Muharrem İnce, CHP'de delegeler isterse genel başkanlığa aday olabileceğini söyledi. Adaylık için sahaya inip delegelerden oy istemeyeceğini belirten İnce, genel başkanlık sonrası cumhurbaşkanlığına aday olacağını açıkladı.
Abone olCHP'nin 2018 Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, 31 Mart seçimlerinde kendisini destekleyen bazı isimlerin aday gösterilmediğini söyledi. Yine de parti içerisindeki kısır çekişmelerden uzak duracağını belirten İnce, delegeler isterse cumhurbaşkanlığı adaylığı için CHP'de genel başkanlık yarışına gireceğini söyledi.
Muharrem İnce, CNN TÜRK'te Ahmet Hakan'ın sunduğu Tarafsız Bölge programına katıldı. Genel başkanın partinin bir numarası olduğunu bu nedenle de doğal cumhurbaşkanı adayı olması gerektiğini söyleyen İnce, yeniden adaylığı talip olduğunu söyledi.
İşte İnce'nin o açıklamaları;
"Siyaset bir iddia işidir. Siyaset bir ikna işidir. Ben bir iddiada bulundum. Beni CHP'ye genel başkan yaparsanız, ben CHP'yi kadrolarla birlikte tüzüğünü değiştirerek, programını değiştirerek ve örgütlenme şeklini değiştirerek, söylemini yenilemeye talibim dedim.
Ben bu iddiamın arkasındayım. 1300 delegeye gidip "bana imza verin" diyerek aday olmayacağım. Ben buradayım, gelmek istiyorlarsa arkadaşlar gelirler. Onlar gelmiyorlarsa ben salona giderim. Ben gidip da bana imza verin diye, ben oraları aştığımı düşünüyorum. Bu kibir değil, biliyorlar isteğimi.
Önce genel başkanlık sonra adaylık
Beni aday gösterirler önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Olacak mısın aday? Tabii ki olacağım, bundan daha doğal ne olabilir?
Ben gidip imza toplamam. Bu kibir değildir. Sakın yanlış anlamayın. Oraları geçtik. Derlerse ve benim bu görüşüme inanıyorlarsa CHP Genel Başkanı, cumhurbaşkanı adayı olmalıdır. Buna inanırlarsa genel başkan adayı olurum.
"Bana destek oldular diye aday gösterilmedi"
Mehmet Kesimoğlu, bizim eski milletvekilimiz ve belediye başkanımız. Tekrar belediye başkan adayı olmak istiyor. Anketlere bakıyorsunuz yüzde 60-70'lerde. Yüzde yüz kazanıyor yani. Kesimoğlu aday gösterilmedi. Neden aday yapılmadı? Bir tane nedeni var. Hırsız mı, yeteneksiz mi, beceriksiz mi hayır... Neden aday yapılmadı? Muharrem İnce'yi desteklediği için koydular kenara.
MYK'larda belediyelerden sorumlu genel başkan yardımcısı, geçmişte CHP onu aday yapmadı, o da gitti DSP'den belediye başkan adayı oldu seçildi. Ben onu da yadırgamıyorum. Seyyit Torun...
Bir tane daha var. CHP'de genel başkan yardımcısı... O da gitmiş CHP'nin karşısına aday olmuş, CHP aleyhine mitingler yapmış, CHP'nin iki milletvekilliğini engellemiş. Mektup adrese gider.
"Yazık ediyorlar partiye"
Eskiden bana destek olanları harcıyorlardı şimdi bana selam verenleri harcıyorlar. Hem de nasıl? Yazık ediyorlar partiye. Bu doğru bir şey değil. Bu yaptıklarının ceremesini çekerler, yani bedelini öderler. Partinin oyu düşer.
CHP kapatılmalıdır, CHP vakıf yapılmalıdır diyen genel başkan yardımcısı, imza atıyor 164 kişiyi disipline gönderiyor. Ben imzaya bakıp söylerim.
Bu tür olaylarda kraldan fazla kralcı olanlar her zaman öndedir. Yapanlarda MYK üyeleri. Ben genel başkanın bazı konularda haberi olduğunu düşünmüyorum. Bazı konularda... Bu konularda inşallah bilgisi yoktur.
