Reha Muhtar, "Bizim mahallenin ağzı pis külhanbeyleri" yazısı ile Ertuğrul Özkök'e göndermelerde bulunmuş. Muhtar, yazısında medya dünyasını yermiş...
Abone olReha Muhtar'ın son yazısı uzun süre medya dünyasını karıştıracak gibi. Bu yazı'dan kendine pay çıkaracaklar Muhtar'ı topa tutabilir...
Bizim mahallenin ağzı pis külhanbeyleri
Hakaret bizim aydın ve yazarlarımıza eski kuşaklardan kalmış 'şerefsiz bir mirastır'... Bu geleneğin mirasyedileri halen aramızda bir külhanbeyi gibi dolaşmakta ve gelene geçene omuz atmaya devam etmektedir...
Bizim mahallemiz (basın dünyasını kastediyor) bu ağzı pis külhanbeylerinin istilası altındadır...
Bütün zihni melekelerini, küfür vokabülerlerini zenginleştirecek yeni kurumlar icat etmeye harcarlar...
Ne yazık ki bazı insanlara da yuttururlar...
Etrafınıza bakın...
Herhangi bir gazetenin sayfalarını karıştırın...
Onlardan birine mutlaka rastlayacaksınız..."
Ertuğrul Özkök'ün yazısından bir alıntı yukarıdaki sözler...
Bazen söylemek istediğinizi bir gün önce başkası söyler...
Ben de Ertuğrul'a bir katkıda bulunayım... Bizim mahalledeki bu ağzı pis külhanbeylerine dikkat et...
Sevgisizlik onların en temel özellikleri... Hep hayatta yapamadıkları bir şeylerin intikamını başkalarından almaya çalışırlar...
Yaşamlarının çok başka dönemeçlerinde, isteyip de gerçekleştiremedikleri ve zaman içinde bir kaktüs gibi büyüttükleri komplekslerinin dikenlerini hep başkalarına batırarak hayat bulmaya çalışırlar...
Ellerine geçirdikleri kalemlerinin tek motivasyonu, ruhlarının girdaplarında, neye sahip olurlarsa olsunlar bir türlü yok edemedikleri aşağılık kompleksleridir...
Hani çok içen Jean Paul Sartre'a sormuşlar:
- Üstat niye bu kadar içiyorsun?..
- Kederlerimi boğmak için...
- Bu kadar içtin hala boğulmadılar mı?..
- Maalesef... Boğulmadılar... Çünkü yüzmesini öğrenmişler..."
Onlarda Sartre'ın hiciv yeteneği yoktur... Ama onlarda Sartre'ın içtiği içkilerle boğulmayan kederlerinden çok daha fazla aşağılık kompleksi vardır...
Ve dikkat et Ertuğrul... Bizim mahalledeki ağzı pis külhanbeyleri, birbirlerini hemen tanırlar... Bir iki hırlaşma dışında birbirlerine pek dalaşmazlar...
Onlar aşağılık kompleksleriyle büyütülmüş kaktüslerinin dikenlerini, seven sevilen, mutlu olan ve yazdıklarıyla mutlu etmeye çalışan insanların boyunlarına batırmaya çalışırlar...
"Ben artık bu şerefsiz mirası" reddetme zamanının geldiğine inanıyorum" diyorsun Ertuğrul...
Galiba hepimizin o mirası reddetme zamanı geldi Ertuğrul...