Hükümet tarafından TBMM’ye sevk edilen Kamu Yönetimi Reform Taslağı’yla iç ve dış istihbarat konusunda yıllardır süren karmaşa son buluyor.
Abone olYapılacak yeni düzenleme ile iç istihbarat Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı’na bırakılırken, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) sadece dış istihbarattan sorumlu olacak. Dış istihbaratta etkinliği artırılacak olan MİT, yurtdışında ofis ve irtibat büroları kuracak. Zaman Gazetesi'nin haberine göre; Yasalara göre Türkiye’de resmi olarak istihbarat toplama faaliyetinde bulunma yetkisine sadece üç kurum sahip. Emniyet Genel Müdürlüğü, 1985 yılında çıkartılan Polis Selahiyetleri ve Vazifesi Kanunu’nun ek 7’nci maddesiyle istihbarat toplama yetkisini elinde bulunduruyor. Görev ve yetkileri iç istihbarata odaklı olan Emniyet’in dışında Jandarma Genel Komutanlığı, 2803 ve 6815 sayılı kanuna göre istihbarat faaliyetlerini yürütüyor. MİT, 1983 tarihinde yayınlanan 2937 sayılı “Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Yasası” 4’üncü maddesine göre hem iç hem de dış istihbarattan sorumlu. İstihbarat uzmanları dünyanın gelişmiş ülkelerinde iç ve dış istihbaratın ayrı ayrı birimler tarafından yürütüldüğüne ve bunun teknik anlamda da daha ciddi katkılar sağladığına dikkat çekiyor. ABD’de halen dış istihbarat CIA, iç istihbarat FBI tarafından gerçekleştirilirken, İngiltere’de MI5 ve MI6 bu konuda birlikte hareket ediyor. Güçlü bir istihbarat geleneğine sahip Rusya’da iç istihbarat FSB tarafından yürütülürken, dış istihbarat SVR eliyle gerçekleştiriliyor. Türkiye’de ise iç ve dış istihbaratın ayrılması ilk kez 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından gündeme getirildi. Ancak bu bir türlü hayata geçirilemedi. Zaman zaman istihbarat birimleri arasında da güç rekabeti yaşandı. İstihbarat birimlerinin rakip olarak gördüğü diğer birimleri pasifize etmeye yönelik çalışmalarının büyük sorunlar yarattığına dikkat çeken Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkan Vekili Bülent Orakoğlu, bundan en çok devletin zarar gördüğünün altını çiziyor. Alan ve yetkileri yasayla tespit edilmemiş kurumların birbirlerinin sahasına girmesinin son derece doğal olduğunu vurgulayan Orakoğlu, istihbarat birimleri arasındaki uyumsuzlukların giderilmesi için gerçekçi yasal düzenlemelerin yapılmasının şart olduğunu belirtiyor. Reform taslağını hazırlayan uzmanlardan Prof. Dr. Bilal Eryılmaz, yapılacak düzenleme ile istihbarat konusunda tek bir kurumun yetkili kılınmasının amaçlandığını söyledi. Eryılmaz, Kamu Reformu Taslağının temel ilkesini, “aynı işi bir tek kurum yapacaktır, yetki kargaşası olmayacaktır” olarak özetliyor. Kanun taslağının yasalaşmasıyla birlikte kurumlara bir geçiş süresi tanınacağını aktaran Eryılmaz, ilgili kurumların bu süre zarfında merkez ve taşra teşkilatlarının yeniden yapılandırılması ve temel görev ve fonksiyonlarının yeniden tanımlanmasını gerçekleştireceklerini ifade etti. İçişleri eski Bakanı Sadettin Tantan da iç ve dış istihbaratın ayrılmasını destekledi. Dünyadaki benzer uygulamalara dikkat çeken Tantan, “Bunun bu şekilde olmasında fayda var. İç ve dış istihbarat ikiye ayrıldığı zaman MİT yine Başbakanlık’a bağlı olur, kolluk güçleri de ilgili bakanlıklara bağlanır. Yetki tartışmaları son bulur.” dedi. Türkiye’de istihbarat toplamak ve faaliyet göstermek konusunda tek yetkinin MİT’e verildiğini hatırlatan Tantan, teşkilatın geniş görev sahasına sahip olmasına rağmen hukuki altyapısının eksik olduğunu vurguladı. Kolluk güçlerinin istihbarat faaliyetlerinin ulusal güvenlik istihbaratından farkları olduğunu belirten Tantan, iç ve dış istihbaratın ayrılmasının sadece hukuki bir düzenleme olacağını, görev ve yetki sahalarının belirlenmesiyle telefon dinleme ve izleme konusunda kamuoyuna yansıyan tartışmaların da son bulacağını sözlerine ekledi.