Sabah gazetesinin iki yazarı Mahmut övür ile Hıncal Uluç arasındaki "Muhbirlik" polemiği tam gaz sürüyor! Övür kendisine muhbirliğin tarifini yapan Uluç'a yanıt verdi
Abone olMahmut Övür "Hıncal Abi sen de mi?" başlıklı yazısında usta kaleme ilginç bir soru sordu:
Mahmut ÖVÜR
www.sabah.com.tr
Şu 'muhbir'lik işinin bir de vergi kaçıranlarla ilgili boyutu var. O konudaki yazımıza da Hıncal (Uluç) Abi karşı çıktı.
Ve iki örnek verdi.
"Arabanla gidiyorsun. Yaya geçidinde karşıdan karşıya geçmekte olan bir insana, önündeki araba tüm şiddeti ile çarpıyor...
Sonra da kaçıp gidiyor.
Çarpan arabanın plakasını biliyorsun. Ne yaparsın?
Diğeri de şöyle;
"Evinin balkonunda oturuyorsun. Karşı balkonda komşun tabancasını çekip karısını vuruyor... Ne yaparsın?"
El insaf Hıncal Abi. Ne yapacağım çok açık. İşte cevabım.
Önce yaralıyı hastaneye götürmek için ambulansı ararım. Bir kişiyi yaşatmak, bir suçluyu yakalamaktan daha önemlidir. Sonra da polisi arar olayı bildirir tanıklık yapacağımı söylerim.
Çünkü bu sorumlu vatandaşlık görevidir. Yazımda bu var. Bunu sadece ben değil, bizde vatandaşa her türlü eziyet çıkartan, hatta tanık olmaktan korkutan bürokratik devlete rağmen binlerce yurttaş zaten yapıyor.
Gazetecilerin haber kaynakları da büyük çoğunlukla vatandaş değil mi?
Siz de zaman zaman duyarlı vatandaşların uyarılarına yer veriyorsunuz.
Şimdi soruyorum, onlar sizin 'muhbir'leriniz mi?
'Muhbir'le tanık, muhbirin yaptığı ile vatandaş sorumluluğu aynı şey değil.
Evrensel hukuk açısından olaya baktığımızda bu kavramlar arasında derin farklılıklar var.
Muhbirlik bir kurum. Hatta ücret veya imtiyaz karşılığı yapılan bir şey. Ayrıca yakın çevrenin gizli bilgilerini sızdırmak için kullanılan bir yöntem. Oysa vatandaş sorumluluğu çok farklı.
Vergi, elektrik kaçağı veya trafik ihlali gibi konularda sözü edilen kişi yakınınız veya komşunuz olursa iş değişiyor. Bu kez karşınıza toplumsal güven bunalımı denilen ve önlemeye çalıştığınız suçtan çok daha büyük bir sorun çıkabilir. Bu da yeni çatışma alanları yaratır.
Komşu komşuyu, akraba akrabayı ihbar etmeye başlarsa kimse bunun altından kalkamaz. Bu yüzden bu konu çok hassas.
Bahsettiğiniz, 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın' anlayışı da yaygın. Doğru, ama bunun alternatifi 'muhbirlik' değil.
Bir örnek de benden. Komşunuz sizi akşam yemeğine çağırıyor. Ve mükellef bir sofra hazırlıyor. Yemekte konu konuyu açıyor. Konuşmalardan komşunuzun mali durumunda bir değişiklik olduğu anlaşılıyor. Hatta ev sahibi kendisine bir yat, eşine de cip aldığını anlatıyor.
Ne yaparsınız?
Hayırlı olsun mu dersiniz yoksa yemeği afiyetle yedikten sonra eve dönüp internetin başına geçip komşunuzun devlete ne kadar vergi verdiğini mi araştırırsınız?