BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Modern şiiri anlama kılavuzu

Türk şiirinin son yüzyılı hakkındaki en dikkat çekici poetika kitaplarından olan “Modern Türk Şiirinin Doğası”, ilk basımından 12 yıl sonra yeniden yayınlandı.

Abone ol

Ebubekir Eroğlu’nun modernleşme dönemi Türk şiiri üzerine kaleme aldığı yazılardan oluşan kitap, yapıcı ve zihin açıcı üslubuyla, bu konudaki diğer çalışmalardan ayrı bir konumda değerlendirilmeyi hak ediyor. Biz de, Ebubekir Eroğlu ile kitabını ve Türk şiirindeki dönüşümleri konuştuk. Aslında şiirin alıcısının fazla olmadığı Türkiye’de, öne sürdüğü savlara nüfuz edebilmek için belli bir donanım gerektiren böylesi bir kitabın ilk baskısında gördüğü ilgi, Ebubekir Eroğlu’nu da şaşırtmış: “Kitabın üslubu şaşırtıcı oldu; çünkü beklenmeyen bir üsluptu. Kitap, dergilerde yayınlanan yazıları içeriyor; ama belli bir plan çerçevesinde hazırlanmıştır. Kitabın ana gövdesini oluşturan, günümüz şiiri üzerine bir deneme, dergilerde yayınlandığında zaten ilgi çekmişti. Daha sonra Enis Batur’un teklifi üzerine, gelenekle modernizmin genel görünümüyle ilgili yazılarımı bir araya getirip bir kitap oluşturma tasarısı ağırlık kazanıp öne çıktı. Ondan sonra yazılar kitaplaştı. Kitabın oluşumu bu şekilde oldu.” Ebubekir Eroğlu, ‘Modern Türk Şiirinin Doğası’nda, ortaya koyduğu saptamaları somutlaştırmak için şairler üzerinden gitmeyi seçmiş. Bunun sebebini ise şöyle açıklıyor: “Şiirle ilgili yazılar, teorik olmak iddiasındaki yazılar örnek ve isim verilmeden yazılıyordu. Bunlardan bir kısmı, benim için rahatsız edici biçimde, içi boş şeylerdi. Ben, kendi poetik görüşlerimi, yer yer Türk şiirindeki şairlerden örnekler göstererek ortaya koydum. Böylece, saptamaların doğruluklarını test etme imkanı da doğdu.” ‘Modern Türk şiiri, kendisine yeni bir gelenek oluşturdu’ Türk şiirinin ‘doğa’sını açıklamaya yönelen kitapta, iki kavram kaçınılmaz olarak öne çıkıyor: Gelenek ve modernleşme. Eroğlu, bugüne dek birbirinin karşıtıymış gibi sunulan iki kavramı farklı bir düzlemde tartışıyor. Peki, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde belki de hiç gündemden düşmeyen gelenek tartışmasının hâlâ sürüyor olmasının sebebi ne olabilir? Ebubekir Eroğlu, çoktan bitmiş olması gereken bu tartışmanın, bilgiye dayanmayan yorumlardan dolayı devam ettiği görüşünde: “Gelenek tartışmaları gençken bize taze gelirdi, meğer taze değilmiş. Bana göre bu konudaki yazıların daha çok bilgiye dayanması lazım. Tarifleri çatıştırmanın kimseye kazandıracağı bir şey yok.” Modernizmin Türk şiiriyle olan karmaşık ilişkisini en iyi saptayanlardan biri olan Eroğlu, bu konuda som Batıcılardan farkının, “bizim yaşayış biçimimizi ve modernleşme sürecimizi” ihmal etmemesi olduğunu belirtiyor. Eroğlu, bugünkü şiir geleneği ile ilgili ise oldukça özgün bir saptama yapıyor: “Çok yakın zamana kadar ‘gelenek’ denince Cumhuriyet öncesi dönem anlaşılıyordu. Diyebiliriz ki, bugün itibarıyla Türk şiirinin iki geleneği var. Bugün artık eski şiirimize hiç bakmadan da şiir yazabilenler var. Ben bunların kemale erebileceklerini, üst seviyeye ulaşacaklarını söylemiyorum yalnızca bunun mümkün olduğunu söylüyorum. Modern Türk şiiri kendisine bir gelenek oluşturmuş. Eski geleneğimizi de sürdürenler var; ama bu 1930’lu yıllardaki kuşakların yaptığı şekilde bir sürdürme değil.” Edebiyat dergilerinde hâlâ zaman zaman gündeme gelen ‘gelenek’ tartışmalarının yönünü tek başına değiştirebilecek bu saptamanın yeterince anlaşıldığını, fark edildiğini söylemek şimdilik mümkün görünmüyor. Ancak “Modern Türk Şiirinin Doğası” gibi kitapların yeni baskılarının yapılıyor olması, bu konuda ümit beslemek için yeterli sebep olabilir. Şiirin yazarının çok, okurunun az olduğu ülkemizde, Eroğlu’nun kitabı, yazının başlığında da dediğimiz gibi Türk şiirinin son yüzyıldaki macerasını anlamak için sağlam bir kılavuz niteliği taşıyor. Şiir okurunun ve şairlerin dünü ve bugünü anlamak için böyle bir kılavuza her zaman ihtiyaçları var. Ebubekir Eroğlu, kitabın yeni basımına eklediği bölümün başlığında, “Dilimde Kalan Nükte” diyordu. Hem her şeyin az sözle anlatılabileceğine hem de daima söylenmemiş şeyler kalacağına vurgu yapan bir başlık bu. Ebubekir Eroğlu’nun söylediği gibi: Konu şiirse, sözün sonu yok. Haber: Cem Kuleli Kaynak: Zaman