BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Muhammed Peygamber tarih boyunca nasıl tasvir edildi?

İslam'da Peygamberin resmedilmesinin yasak olup olmadığı konusunda ilahiyatçılar farklı görüşler ifade ediyor. Rengin Arslan ilahiyatçılar ve sanat tarihçileri ile konuşarak tasvirlerin izini sürdü.

Abone ol

Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo'ya yönelik saldırının üzerinden dokuz gün geçti. Ancak hem olayın etkileri hem de yarattığı tartışmalar sürüyor.

Üstelik derginin yeni sayısında Muhammed Peygamber'i hicvetmese de resmeden bir çizim basması, bu tartışmaları daha da alevlendirdi.

Peki Muhammed Peygamber'in yüzünün resmedilmesi dinen yasak mı? Bu yasağa ilişkin referanslar neler? Bu soruların yanı sıra bir başka soru: Muhammed Peygamber tarih boyunca nasıl tasvir edildi? Yüzü hiç tasvir edilmedi mi?

İslam sanatı tarihinde peygamberin yüzünün gösterildiği az, yüzünün gizlendiği ama bedeninin temsili olarak resmedildiği çok sayıda minyatür var.

Klasik resim sanatı anlamında örnekler olmasa da, 13. yüzyılın başlarından itibaren özellikle Muhammed Peygamber'in gökyüzüne yükseldiğine inanılan Miraç'ı betimleyen pek çok eser bulunuyor.

Bunların varlığını nasıl açıklamalı? Önce ilahiyatçıların görüşleriyle başlayalım.

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. İlhami Güler, böyle bir yasağa ilişkin Kur'an-ı Kerim'de bir ayet olmadığını söylüyor.

Bunun yanında bir hadis ile ilgili "sadece rivayetler" bulunduğunu belirtiyor.

Ancak İslam'ın ilk dönemlerinde putperestliğe geri dönüş tehlikesine karşı bir tutum olduğunu belirtiyor:

"Bununla ilgili ayet yok, hadis yok. Sünni usule göre bir şeyin haram edilebilmesi için o şey ile ilgili Kuran'da bir ayet ya da hadis olması lazım. Kur'an'da yok ama hadiste resmin yasak edildiğine dair rivayetler var. Genel olarak alimlerin izahatına göre tekrar puta tapmaya geri dönmemek için Hz. Muhammed erken dönemde bunu söylemiş olabilir."

'Sünni mezhebine göre insan tasviri yasak'

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Güler, bu "tehlike" geçtikten sonra "İslam tarihinde resim sanatının genel bir kural halinde yasaklanması benim anladığım bir şey değil (...) Benim kişisel kanaatim şu, şirk tehlikesi ortadan kalktıktan sonra resim veya heykelin uzun süre yasaklanmasını yanlış buluyorum. Çünkü bu sanatlar insanın yaratıcılığını geliştiren en temel sanatsal etkinlikler." diyor.

Yeni Şafak gazetesi yazarlarından, İslam üzerine kitap ve makaleleri bulunan Müfid Yüksel ise bu görüşte değil. Sorum üzerine "Sünni mezhebine göre insan tasviri yapmak yasak." diyor.

Topkapı Sarayı'nın arşivinde de bulunan ve farklı kütüphanelere dağılmış olan Muhammed Peygamber'in tasvir edildiği minyatürlerin ise İran yani Şiilik kaynaklı olduğunu söylüyor ancak bir detaya dikkat çekiyor:

"İran coğrafyasında ise eskiden minyatürler yapılırdı. Yüz hatlarının tam görünmemesi şartıyla minyatürlere izin vermişler. Bu sanat Osmanlı'ya da geçmiş" bilgisini paylaşıyor.

Bu yasağın kaynağının ne olduğunu sorduğumda ise İslam hukukunda din ve dünya işleriyle ilgili ana kaynaklardan yararlanarak konulmuş olan kuralların bütünü olarak tanımlanan fıkıha işaret ediyor Yüksel:

"Fıkıh kaynakları bunu kesin bir şekilde dile getiriyor." diyor.

