ANAVATAN Lideri Erkan Mumcu'nun yapacağı açıklama merak konusuydu. Mumcu, hükümeti, kendisine at emanet edilen 'hırsız derviş'e benzetti. Peki neydi o fıkra?
Abone olANAVATAN Lideri Erkan Mumcu, TBMM Genel Kurulu'na hitap etti. "Samimi bir iletişim kurmak için buradayım. ANAP Genel Başkanı ve Grup Başkanı sıfatıyla konuşuyorum Isparta Milletvekili olarak konuşmuyorum" diyen Mumcu konuşmasına şöyle başladı:
Bugün burada gensoru konusu olan konularla ilgili olarak çeşitli tartışmalar yürütüyor ve sayın Başbakan son derece kendi ifadesiyle köşeli ifadeler kullanıyor. Biz isterdik ki sayın Başbakan'la bu işleri yüzyüze ve gözgöze konuşabilelim.
Ben burada ne iktidarı yenmek ne de suçlamak, ne de gensorudan bir siyasi sonuç elde etmek için konuşuyorum. Biz burada siz, biz hepimiz, hükümet ortak bir anlayış geliştirebilir miyiz onun peşinde olacağım.
HADİSTEN ÖRNEK VERDİ
İnşallah bir gün Bakanlar Kurulu tutanakları sizlerle paylaşacak duruma gelirler. Siz bu ülkeye hakikaten vicdanınızla bağlıysanız, 'Aldatan bizden değildir' diyen peygamberin bu görüşüne katılıyorsunuz lütfen vicdan muhasebesi yapın. Lütfen Maun süresini bir kez daha okuyun.
ORTADA YALANLAR VAR
Ortada belgelenebilir, ispatlanabilir yalanlar var. Ben bu yalanlara sayın Başbakan'ın cevap vermesini isterdim. Sayın Başbakan Ofer'le hiçbir görüşme yapmadığını söylemiştir. Ama ertesi gün sadece bir gün konuştuğunu söylemiş ve bugünlere gelinmiştir. Elbette hesap vereceksiniz. Yetimin hak ve hukukunu korumadığımız yolunda ciddi şüphelerimiz var; şüpheden öteye belgelerimiz var.
İSPATLAMAYA HAZIRIM
Türkiye'ye gelen sermayenin dini ve milliyeti hakkında muhalefetin bir şey söylemediğini belirten Mumcu, "Önce neden gizlediniz ve gizlenecek ne vardı? Bunu cevabını verin" Siz başından itibaren hiçbir hukuk ve millet menfaati gözetmeden bu işi punduna getirmek için çalıştınız çabaladınız.
UNAKITAN CEVAPLASIN!
ANAVATAN Lideri Mumcu, sözü Kuşadası ihalesine getirdi Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a bakarak "Kuşadası'nda ikinci olan firmaya bu ihaleyi yaparken bu projenin içinde Galataport ihalesi var mıydı, yok muydu. Siz ihaleyi alan firmayla Galataport ihalesiyle ilgili bir söz verdiniz mi? Yani ihale süreci açılmadan önce, Kuşadası ihale sürecindeyken, Kutman-Oferr Grubu'na söz verdiniz mi, bağlantı kurdunuz mu?" diye soru sordu. Mumcu'nun sorusunun ardından Maliye Bakanı Unakıtan, oturduğu yerden "Cevabını veririm Erkan Bey, hiç merak etme!" dediği duyuldu.
BUNUN HESABI SORULACAK
Mumcu şöyle devam etti: "Ben iddia ediyorum ki, daha başlangıçta Salıpazarı projesi Galataport projesine dönüştürülmesi, orada aldıkları imtiyazların hukuka aykırılığı daha sonra uygulama biçimi açık-seçik bellidir. Parmak üstünlüğünün bittiği zamanda Meclis'te bu sorular sorular sorulacaktır. Bir gün bunun hesabı mutlaka sorulacaktır ve cevabı çok ağır olacaktır"
ASIL FACİA TÜPRAŞ İHALESİ'NDE
Her şey hukuka uygun olmak zorunda olmalıydı. Asıl facia nerede? Asıl facia Tüpraş hadisesindedir. Orada aldığınız kararı sekiz ay sonra karar tarihini yazmaya utanıyorsunuz. Kutman grubu böyle bir karar aldığınızı nereden biliyordu? İşte bu görüşmelerden biliyordu. Biz bugün ne soruyoruz: Bu görüşmelerin içeriğini açıklayın.
Bu millet bunu size seçimde soracak. Nereye kaçarsanız kaçın vicdanınız sizinle birlikte gelecek. Bu meseleden kaçış yok. Götürdüğünüz şey milletin vicdanından o kadar büyük şeydir ki. Buradan herkese söylüyorum; sebeplendikleriniz şey sizin olsun. Gelin geri görün.
İŞTE MUMCU'NUN FIRKASI
Derviş bir kervansarayda konaklar. Han sahibi dervişe çeşitli ikramlarda bulunur. Derviş han sahibinden izin isterken son bir ricasını iletir..Dervişin ricası han sahibinin atına bir kez binebilmektir. Han sahibi bu teklifi memnuniyetle kabul eder ve atı dervişe ikram eder. Derviş ata biner ve kaçmaya koyulur. Han sahibi bağırır
- Ey derviş!Sana 500 altın; gel gitme!
Derviş cevap verir:
- Yahu bu at en fazla 50 altın eder. Sen bana niye 500 altın veriyorsun?
Han sahibi yeniden bağırır:
Gel gitme! Sen atı değil; itimatı alıp götürüyorsun, şerefi götürüyorsun. Bundan sonra benim kapıma gelecek olan Tanrı misafirine yapacağım ikram duygularımı götürüyorsun. Gel gitme!"...