Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'le aynı takımı tuttuğunu öğrenen Hasan Karakaya Beşiktaşlılığı bıraktı. Koyu Beşiktaşlı Muhtar, meslektaşına adeta bir ders verdi.
Abone olVakit Gazetesi'nin sivri dilli yazarı Hasan Karakaya, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'le aynı takımı tuttuğunu öğrenince Beşiktaşlılıktan vazgeçti. Koyu bir taraftar olmanın yanısıra Beşiktaş yöneticiliğini sürdüren Reha Muhtar, meslektaşı Karakaya'nın bu kararından vazgeçmesini, diye önerdiği yazısında, tarihten ve günümüzden bol bol örnekler verdi:
- O çocukluk günlerinde bir "heves"le başlamıştı taraftarlığım. Ancak, büyüyüp de, Beşiktaş'ın "Sultan 2. Abdülhamid Han tarafından kurdurulduğunu", futbolcuların; antrenmanlara padişah fermanıyla "araba"larla götürülüp-getirildiğini ve hele, "Balkanlar'ın kaybı"ndan sonra, takımın renginin; bir "üzüntü" ifadesi olarak "Siyah-Beyaz"a dönüştüğünü öğrenince, ilgim, sevgim ve sempatim daha da arttı!.." diye başlamış yazısına Hasan Karakaya...
Hayret genelde yazılarını kaçırmazdım, ama bu yazısını Süperpoligon Sitesi ekranına koyana kadar fark etmedim...
Müthiş bir kalemi vardır Hasan Karakaya'nın... Vakit'te yazar... Görüşlerinin büyük çoğunluğuna hiç katılmam... Ama o benim zıddım olan görüşleri öyle bir kalem ustalığıyla yazar ki, zıddım olan görüşün yazılış biçimindeki üsluptan keyiflenirim...
Yazının yazı olarak tadını çıkarırım...
İşte o Hasan Karakaya Beşiktaş taraftarlığından vazgeçmiş...
Niye "Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de
Beşiktaş'lıymış" da ondan...
Bak sevgili Hasan Karakaya...
"Sen Beşiktaş'lısın... Beşiktaş senin takımın... Cumhurbaşkanı da Beşiktaş'lı... Daha da sayayım Genelkurmay Başkanı da, Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı da senin görüşünde olan da senin görüşünde olmayan da milyonlarca Beşiktaş'lı var...
Sen Sultan 2. Abdülhamid Han Beşiktaş'ı kurduğu için daha bir sevmişsin...
Ola ki Cumhurbaşkanı ile Genelkurmay Başkanı da Atatürk Beşiktaş'lı olduğu için, bugün kulüp binasının bitişiğinde olan Akaretler'deki evinden Milli Mücadele'yi başlattığı için daha fazla sevmişlerdir Beşiktaş'ı...
Annesi Zübeyde Hanım "Sağ olsun Mustafa Anadolu'ya giderken beni İstanbul'da kendi kulübünün çocuklarına emanet etti... Her gün geldiler... Bir isteğin var mı ana diye sordular..." dediği için daha bir sevmişlerdir Beşiktaş'ı...
Eminim ki Fenerbahçe'liler, Galatasaray'lılar için de birçok tatlı neden vardır o takımları tutmalarında...
Ama Beşiktaş'lılıktan istifa etmek ne demek onu anlayamadım...
Seni Cumhurbaşkanı mı Beşiktaş'lı yaptı ki sen Beşiktaş'tan ayrılıyorsun...
Sen ne kadar Beşiktaş'lıysan, Cumhurbaşkanı da o kadar Beşiktaş'lı... Ben de diğer yönetim kurulu üyeleri de o kadar Beşiktaş'lı...
Beşiktaş kimsenin malı değil... Ne benim, ne Cumhurbaşkanı'nın ne başkasının...
Beşiktaş milyonlarca taraftarıyla bütün Beşiktaş'lıların kulübü...
Yarın yönetimden ben giderim, başkası gelir... Hiç sevmediğim birisi gelirse ben Beşiktaş'tan ayrılıyorum mu diyeceğim...
Olur mu böyle şey...
Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe fark etmez, taraftarlık kişiyle kulübü arasındaki bir sevgi...
Beşiktaş hem Cumhurbaşkanı, hem Genelkurmay Başkanı hem de sen Beşiktaş'lı olabildiğin için büyük...
Hiçbir zaman aynı siyasi karede bir araya gelemeyecek insanlar bir kulübün çatısı altında toplanabildiği için büyük...
Beşiktaş tevazuyu sembolize ettiği için büyük, gelmiş geçmiş çok büyük futbolcuları içinde barındırdığı için büyük, şampiyonluklar yaşadığı ve yaşattığı için büyük...
O Beşiktaş'ın Beşiktaş'lılara ihtiyacı var... Sana, Cumhurbaşkanı'na, Genelkurmay Başkanı'na, Yargıtay Başkanı'na, Yılmaz Erdoğan'a, Hülya Avşar'a tüm Beşiktaş'lılara...
Öyle değil mi Sedat Ergin?.. Öyle değil mi?..
Yazı: Reha Muhtar
Kaynak: