BIST 9.628
DOLAR 34,58
EURO 36,20
ALTIN 2.966,81
HABER /  POLİTİKA

Mumcu Erdoğanı suçladı

Anavatan lideri Erkan Mumcu terör konusunda çözüm üretmek yerine muhalefeti suçladığını iddia etti.

Abone ol

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, ''Terör, amaçladığı düşmanlık duygularını milletimize yerleştirememiştir'' dedi.

Mumcu, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, bölücü terör konusunda görüşlerini anlattı. Bölücü teröre 30 yılını veren Türkiye'nin çok acı kayıplar yaşadığını belirten Mumcu, kayıpların yüreklerde bıraktığı bütün acıya rağmen, terörün amaçladığı düşmanlık duygularını millete yerleştiremediğini, on binlerce insanın hayatını kaybettiği kanlı bir süreçte, insanların sağduyularını koruduğunu ve ''etnik ayrıştırmacı psikolojiye teslim olmadığını'' bildirdi.

Bütün bu süreçte hangi kökenden gelirse gelsin vatandaşların ''tek bir millet olma'' şuuru içinde davrandığını, akrabalık ve iş ilişkileri kurduğunu ve iyi düşünceler geliştirdiğini vurgulayan Mumcu, ''Milletin sağduyusunu bu kadar güçlü bir biçimde ortaya koyması, terör ve bölücülük karşısında korkmamamız gerektiğini, hiçbir panik duygusuna yer vermemek gerektiğini ortaya koymuştur'' dedi.

''MUHALEFET GİBİ DAVRANMAK KONFORUNA SAHİP DEĞİLKEN''

Erkan Mumcu, siyasi gündeme yansıyan tartışmaların, bu sağduyuya gölge düşürecek mahiyette olmamasına herkesin özen göstermesi gerektiğini kaydetti.

Mumcu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Konuya müdahil olan siyasetçilerin, bilhassa hükümet tarafının, özellikle sorunu çözecek girişimlerde bulunmak yerine, sorunu çözme kararlılığını ortaya koymak yerine, konuyu sözle idare etmeye ve konunun üzerinden siyasi prim elde etmeye çalışmaktan kaçınmaları gerektiğini düşünüyoruz.

Bilhassa Başbakan'ın, birbiriyle çelişkili beyanları ne yazık ki milletimizi rencide etmekte, özellikle bu konuda yürütülen mücadele hedefleri konusunda kuşkulara yol açmaktadır. Hükümetin bu konuda zihnini berraklaştırmaya ihtiyacı vardır.

Hükümet, bir muhalefet partisi gibi davranmak konforuna sahip değilken, meseleyi çözmekle yükümlü olduğunu unutup muhalefeti suçlayan beyanlarla sorumluluğunu unutturma girişimlerinden vazgeçmelidir.

İktidarda 1250. gününü tamamlayan bir hükümetin, geride bıraktığı 3,5 yılı yaşanmamış kabul edip 10-15 yıl öncesinin hesabını muhalefetten sormaya çalışması sorumsuzluktur ve sorumluluktan kaçmaktır.'' Geçmişte yapılan hataların hesabının seçimlerde verildiğini belirten Mumcu, hala verilecek bir hesap varsa milletin bunu sandıkta soracağını da söyledi.

''HALK TERÖRE YENİK DÜŞMEDİ''

Özellikle Doğu ve Güneydoğu halkının teröre yenik düşmediğini ifade eden Mumcu, şöyle konuştu:

''Bölücü terörün son eylemleri açıkça ortaya koymuştur ki, bölge halkı PKK'ya olan ilgisini tamamen yitirmiştir. PKK etkisinden çıkabileceği gerçeğini, PKK'nın baskılarına direnebileceğini bütün millete göstermiştir.

On binlerce, yüz binlerce insanı sokağa dökebileceğini, devlet otoritesine bir başkaldırı ortaya koyabileceğini iddia eden bölücü örgütün varabildiği nokta; çok sınırlı bir asayişsizlik düzeyinde kalmıştır. Bunun arkasında yatan neden; devlet güçlerinin ortaya koyduğu başarıdan ziyade, milletin bu yöntemlere, bölücü örgütün aklına ve telkinlerine itibar etmeyişidir.''