Resim sanatına da benzer bir bakış açısı getiriyor. Burada çizilenin Muhammed Peygamber olup olmaması ayrımını yapmıyor.

"Tam bir insan tasviri yapmak konusunda dini otoriteler tam izin vermiyor. Özellikle cinsellik içeren şeylere zaten izin vermiyor. Vücudu tam olarak gösteren, açık gösteren şeylere izin vermiyor." diyor Yüksel.

İlk minyatürler 13. yüzyıldan

Peki sanat tarihi bu konuda bize ne söylüyor? Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünden Prof. Dr. Serpil Bağcı Türkiye'de minyatür sanatını en iyi bilen isimlerden biri.

16. yüzyılda İran'da yayınlanan bir el yazmasında, Miraç'ı tasvir eden bu resim yer alıyor.

Muhammed Peygamber'in tasvirlerinin 13. yüzyılın başlarından itibaren görüldüğünü söyleyen Bağcı, "Daha sonra İran coğrafyasında yapılmış bir sürü kitapta hem Hz. Muhammed'in yaşamıyla ilgili imgeler var hem Miraç tasvirleri var. Bunlarda yaklaşık 15. yüzyıl sonlarına kadar yüzü açıkça betimleniyor." diyor.

Osmanlı'da ve Sünni toplumunda yüzünün betimlenip betimlenmediğini sorduğum zaman ise, "Betimlenmemiş. Zaten Sünni dünyada resim az. Osmanlı'da yüzü hiç betimlenmemiş. Yüzü hep peçeli." diye yanıtlıyor.

Osmanlı'daki durumu ise özel olarak şöyle açıklıyor: "Herhangi bir Osmanlı haminin sipariş ettiği ve Osmanlı'dan bir sanatçının yaptığı resimlerin hepsinde yüzü örtülü."

Özellikle Şiilerin Muhammed Peygamber'in yüzünü betimlediği yönündeki görüşlere ise katılmıyor: "Tam tersini düşünüyorum. (16. yüzyılda kurulan) Safevilerden itibaren, yani Şiiliğin devlet dini olmasından itibaren peygamber daha belirgin, erişilmez bir kutsallık kazanıyor. Bundan önce sıradan bir kişi. Sıradan bir kişi olduğu için yüzü de resmediliyor. Ama ne zaman ki mukaddes birisi oluyor, üstün bir nitelik kazanıyor ondan sonra artık yüzünü örtüyorlar."

Elit tabaka için

Aynı soruları İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Sanatları Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hilal Kazan'a da soruyorum.

Kazan öncelikle yayımladığı bir makaleye yönlendiriyor beni. Makalesi "İslam dininde resim ve resim yapma, daima tartışılan, yeri tespit edilememiş nazik bir konudur. Bu hassasiyete binaen bütün Müslümanlar Hz. Peygamber'in tasvirini yapmamak ve yapılmaması gerektiği hususunda çok dikkatlidirler" cümlesiyle başlıyor.

Doğuda ise dini resim geleneğinde bu tasvirlere 1307 yılında rastlandığını aktarıyor. Ancak yine de yüzünün hatlarının belirli olarak çizilmesinden kaçınıldığını söylüyor.

Peki bu minyatürler halkın arasında yaygın mıydı? Kazan'ın yanıtı "Hayır" oluyor ve bunların sadece elit tabaka için yapıldığını aktarıyor.

"Hz. Muhammed'in resmedilmesi özelinde ise hep yüzü peçeli/perdeli" diyor Kazan ve bu tür minyatürlerin en yaygın olduğu devrin de 16. yüzyıl olduğunu söylüyor.

İlahiyatçıların ve sanat tarihçilerinin aktardıkları böyle.

Konuya getirilen yorumlar birbirinden farklılık gösterse de anlaşılan o ki tarihte Muhammed Peygamber'in yüzü yaygın olmasa da tasvir edildi ve bunun örnekleri farklı müze, koleksiyon ve kütüphanelerde bulunabiliyor.