BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Muharrem İnce'den CHP için şok sözler

CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Mehmet Bekaroğlu'nun genel başkan olmasıyla ilgili olay yaratacak bir yorumda bulundu.

Abone ol

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'yla yarıştığı kurultayda seçilemeyen Muharrem İnce, Yeni Şafak gazetesinden Nil Gülsüm'e çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Milli Görüş çizgisinden gelen Mehmet Bekaroğlu'nun genel başkan yardımcısı olmasına tepki gösteren Muharrem İnce, "Dışarıdan gelen partimin dokusunu bilemez. Belediye başkanı, milletvekili olmasına itirazım olmaz ama partiyi yönetemez. Şimdi partideki 130 milletvekilinin amiri pozisyonunda. Bu olacak iş mi yani?" diye sordu.

"Partide kimlik bunalımı var zaten" diyen Muharrem İnce, CHP için olay yaratarak bir imada bulundu: "Kendisi (Bekaroğlu) ruh doktoru olduğu için o konuda da partiye bir katkısı olabilir."

Muharrem İnce'nin Yeni Şafak gazetesine verdiği mülakat şöyle:

BASKININ OLDUĞUNU İSPATLAMIŞ OLDUK

Kılıçdaroğlu ile danışıklı dövüş içinde olduğunuz yorumları yapılıyor?

Fazla uçuk yorum yapmışlar.

Neden aday oldunuz peki?

Ben aday olmak için Grup Başkanvekilliği'nden istifa ettim. İstifanın ardından Kılıçdaroğlu'nu 'Artık umut olmaktan çıktınız. Dört kez seçim mağlubiyeti yaşadınız' diye eleştirdim. Bu kötü gidişe 'dur' demek istiyordum. Partiye seçenek sunmak istedim. Artık parti üyelerimiz sanki AKP yüz yıl daha orda kalacak gibi düşünüyor. Kimse bakanlık, başbakanlık, devleti yönetme hayali kurmuyor. Ben unutulmuş hayalleri hatırlatmak istedim.

Delegelerin adaylığınız için verdikleri imza ile verdikleri oy arasında ciddi fark vardı. Şaşırtıcı oldu mu?

Hayır. Benim en büyük iddiam imza ve oy arasında büyük fark olacağıydı. 'İmza ve oy arasında eğer fark olmazsa, baskı yok demektir; ancak fark olursa, baskı var demektir' diyordum. Bir baskının olduğunu bu ispatlamış oldu.

Bu delege açısından ne anlama geliyor?

Bu delegenin iki yüzlü olduğunu göstermez, delegenin baskı altında olduğunu gösterir. Bir sol ve sosyal demokrat partiye bu durum yakışmıyor. Rahmetli Bölükbaşı'nın 'Alkışlar bana oylar Demokrat Parti'ye' diye bir sözü vardı. Tıpkı onun gibi, imzalar Sayın Kılıçdaroğlu'na oylar bana oldu.

Kılıçdaroğlu'nun kazandığı halde muzaffer olmadığı, sizin ise kaybederken zafer kazandığınız görüşü dillendiriliyor.

Kazanan Kılıçdaroğlu'dur. Ben sonuca bakarım. Şu anda rakibim de değil, Genel Başkanımdır. Emri olursa başüstüne der gereğini yaparım.

Nedir sizin yaklaşımınız?

Ben CHP yönetiminin bilimden yararlanmadığını, bizim fikirlerimizin AKP'ye göre çok daha iyi olduğuna inanıyorum; ama biz beceriksizlikler yüzünden yeniliyoruz. AKP iyi olduğu için değil, biz kötü olduğumuz için yeniliyoruz. Makarnayla, kömürle oy alıyorlar demek çok yanlış. Bu mantıktan iktidar çıkmaz. Kimseyi aşağılamadan, ötekileştirmeden siyaset yapmak gerekir. Seçmenden oy almak için partimle alakası olmayan bir insanı aday yaparak oy talep etmenin hile olduğunu düşünüyorum.

KENDİSİ RUH DOKTORU OLDUĞU İÇİN... 

Bekaroğlu'nun genel başkan yardımcılığı için de böyle mi düşünüyorsunuz?

Dışarıdan gelen partimin dokusunu bilemez. Belediye başkanı, milletvekili olmasına itirazım olmaz ama partiyi yönetemez. Şimdi partideki 130 milletvekilinin amiri pozisyonunda. Bu olacak iş mi yani? Ömrüm on beş yaşından elli yaşına kadar bu partide geçti. Partiye bir gün olsun çay içmeye gelmemiş kişi, partinin neyini yönetecek? Bu partinin tuvaletini yıkamışım, bayrağını asmışım... Namuslu ve düzgün bir adamdır. Yöntem itibariyle eleştirimi ortaya koyuyorum. (Gülerek) Ayrıca partide kimlik bunalımı var zaten. Kendisi ruh doktoru olduğu için o konuda da partiye bir katkısı olabilir.

Nasıl tepkiler geliyor?

Ben kurultayda genel başkan olamadım ama gönüllerde genel başkan oldum. Sokakta bunu görüyorum. Kurultay salonundan çıkarken alkışlarla çıktım. Alkışlar o kadar çoktu ki bir genç arkadaşımız 'Muharrem Abi, biz kazandık mı kaybettik mi' dedi. Gittiğimiz bir restoranda içeriye alkışlarla girdim. Seyahatlerde de benzer durumla karşılaştık. Bu da gönüllerde var olduğumu gösteriyor.

