İnönü’de öyle bir Beşiktaş klasiği izledik ki, herkes parmaklarını ısırdı.. Çünkü futbolun kalitesi doruğa vurdu..
Abone olİşte İlker Ateş'in kaleminden 5-0'lık İnönü zaferi Sergen futbol yaşamının o bildiğimiz en güzel gecelerinden birisini yaşadı.. Giunti bir İtalyan temsilcisi olarak müthiş oynadı.. Beşiktaş savunması maçın bitimine 20 dakika kalıncaya kadar şut bile attırmadı, adeta çelikten bir duvar ördü. Tayfur sahada kaldığı süre içinde orta sahayı ayakta tutan bir başka isimdi. Pancu, aylar sonra yeniden dönüş yaptı. Okan, yavaş yavaş ısındığını ve sağ tarafı ele geçireceğini gösterdi. İbrahim, biliyorsunuz sahanın bir tarafında 0 diğer tarafında 10.. Yine de 10’luk oynadı.. Tabii Beşiktaş’ın önünde bir Chealsea maçı var. Bunu düşünerek skor avantajının erkenden gelmesiyle Lucescu bazı değişiklikler yaptı.. İlhan Mansız bu sefer değişmeden oynarken, gollerini sıralamayı bildi.. Sergen yine harikaydı.. Oyunda kaldığı süre içinde 3 golün pişiricisi ve ateşleyicisi oldu.. Ahmed Hassan oyuna bir girdi, pir girdi, Trabzon ağları onunla iki defa daha sallandı.. Tempo mükemmel.. Sahayı enine, boyuna, her tarafına kullanmak mükemmel.. Kısaca Beşiktaş mükemmel.. Trabzonspor, böyle bir Beşiktaş karşısında 5 gollü bir mağlubiyetin daha ötesinde bir yenilgiyle sahadan ayrılmadığı için şükretmeli. Trabzonspor’un savunma anlayışıyla çöktüğü, Beşiktaş’ın oyun biçimini çözemediği maçta böyle farklı bir sonuç ortaya çıktı. Akıllara ise bir aralar Lucescu’nun söylediği söz geldi.. Kocaeli’nde 5-0’dan sonra, “arkasını getirmeyin” demişti.. 5’ten sonrası rakibi, teknik direktörü, taraftarını, herkesi üzüyor, kırıyor, mahsunlaştırıyordu.. Acaba bu maçta da böyle mi oldu ?.. Sonuçta Lucescu yine filozof gibiydi.. Beşiktaş çok önemli bir Avrupa maçına doğru, çok önemli bir Türkiye maçını alkışlanarak, keyif vererek, farklı kazanarak, “muhteşem” bir şekilde geride bıraktı...