Mollalar İran'a!.. Yallah Arabistan'a...
Şu hayırcı cephedeki büyük değişimi kahkahalar atarak takip ediyorum. Cuma saatinde yanından gelip geçenlere "Hayırlı cumalaaar" demeleri yok mu?
Şu hayırcı cephedeki büyük değişimi kahkahalar atarak takip
ediyorum. Cuma saatinde yanından gelip geçenlere "Hayırlı
cumalaaar" demeleri yok mu?
Bitiyorum ya, bitiyorum yeminle...
Ağızlarını yaya yaya "Efendim hayırlı işler, bol
kazançlar" falan demeleri öldürüyor beni!..
Kendi aralarında OHAL başlatmış, yeni kararlar almışlar!
"AKP" yerine "AK Parti" ya da
"Adalet ve Kalkınma Partisi" diyeceklermiş.
"Diktatör" veyahut "Tayyip"
demeyi yasaklamış, "Sayın Cumhurbaşkanı" demeye
başlamışlar!
Zaten dikkat ederseniz ilk kez bir seçim kampanyasında
"Atatürk" ismini kullanmıyorlar. Hatta
tanımıyormuş gibi safa yatıyorlar!
Neden?
Çünkü "Ama o da tek adamdı" denilince
utanıyorlar!
Geçen orta yaşta birine, "Gözün aydın askerlik
bitmiş" dedim. "Askerlik? Ne askerliği?"
diye afallayınca "Mustafa Kemal'in askerliğinden terhis
olmuşsunuz?" deyince depar atarak yanımdan uzaklaştı!
Artık ölen solcu sanatçıların ardından "Işıklar altında
uyusun, jeneratörler yüzüne gözüne vursun. Toprağı bol
olsun" falan da demek de yok!
Olay direk olarak, "Kiramen Katibin" meleklerinin
tuttuğu amel defterinden başlıyor, "Allah rahmet eylesin.
Rabbim ameliyle muamele eylesin! Nurlar içinde yatsın"
dualarıyla son buluyor.
Hay sen çok yaşa Recep Tayyip Erdoğan!
Neler yaptırdın bu 90 yıllık solculara böyle! Düne kadar tiksinti
içinde, "Mollalar İran'a" diyenler sayende İran
manyağı olup çıktı sayende...
Hatta "Türkiye İran ile savaşırsa, ben İran saflarında yer
alırım" diyen şebbiha kılıklılar bile türedi...
Sadece İran mı?
Abdulfettah El - Sisi, Beşar Esad, Haydar El - İbadi denilince
onlar için akan sular duruyor. Onlara bir laf ettin mi bizimkilerin
canı çıkıyor!
"Yahu onlar da tek adam değil mi?" diye
soruyorsun, "Tek değil ya, onlar bitane,
bitane!.." diye hüzünleniyorlar.
Dünya üzerindeki bütün diktatörlere hayran olup, bu diktatörlerin
tamamına düşman olan Recep Tayyip Erdoğan'a
"Diktatör" diyecek kadar sefilleştiklerinin
farkında değiller.
Bugüne kadar olduğu gibi, ne istediklerini, neye itaraz ettiklerini
kendileri de bilmiyor.
"Yahu hemşerim sen niye bu Cumhurbaşkanlığı Yönetim
Sistemi'ne karşısın" diye sorduğunda sundukları argüman
tek:
Başkanlık sistemi gelirse tek adam ülkeyi yöneteceği için,
Meclis tamamen etkisiz hale gelecekmiş! Milletvekillerinin ve
dolayısıyla onlara oy veren halkın iradesi yok
olacakmış...
Ay ben size ölürüm ya!
Demek Meclis'in iradesi, getirilecek olan sistem sayesinde yok
edilecek ha?
Sahi, siz hangi Meclis'ten bahsediyorsunuz kuzum? Hani şu bir
aralar çiğköfte partilerinin yapıldığı Meclis'ten bahsediyorsunuz
değil mi?
Dönemin kudretli paşası Çevik Bir'in, "Gelirsem, İçişleri
Bakanı olacak kadını yağlı kazığa oturturum" diyerek Meral
Akşener'i tehdit ettiği ve sizin pısıp kaldığınız Meclis'ten
bahsediyorsunuz sanırım?
Hani Merve Kavakçı başörtüsüyle girdiğinde yuhaladığınız Meclis mi
bu Meclis?
Sanırım aynı Meclis'ten bahsediyoruz!
Hani Ecevit, "Bu kadına haddini bildirin" diye
bağırdığında kadıncağızı Genel Kurul Salonu'nda kovaladığınız
Meclis!
Evet, Evet o Meclis...
Cumhurbaşkanığı seçimlerinde Abdullah Gül seçilmesin diye
Genelkurmay'ın, "Genel Kurul Salonu'na girmeyin, yoksa
darbe olur" tehdidi üzerine kuyruğu kıstırıp boşalttığınız
Meclis işte!
Hürriyet yine "411 el kaosa kalktı" diye manşet
atsın, siz de bu manşeti alkışlayın! Böyle iradeli, böyle dirayetli
bir Meclis istiyorsunuz di mi?
Konuyla alakasız gibi görünebilir ama aklıma gelmişken söyleyeyim.
Nahçıvan'ı severim!
Günaydın, "hayır"lı sabahlar beyler!
Uyanın artık, uyanın!
Bu ülkede bir daha; orgeneralinden binbaşısına, astsubayından
teğmenine, rektöründen öğretim görevlisine, tiyatrocusundan
mankenine, gazetecisinden film yapımcısına, önüne gelen devlete
ayar veremeyecek!
Burası son durak!
Artık otel odalarında milletvekili transferleri olmayacak.
Artık medya patronları istediği partilerden oluşan koalisyonlar
kurduramayacak.
Artık hiç bir siyasetçi "Asker ne der?" diye
korkmayacak. Alçakların "Ordu göreve"
pankartlarıyla Anıtkabir'e yürüyüp askeri darbe yapmaya çağırdığı
günler çok geride kaldı. Siyasi parti liderlerinin yakınlarının
banka hortumladığı dönem kapandı. Cumhurbaşkanları'nın teröristleri
affettiği, ülkeyi ekonomik krizlere sürüklediği dönem sona
erdi.
Game over!
Vekillerin Başbakan'a, Cumhurbaşkanı'na değil, halka hesap vereceği
sistem geliyor. Cumhurbaşkanı'nın halka ve mahkemelere hesap
vereceği günler geliyor. Başrolünde milletin bizzat kendisinin
olduğu yeni bir dönem başlıyor.
Bu dönemin gelmesine itiraz mı ediyorsunuz? O zaman size söylenecek
tek söz kalıyor.
Hazır şu sıralar Araplara bir hayranlığınız varken, size sizin bir
zamanlar kullanmaktan çok zevk aldığınız o meşhur sözlerle
seslenelim:
"Yallah Arabistan'a... Mollalar İran'a!.."