AK Parti'nin kazanacağı öngörünüz olduğu için mi partinizin stratejilerini eleştirdiniz?

Erdoğan'ın karşısına İhsanoğlu'nu çıkardığınız zaman bu olur. Sayın Genel Başkan 'risk alıyorum' dedi ama bu risk filan değildi. Riskte kazanma ihtimali vardır. Bunda kazanma ihtimali yoktu. Türkiye'nin en iyi hatibinin karşısına mikrofonu aldığında konuşamayan bir ismi çıkartıyorsunuz; bu olacak iş değil. Bir siyasetçi için en zor şey, inanmadığı bir konuda çalışmasıdır. Ben karşı çıktım ama kazanması için de gidip çalıştım.

Çok zor olmalı sizin için?

Hayatımın en zor anlarıydı.

Mavra konusu oldu Ekmeleddin Bey'in seçim sloganı sizce nasıldı?

Hangi reklamcı bunu bulduysa artık! Ben de şaşkınım açıkçası. 'Ekmek için Ekmeleddin' bence bu sloganı bulan reklamcıyı sorgulamak lazım.

CHP'nin cumhurbaşkanlığı seçimi için izlediği politikayı hangi açıdan eleştiriyorsunuz?

Yüzde 40'ların üzerinde oy alan AKP varken, birinci turda çatı aday matematik bilmemektir. Matematik bilmeyen insanların da siyaset bilmesi tartışılır.

Kılıçdaroğlu masaya yumruğunu vuracağını söyleyerek güçlü görüntü oluşturmaya çalıştı. Erdoğan'a mı öykündü?

Bilemiyorum. (Gülerek) Belki bana kızmış olabilir.

Kılıçdaroğlu'nu başbakan yapacağım dediniz. Neden?

Parti terbiyesi böyle bir şeydir işte. Bu Sayın Kılıçdaroğlu'nu sevmekle değil, partiyi sevmekle ilgili bir durumdur. Ben bir dava adamıyım. Ben CHP'nin, Atatürk'ün bir emaneti olduğunu düşünüyorum.

Eşinize üniversitede genel başkanı olma sözü vermişsiniz. Bu sözün hala arkasında mısınız?

Elbette arkasındayım. Ne dediysem oldu. Başbakanlık sözü de vermiştim. Başbakan olmayacaksam genel başkan olmanın ne anlamı olur. Başladığım işi bitiririm.

Ankara seçimlerinde CHP az bir farkla seçimi kaybetti. Siz aday olsaydınız alır mıydınız seçimi?

Ben olsaydım da başka bir CHP'li arkadaşım da aday olsaydı seçimleri kazanırdık. Ben hep 'partinin evlatlarını harcıyoruz' diye eleştirdim zaten. AK Parti içinde de farklı dünya görüşünden gelen isimler var. Bu isimlerin kilit kadrolarda olduğunu görmedik. Parti dışından bir ismi alabilirsiniz, onu belediye başkanı, milletvekili yaptırabilirsiniz ama partiyi yönettiremezsiniz.

Önce insanların bize güven duyacağı tutarlı politikalara ihtiyacımız var. Diyarbakır'da ne konuşuyorsanız Trabzon'da da aynı şeyi konuşmalısınız. Bir tarafta partiyi 'rakı sofralarından kurtaracağım' deyip öte yandan Cuma saatinde kurultay yapacaksınız. Bundan büyük çelişki olur mu? Umudu genel başkan yaratır. Bizim genel başkan bu umudu 2010'da oluşturmuştu. Ama bunu yok etti. Seçmeni tıpış tıpış değil koşa koşa sandığa götürmek, gönülden götürmek gerekir. Eğer Grup Başkanvekili olarak partinin cumhurbaşkanı adayını ben televizyondan öğreniyorsam bu iş olur mu? Erbakan az sayıda kişiye yaptığı konuşmalarda 'bu mahşeri kalabalık' diye hitap ederdi ve 12 yıldır talebeleri ülkeyi yönetiyor. İnsanın önce kendi çizgisi olacak. Gerçi Dersimli olduğunu da hatırladı ama…

'Ben buyum kardeşim' diyerek tavrını ortaya net koyacaksın. Taşıma suyla değirmen dönmez, kaynağı bulmak lazım. Suyun kaynağı da bu millete dokunmaktır. 'Yılbaşı gecesi Van'a gittim, Soma'da madene indim, Deniz Gezmiş'in mezarına gittim' diyor. Deniz Gezmiş'in mezarına gitmekle solcu olunmaz. Politikalarla solcu olunur. Yılbaşı gecesi Van'a gittin anladık da Van'dan bir tane milletvekilimiz yok. 'Gittin de ne oldu' diye adama sorarlar bu defa.

Onlar (AK Parti) kendilerini yenilediler ama bir istikamette gittiler. Belli konularda taviz vermediler. Bu işler böyledir. 'Oradan bir sağcı alalım, buradan bir solcu alalım, bir de muhafazakar bulalım, aşureyi yapalım. Herkes de bize oy versin' yok böyle bir şey. Kimliğini ortaya net koyarsın. Halk da inanırsa gelir zaten. '90 yıllık partiyiz' diyoruz, bu partinin 1 milyon 200 bin üyesi var. 12 yıllık AK Partinin ise 10 milyon üyesi var. Olacak iş mi bu!