Bölgenin, bölücü örgütü tamamen etkisiz hale getirecek kapsamlı bir çözüm paketine ihtiyacı olduğunu vurgulayan Mumcu, ''hükümetin, polemiklerle günü geçiştirmek yerine sorunu çözmek için kararlı adımlar atması gerektiğini'' söyledi. Mumcu, kendilerinin de böyle adımlara destek vereceklerini kaydetti.

SORULAR

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Mumcu, ''SHP'nin 1991 seçimlerindeki tavrının doğru olduğunu söylemiştiniz. Biraz daha açmak gerekirse mesela bugün DTP diye bir parti var ve gelse dese ki (Seçimlere biz ANAVATAN'la birlikte girmek istiyoruz, böyle bir şey  olabilir mi veya o tavır neden doğruydu'' sorusunu şöyle yanıtladı:

''O tavır doğruydu, en azında iyi niyetliydi. Bu iyi niyetin doğru anlaşılması ve hakkının teslim edilmesi icap eder. Sonuçlarının olumsuz olması iyi niyeti ortadan kaldırmaz. Sonuçlarının olumsuz olmasının arkasında yatan neden; o dönem PKK'nın bu süreci kendisi için büyük bir tehlike olarak görmüş olması ve bu insanları provokatif  tutuma zorlamış olması. SHP listelerinden TBMM'ye giren milletvekilleri aslında çok da arzu etmedikleri bir biçimde PKK'nın zorlaması ve dayatmasıyla provokatif bir tutum takındılar.

PKK kışkırtması ile bu milletvekillerinin ortaya koyduğu tutuma tepki, bir refleks olarak ortaya çıktı, bir aklın ürünü olarak ortaya çıkmadı, iyi düşünülmüş bir tutum olarak ortaya çıkmadı. Birbirini besleyen tepkisellikler zincirlerinde bu iyi niyetli girişim sonuçsuz ve değersiz kaldı.''

Terör örgütünün provokasyonu sonucu sonuçsuz kalan bu girişimi suçlamanın ahlaki bir tutum olmadığını savunan Mumcu, şöyle devam etti:

''Bunu suçlayan Başbakan'ın, kimi masaya davet ettiğini apaçık ortaya koyması lazımdır. Başbakan, (elinde silahı olanların silahı bırakıp masaya gelmesi gerektiğini) söylemişti. Bizce bu kesinlikle bir dil sürçmesini değil, bilinçaltını, daha doğrusu bir kafa karışıklığını gösteriyordu.

Bunu söyleyen Başbakan'ın 1991 yılında Erdal İnönü tarafından üstlenilen inisiyatifi çok ağır ve haksız bir biçimde eleştirmesi bir kuşkuyu ortaya çıkarıyor; o zaman siz kimi davet ediyorsunuz, kiminle müzakere etmekten bahsediyorsunuz? Türkiye, sorunu çözmek için kendisine bir müzakere muhatabı aramak zorunda değildir.''

Mumcu, terörü devre dışı bırakmanın yolunun, (terör bitsin sorunu çözelim) yaklaşımını değiştirmekten geçtiğini kaydetti.

TÜRKİYE-ABD İLİŞİKLERİ

Erkan Mumcu, ABD Kongresi Türk-Amerikan Dostluk Grubu üyesi Robert Wexler'in açıklamalarını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, açıklamaların tamamını okumadığını, ancak son zamanlara Türkiye-ABD
ilişkileri konusunda yanlışlara düşüldüğünü gördüğünü söyledi.

AK Parti hükümetinin ''bir parti devleti psikozu içerisinde'' hareket ettiğini savunan Mumcu, hükümetin Türkiye'nin onurunu kırıcı tutumlar sergilemeye devam ettiğini ileri sürdü.

Mumcu, hükümetin, ülkeyi sıkıntıya sokan tutumlar takındığını, ancak AK Parti'nin itibar kaybetmesini memnunlukla karşılamadıklarını, çünkü asıl itibar kaybedenin Türkiye olduğunu sözlerine ekledi.