Doğduğu yeri ya da dini kendi seçmediğini belirten Anlı, konuklarının dini ya da etnik kimliğiyle ilgilenmediğini ve de böyle bir ayrım zaten yapmadığını söyledi.
Abone olMüge Anlı dün konuk ettiği Romanlarla ilgili eleştiri alınca çileden çıktı. ATV'de Tatlı-Sert programında kayıpları bulmaya devam eden Müge Anlı Roman Derneği Başkanının yayını araması üzerine sinirlendi.
Anlı, ayrımcılık yaptığı yönünde kendisine yöneltilen eleştirilere sert tepki gösterdi. Doğduğu yeri ya da dini kendi seçmediğini belirten Anlı, konuklarının dini ya da etnik kimliğiyle ilgilenmediğini ve de böyle bir ayrım zaten yapmadığını, kendisiyle kasıtlı olarak uğraşıldığını iddia etti.
Müge Anlı şöyle konuştu:
"Roman derneği başkanı mı aramış? Efendim bakın bir olay olduğu zaman Allah aşkınıza, oralı buralı, İstanbullu Ankaralı ayrımı yapmayın. Yani onlar zaten kendileri söylüyor, ben de yanlış anlaşılabilisiniz diye söyledim.
Bir genel yargı var bunun yanlışlığından bahsetim. O yargıdan dolayı suçlanmalarının, üzerlerine iftira atılmasının doğru olmadığını söyledim.
Ne söylediğimi o kadar iyi biliyorum ki. İnsanların cümlelerini cımbızlayıp bir yerlere koymayın. Ben Romanım diyenlerin çocuğunu bulmadık mı biz? Onların çocuklarını Romanlar kaçırmadı. Nereli olduklarını da blimiyorum.
Roman olduklarını kendileri söylüyor. Onlar söylediği için ben de söyledim. Hiç kimseyi de şuralı, buralı, şu mezhepten filan demiyorum. İnsanlar kendileri söylerse, söylüyorum. Onlar da yanlış anlaşıldıklarını, bu nedenle iftiraya uğradıklarını söyledikleri için, 'haklısınız, bu nedenle kimse size ifrita atamaz' dedim.
Yaşam tarzlarına gelince... Kendisi dedi biz açız, çoluğumuza, çocuğumuza bakamıyoruz diye. Kaç cocuğun var dedim. 6 tane dedi. Ben de yaşam tarzınızı değiştireceksiniz dedim o zaman. Ben de elimden geleni yapayım, çocuklarınızı okula göndermeniz lazım.
Ben ne söylediğimi çok iyi biliyorum. Hatta aile de söyledi, bu memleket, bu memlekette yaşayan herkesindir kardeşim, şuralı, buralı, oralı farketmiyor.
Ben büyük şehirde yetiştim, küçük yerlerde başka şeyler yaşanıyor olabilir ama, ben hiçbir zaman oralı buralı diye söylenilmez. Bana öğretilmedi bu. Bana öğretilmeyen bir şeyi, hep de bunun altını çizerken... Tam aksine...
Ben bunun neden yapıldığını biliyorum ya. Gerçekten çok iyi biliyorum. Bir gün beni hakikaten zıvanadan çıkaracaksınız. Bırakın da şu ülkede insanlar birilerine güvenip inanmaya devam etsinler. Birilerine yardım edeceklerse etmeye devam etsinler. Kendim için istemiyorum. Buraya gelen insanlar için ya... İnsanlar izlerler, yardım eder, desteklerken, fitne fesat sokmaya çalışmayın. Benim için farketmiyor.
Diyarbakır'da araştırma yapıyorlar, en fazla izlenen program bizimki. Birilerini rahatsız ediyor bu. Neden çünkü izliyor, güveniyor, destekliyorlar ya... Bir fitne sokalım. Yapmayın bunu ya.
Bizim için değil. Buradaki insanlar için. Şu anneye babaya acıyın diyorum ben. O zaman birisi çıksın, siz Bayburtlu insanlara acıyın mı dediniz desinler. Bayburt'u karıştımayın yahu. Nereli olursan ol, bana ne?
Suriyeli insanın çocuğu bulunuyor. Diyorlar ki şimdi de Suriyeliler sizin stüdyonuzu basacak. Ben mi soktum kapıyı açıp Suriyelileri? Gelmiş mi bu adam, gelmiş. İnsan evladı mı bu adam, insan evladı. Çocuğu kayıp mı kayıp... Başımın üstünde yeri var. Ben daha ne yapayım? Bana ne? Kimin çocuğu kayıpsa, benim başımın üzerinde yeri var. Beni ilgilendirmiyor gelenin nereli olduğu.
Neden ilgilendirmiyor onu da söyleyeyim. Ben Fenerbahçeliyim. Bunu ben seçtim. Ama İstanbul'da doğmayı ben seçmedim. Müslümanım, bunu da ben seçmedim. Annem babam öyle yazdırmış. Beni seçtiğim şeyler ile ilgili eleştirebilirsiniz. Ama seçmediğim şeyler ile ilgili ne övgü ne yergi istemiyorum.
Zaten bu memleketin en büyük problemi de bu değil mi? Doğduğumuz yeri biz mi seçtik. Neyin kavgasını yapıyoruz.
Şimdi kardeşim o Roman dernekleri başkanına söylüyorum. Haksızlığa uğrayan kimse onun arkasındayız dedim dün de, onun nedenini de burada anlatırım..."