Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin'in, türban ile ilgili sözleri olay oldu. ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu, Bumin'e hem destek verdi, hem de eleştirdi.
Abone olANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin'in, laiklik konusundaki duyarlılığını anlayışla karşılamakla beraber, üniversite öğrencilerinin başörtüsü takma hakları üzerinden yaptığı laiklik yorumuna katılmadığını söyledi. Türk Parlamenterler Birliği Başkanı Hasan Korkmazcan ve yönetim kurulu üyeleri ANAP Genel Başkanı Mumcu'yu ziyaret etti. Korkmazcan, ziyaret sırasındaki konuşmasında, ANAP'ın gerçekleştirdiği kongrenin ardından siyasi çalışmalarda etkin bir biçimde yerini aldığını kaydetti. Siyasi partilere aynı mesafede olduklarını ifade eden Korkmazcan, siyasi partilerin kurumsallaşma çalışmalarının büyük önem taşıdığını ve bu çalışmalara destek vereceklerini ifade etti. Korkmazcan, TBMM'nin kuruluş yıldönümü etkinlikleriyle ilgili ANAP'tan destek beklediklerini de ifade etti. Erkan Mumcu da, siyasal alanda partiler arasındaki yarışmanın demokratik nitelik yarışmasına dönüşmesi ve partiler arasındaki uzlaşmanın en geniş şekilde sağlanabilmesi için Parlamenterler Birliği'nin çalışmalarına ihtiyaç duyulduğunu belirtti. ANAP olarak Parlamenterler Birliği üyelerinin siyasi deneyimlerinden faydalanmayı istediklerini kaydeden Mumcu, yapılacak etkinliklerde birlikte çalışmaktan mutluluk duyacaklarını söyledi. -BUMİN'İN AÇIKLAMALARI- Mumcu, bir gazetecinin, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin'in dün yaptığı açıklamalarla ilgili sorusu üzerine, açıklamaların kişisel olduğunun söylenmesine rağmen kuruluş yıldönümünde yapılmasının manidar olduğunu ifade etti. Bumin'in laiklik ilkesinin, Türk siyasal yaşamındaki yerine vurgu yapan sözlerine katıldığını belirten Mumcu, şöyle devam etti: ''Sayın Bumin'in, laiklik konusunda duyarlılığını anlayışla karşılamakla beraber, üniversite öğrencilerinin başörtüsü takma hakları üzerinden yaptığı laiklik yorumuna katılmıyorum. Laiklik insanın aklını ve vicdanını birlikte özgürleştiren bir kavramdır. Laiklikle ilgili sonu gelmez tartışmalara artık nokta koymamız gerekiyor. Evrensel anlamda laiklik kavramının nasıl anlaşıldığını karara bağlamamız gerekiyor. Laiklik, hem aklı hem vicdanı olan bir varlıktır. Bu ikisi birlikte değerlendirilmelidir. Bunlar ayrı ayrı ele alınmamalıdır. Türkiye bu tartışmalardan çok şey kaybetmiştir. Hükümetin sivil demokratik alanda boşluk yaratmamaya özen göstermesi gerekmektedir. Hukukun üstünlüğü çerçevesinde, toplumsal sorunların çözümü bağlamında yapması gerekeni acilen yapmalıdır. ANAP'ın tutumu her zamanki gibi özgürlüklerden, haklardan ve demokrasiden yana olacaktır.'' Mumcu, sözde Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin bir soru üzerine, bu konunun sürekli gündemde tutulmasının insanlık değerlerine gösterilen duyarlılıktan çok Türkiye üzerindeki amaç ve emeller için olduğunu kaydetti. Türkiye'nin özgüvenini ifade eden bir tutumun ortaya koyulması gerektiğini belirten Mumcu, ''Ne tarih tartışmaları, ne sonuç alması kuşkulu iyi niyet ve iletişime dayalı çözüm girişimleri, bu belanın Türkiye'nin başından kalkması için yeterli olmayacaktır'' dedi. Bazı parlamentolarda alınan kınama ve benzeri kararların diplomatik sonuçlar yaratacağının aşikar olduğunu ifade eden Mumcu, ''Bu sorunun bugün çözülmemiş olmasının arkasında yatan nedenlerden biri Türkiye'yi yönetenlerin Türkiye'nin gücüne yeterince inanmamalarıdır. Türkiye'nin uluslararası alandaki değerine hak ettiği ölçüde vakıf olmayan siyasetçilerin bu sorunu beslediklerini düşünüyorum'' diye konuştu. Bir gazetecinin, Korkmazcan'a, ''Bumin'in sözleri yasamaya bir baskı olarak değerlendirilebilir mi?'' sorusunu yöneltmesi üzerine, Korkmazcan şu yanıtı verdi: ''Anayasa Mahkemesi'nin görevleri belirlidir. Mahkemelerin önlerine gelen ihtilaf dosyalarına bakmak gibi kısıtlı bir alanda faaliyet göstermesi hukukun temel prensiplerindendir. Henüz ortada bir düzenleme yokken o düzenlemeyi yapacak organlara yol göstermek gibi bir görev de Anayasa Mahkemesi'nde bulunmamaktadır. Bu tutumun bazı yüksek yargı organlarında geçmişte de göz ardı edildiğini müşahede ediyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin, 1971 yılında yapılan Anayasa değişikliklerinin gerekçelerini yeniden gözden geçirmelerinin yararlı olacağını düşünüyorum.''