CHP'de aday belirleme süreci
Yani seçmene sormak, delegeye sormak, üyeye sormak. Bunlar gösteriş, süs! Türkiye'de demokrasi yok. Türkiye'de hiçbir partide de parti içi demokrasi yok hepsinde...
AK Parti'nin Suriye politikası
Ben o Meclis'te çeşitli teskereler gördüm. 2002 Kasım'dan bu yana Meclis'e gelen tezkere sayısı 29! Bunların içerisinde Irak ile ilgili gelen var. Suriye ile ilgili gelen var. Lübnan ile Birleşmiş Milletler'le ilgili gelen tezkereler var. Suriye-Irak birlikte gelenler var. Biz ilk Suriye tezkeresine "hayır oyu" vermiştik CHP olarak. Hatta onun konuşmasını ben yapmıştım. Gerekçelerimiz belliydi, biraz sonra bunları açacağız. Ben bugün Meclis'te olsaydım, grup başkanvekili olsaydım o tezkereye gönül rızasıyla "evet" derdim. Evet demeliyiz! Bakınız, ben AK Parti'nin ve Sayın Erdoğan'ın politikalarını eleştiriyorum çünkü Suriye stratejisi yanlıştır. İçinde doğru taktikleri vardır. CHP'nin Suriye stratejisi doğrudur ama içerisinde yanlış taktikleri vardır.
Kılıçdaroğlu'nun içimiz yana yana evet diyeceğiz sözleri
Ben bunu şöyle okuyorum. Yani tabii ki her tezkere her askeri harekat beraberinde şehitleri de getirir. Onları düşünerek söylenmiş sözler olduğunu düşünüyorum. Yoksa tezkereye evet demişiz. Eğer karşı çıkmış olsaydı Genel Başkan, tezkereye "evet" oyu verdirmezdi. Şu anda milletvekili olmadığıma göre en azından böyle yorumlayabilirim.
Siyaseti şöyle okuyamam. Erdoğan şu yanlışları yaptı, o temizlesin. Bunu doğru bulmuyorum. AK Parti ve Erdoğan geçmişte Sayın Davutoğlu yanlışları yapmış olabilirler ama çözümde katkımız olacaksa ki olmalıdır. Yani şunu ülke açısından tehlikeli bulurum. Siz yaptınız siz temizleyin. Öyle bakmıyorum olaya.
Gereksiz yakınlık, gereksiz uzaklık olarak tanımlıyorum AK Parti'nin politikasını. 1980'den 2002'ye gelene kadar 22 yılda Türkiye ile Suriye arasında 13 anlaşma yapılmış. 2002'den 2011'e kadar 49 anlaşma yapılmış. Yani olağanüstü yakınlık var. Esat ve Suriye'ye karşı! Şimdi de gereksiz uzaklıklar var. Suriye'de ne oldu? Bunu dersimize iyi çalışalım. Sokak siyasetinin getirmiş olduğu sıcaklıkla değil bir devlet adamı edasıyla bakmamız lazım.
"Türkiye doğrusunu yaptı"
Gelinen noktada Türkiye ne yapacaktı? Türkiye doğrusunu yaptı. Dış dünyanın algıladığı yanlış işler var. Askeri operasyonu düzgün hazırlamış devletimiz, siyasi ayağını ihmal etmiş. Propagandasını yapamamış. Geçtiğimiz günlerde Avrupa Parlamentosu'na gittim. Sosyalist milletvekilleriyle görüştüm, herkes bize işgalci diyor. Onlara şunları anlattım. Ben Erdoğan'ın rakibiyim dedim. Bir sene önce kendisiyle yarıştım, ondan sonra en çok oyu ben aldım dedim. Neden bize işgalci diyorsunuz dedim. 10 bin kilometre öteden gelen ABD'ye işgalci demiyorsunuz, sınırlarını güvenlik altına almaya çalışan Türkiye'ye işgalci diyorsunuz. Türkiye bu ayağını ne yazık ki eksik bırakmış."