileri dolayısıyla bir özel görüşmesi böyle yansıtılıyor. Kaynağı belli olmayan bir haber yüzünden daha fazla şey söyleyip, sanki ortada ciddi bir durum varmış gibi izlenim yaratmak istemem. Genellikle siyasette 'Kartlar yeniden dağıtılsın belki elimize daha iyi kart gelir' gibi düşünen bir takım çevrelerin bu gibi haberleri yaydıklarını düşünüyorum. Bunlar asılsız haberler.
Partimizin bu dedikodularla işi yok" dedi.
Mumcu, DYP ile aynı çatı altında bir araya gelme yönündeki soruya ise, "Bu da doğru değil. ANAVATAN tek başına iktidarın alternatifidir. Biz milletin önüne bu alternatifi koymak için çalışıyoruz. Bu vizyon, bu program, bu gelecek ufku Anavatan Partisi'nde vardır. Anavatan Partisi Türkiye'nin geleceğini inşa etmeye hazırdır ve bu yönde herhangi bir ittifak arayışı söz konusu değildir. Bu gibi söylentilerin amacı, zannediyorum iktidar dışında kalan partilerin tamamını bir zarf içinde göstermektir. Bu doğru değildir. Gün ola harman ola, hep beraber göreceğiz" cevabını verdi.
"MEDYADA YER ALMAK VEYA ALMAMAK GİBİ BİR DERDİMİZ YOK"
Partisinin basında yeterince yer almadığı yönündeki ifadeleri değerlendiren Mumcu, "Medya işini yapar, biz de işimizi yaparız. Medyada yer almak veya almamak gibi bir derdimiz yok. Medya manüpülasyonlarıyla ya da medyanın yönlendirmeleriyle iktidar olunsaydı, bugüne kadar bütün siyasi iktidarlar medyanın tercihlerine göre seçilmiş olurdu.
Ama ben bunun bir tek örneğini dahi hatırlamıyorum. Bu medyaya sitem değildir. Gittiğimiz yerlerde binlerce, 10 binlerce insan cadde ve sokaklarda. Bu onların ilgisi, sevgisi, sonuçta onları biz dizmedik oraya. Gerçeklerin görülmesi için belki biraz zamana ihtiyaç var" diye konuştu.
Türkiye'nin gerçek gündeminin kendisine göre işsizlik ve yoksulluk olduğunu ifade eden Mumcu, sözlerine şöyle devam etti:
"Gerçek gündem yaşanan gündemdir. İnsanlar bugün, özellikle tarım kesimi, çiftçiler inanılmaz bir yoksullaşmayla ve bunalımla karşı karşıyadır. Türkiye'deki gelir adaleti dengeleri, uygulanan ekonomik programın neden olduğu adaletsizlikler, dolayısıyla son derece büyük dengesizlikler uçurumlara sebep olmuştur. Bence Türkiye'nin en önemli meselelerinden bir tanesi orta sınıfın, orta direğin yok olmasıdır. Türkiye'de 19 milyon kişinin yoksulluk, bir milyon insanın da açlık sınırının altına olduğunu ifade ediliyor. Bu bahsedilen neredeyse ülke nüfusunun 3'te biridir.
Geri kalanların da tasarruf edebilecek bir birikime sahip olmadıkları gözüküyor. Banka mevduatlarına baktığınız zaman, kayıtlı hesapların binde yedisi, toplam mevduatın yüzde 85'ine sahip. Bunun da yarısı yurtdışı hesapları. Demek ki bu ülkede kimse tasarruf edemiyor. Kimsenin 3 gün sonrası için bir birikimi yok. Demek ki, bu ülkede orta direk çatlıyor. Bir ülkede orta direğin çatlaması o ülkenin milli birlik ve bütünlüğünün tehlikeye girmesi demektir. Bunun sebebi uygulanmakta olan yanlış ekonomik programlardır. Türkiye'nin rekabet gücünü elinden alan yanlış kur politikalarıdır. Bu böyle gidemez. Bu şartlarda yapılması gereken şey, Türkiye'yi geleceğe taşıyabilecek güçlü bir siyasi ve ekonomik programın iş başına gelmesidir. Bu alternatif bana göre Anavatan Partisi'dir. Taktir milletimizindir."
"HER SEÇİM ÖZAL ARAYIŞI İÇİNDE YAŞANDI"
Türkiye'de her seçimin aslında yeni bir Özal arayışı içinde yaşandığını söyleyen Erkan Mumcu, "Ama bu arayış içerisinde Türkiye umduğunu bulamamıştır. Türkiye'nin aradığını, umduğunu milletin önüne koymak yine Anavatan Partisi'nin sorumluluğudur. O vizyonu dosdoğru anlayacak, 21. yüzyıla taşıyacak bir liderlik ihtiyacı fardır Türkiye'nin. Bizim de misyonumuz budur" şeklinde konuştu.
Basın mensuplarının Türkiye'deki sorunların nedeninin bürokratik değil, sistem yanlışlığı olduğu yönündeki sözleri üzerine Mumcu, "Üniter yapıyla başkanlık sisteminin uyuşmayacağını söyleyenler bence boş konuşuyorlar. Herhangi bir temele dayalı olarak konuşmuyorlar. Türkiye'de sadece ve sadece mevcut cumhurbaşkanlığı sistemi olduğu gibi korunuyor. Ancak, cumhurbaşkanının parlamentonun değil, halkın seçtiği bir uygulamaya geçilmesi bile Türkiye'de demokratik istikrarı güçlendirecektir.
Türkiye'nin geleceğe dönük daha kararlı adımlar atmasının önünü açacaktır. Ama hepsinden daha önemlisi halka birleşme fırsatı sunacaktır. Halkı arkasında birleştirebilen bir cumhurun, halkın başının Türkiye'ye liderlik etmesinin önünü açacaktır. Doğru olan şey budur. Doğru olan cumhurbaşkanını halkın seçmesidir. İşe buradan başlanabilir. Buradan başlanması Türkiye'ye hiçbir şekilde zarar getirmez fayda getirir" dedi.
Son olarak gazetecilerin Hamas liderinin ziyaretine ilişkin sorularını cevaplayan Mumcu, "Dışişleri Bakanımızın bazı ricalarda bulunulduğu yönündeki açıklamasına itibar etmek istiyorum ama o dur ve sokaklarda.
Bu onların ilgiumda da randevuların iptal edilmiş olmasını ve gelen tepkileri anlamak çok mümkün değil. Anlaşılan o ki, böyle ricalar olmuşsa bile hazırlığı iyi yapılmamış bir girişim. İşte 'Yarım doktor candan eder, yarım imam dinden eder' diye bir söz var. Bu işleri iyi yapmak, hazırlıklı yapmak, doğru yapmak lazım. Türkiye iyi bir şey yapayım derken, kendisini de sıkıntıya koyan bir iş yapmış olabilir. Dışişleri Bakanı'nın ima ettiği, açıkça söylemediği kendilerinden bu konuda girişimde bulunulması yönündeki ricaların bir açıklık ve netlik kazanmasını beklemek gerekiyor. Şu anki görünümüyle bu girişim yarım kalmış ve başarısız bir girişim olmuştur. Türkiye'nin itibarını bu tür iyi hazırlanmamış, apar topar düşünülmüş girişimlerle sarsmamaya hükümetin özen göstermesi lazımdır" diye konuştu.