Anavatan lideri Erkan Mumcu, partisinin Marmaris ilçe başkanlığı binasında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Mumcu Danıştay'ın son kararını yorumladı.
Abone olAnavatan Partisi (ANAVATAN) Genel Başkanı Erkan Mumcu, ''İmam hatip ve meslek liseleri ile ilgili sorunu açık lise gibi kaçak yöntemlerle çözmek mümkün değil. Açık lise uygulaması sistemin bütünlüğünü bozan ve sistemi dejenere eden etki yapardı. Yapılması gereken şey hükümet olmanın sorumluluğunu idrak edip gereken yasal değişiklikleri yapmaktır'' dedi. Erkan Mumcu, partisinin Marmaris ilçe başkanlığı binasında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Danıştay'ın ''İmam Hatip Liselerinden mezun olanlara istedikleri üniversiteye girme olanağı getiren açık lise uygulaması ile ilgili kararını nasıl değerlendirdiği'' yolundaki soru üzerine Mumcu, şunları kaydetti: ''Sadece İmam Hatip liselerinin değil, tüm meslek liselerinin üniversiteye girişte dezavantajlı hale getirilmelerini düzenleyen ilgili yönetmelikler ve o yetkiyi veren yasa değiştirilmedikçe böyle açık lise gibi kaçak yöntemlerle sorunu çözmek mümkün değil. Açık lise uygulaması sistemin bütünlüğünü bozan ve sistemi dejenere eden bir etki yapardı. Yapılması gereken şey hükümet olmanın sorumluluğunu idrak edip, gereken yasal değişiklikleri yapmaktır. Başından beri savunduğum fikir budur. Başka da çıkış yolu yok. AK Parti Hükümeti'nin bu konuda çözüm getirmeye çalıştığını düşünmüyorum. Hükümetin adam gibi hükümet olmanın sorumluluğunu yerine getirmesi lazım. Anayasa değişikliği konusunda bir ihtiyaç varsa biz destek vermeye hazırız.'' DANIŞTAY'IN TÜRBAN KARARI Mumcu, bir gazetecinin ''Danıştay 2. Dairesi tarafından okula gidiş gelişlerde başörtüsü takan bir öğretmenin idarecilik yapamayacağı yönünde verdiği kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine ''Ben yargıdan böyle bir karar çıkacağını düşünmüyorum'' dedi. Mumcu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Kararı okumadım. Kararın öyle yorumlanması fevkalade yanlış olur. Kararın öyle yorumlanacağını zannetmiyorum. Zannederim kararın bir temyiz aşaması da var. Onun da tamamlanmasını beklemek lazım. Ama devlet memurlarının mesai dışında kılık-kıyafetini düzenleyecek bir yasa yetkisi, yönetmelik yetkisi yok. Bu temel İnsan Hakları'na aykırıdır. Dolayısıyla yargı kararının bu yönde olacağına ihtimal vermiyorum. Her ne kadar haberler böyleyse de bu, açık biçimde hukuka aykırı, ben yargıdan böyle bir karar çıkacağını düşünmüyorum. Yargının verdiği kararın haberleştirilmesi aşamasında bu biçime dönüşmesinden endişe ediyorum. Onun için yargı kararını mutlaka görmem gerekir.'' ''POLİSLERİN ÜCRETLERİ YETERSİZ'' İstanbul'da meydana gelen patlamada yaralanan polislere ve vatandaşlara geçmiş olsun dileğinde bulunan Mumcu, şunları söyledi: ''Burada önemli olan meselelerden biri polisin sahipsiz kalmış olması. Sadece yakın dönemde değil uzun zamandan beri Türk polisi gerçekten bir bunalımın eşiğindedir. İnsanlar maaşları ile ev kiralayamıyorlar, olağanüstü zor şartlarda hayati tehlike altında çalışıyorlar. Bir kere polis maaşlarının insani düzeye getirilmesi Türkiye için acil önceliktir. Polisin yaptığı işi yüksek bir motivasyon ve gönül huzuru içinde yapması büyük önem taşıyor. Ayrıca memur maaşlarına yapılan artış yeterli değil. Türkiye'de mesela polisler insanüstü şartlarda çalışıyorlar ama insanlık dışı şartlarda çalışıyorlar.'' HÜKÜMETİN TURİZM POLİTİKASI Erkan Mumcu, bir başka soru üzerine de hükümetin turizm konusunda gazete manşetlerine yansıyan haberlerden öte bir bilgi, idrak ve politika sahibi olduğunu düşünmediğini ifade etti. Mumcu, ''Aksi halde, bu gerçekçi olmayan kur sisteminde ısrar etmezlerdi. Eğer bir turizm perspektifine sahip olsalardı, özellikle sezon ortasında içkiye ilave özel tüketim vergisi getirmezlerdi. Ülkenin tanıtılması konusunda çok başarı ile yürüyen sistemi değiştirme girişiminde bulunmazlardı'' dedi. Katalog satışlarının büyük bölümünün kaybedildiğini iddia eden Mumcu, ''Türkiye bu saatten sonra kapasitesini doldursa bile, düşük fiyatla satarak dolduracaktır. Bu şartlar altında turizmci para kazanamaz. Geçen yıl başlayan bu süreç Türk turizminde ürün kalitesinde zaafa yol açar. Yıllardır Türkiye'de turizm arazilerine tahsisler tartışma konusu, soruşturma konusu olmuştur. Türkiye turizmdeki cazibesini yitirme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Hükümetin turizm sektörünün öneminin farkına vardığı kanısında değilim'' diye konuştu.