Uğur Dündar espri ile karışık sordu. Ama Baykal çok kızgındı. Espriyi bile duymazdan geldi, yüzü öfkesini ele verdi.
Abone olİNTERNETHABER
Ergenekon'un kara kutusu firari sanık Tuncay Güney'in TRT'deki açıklamaları Ankara gündemine bomba gibi düştü. Güney canlı yayında Baykal'ın MİT elamanı olduğu imasında bulunmuştu.
İşte bu iddiaların ardından Güney'in iddialarını önce Mahir Kaynak yalanladı ardından da CHP lideri Baykal. Star Haber'de Uğur Dündar'ın iddialarını yanıtlayan Baykal, Güney'in iddialarını sert bir dille yanıtladı.
Uğur Dündar MİT ajanı iddiasını Deniz Baykal'a espri yaparak sordu. Dündar;
TUNCAY GÜNEY NE DEMİŞTİ |
Tuncay Güney TRT2'deki canlı yayında Baykal'ın MİT ajanı olduğu iddia şu sözlerle iddia etti; "Eğer geçmiş bir darbede Mahir Kaynak kendisi bir mahkemede tanık olarak MİT olarak deşifre edilmemiy olsaydı, bugün sol bir partinin genel başkanı olacaktı. Mahir Kaynak deşifre edildiğine göre Deniz Baykal sol bir partinin genel başkanı. Herkes görevini yapıyor. Bu anlatmış olduğum resmi raporlardandır. " |
-"Nasıl sakladınız bunca yıl MİT ajanlığınızı ?"
Baykal, espriyi duymazdan gelip, sinirli bir sesle;
"Böyle bir sorunun bana tevci edilmesini kabul etmem mümkün değil" yanıtını verdi.
İşte Baykal'ın canlı yayındaki sözlerinden bazı satır başları;
TÜRKİYE'YE YAKIŞTIRAMIYORUM
Her ülkede böyle düşünen böyle konuşan insanlar olabilir. Fakat hiçbir ülkede böyle bir insanın konuşmaları ülkenin gündemini belirleyen bir muameleye tabi tutulmaz. Tüm televizyon kanallarında tekrar tekrar yayınlanarak bir siyasi aydınlatma gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Bunu Türkiye'ye yakıştıramıyorum.
SÖYLENENLER DELİ SAÇMASI
Bu tür açıklamalar nedeniyle devletin önemli kurumlarının meşgul edilmesini doğru bulmuyorum. Tam bir deli saçması,
Baykal, iddialara çok sinirlenmişti. Program boyunca gergin bir yüz ifadesi ve ses tonu ile konuştu. Gerginliği yüz mimiklerine böyle yansıdı... |
Böyle bir sorunun bana sorulmasını kabul etmem mümkün değil. Böyle bir şeyi ciddiye almak, önemsemek mümkün değil.
TRT'YE ATEŞ PÜSKÜRDÜ
Şimdi buradaki önemli olay. Bu sözleri söyleyen kişinin saatlerce TRT gibi önemli bir kamu sorumluluğu olan bir kurumun düzenlediği açık oturumda, sizinde imalı şekilde söylediğimiz gibi saygınlık duyarak izlemelerini, seyirci kalmaları anlamsız. Herkes memnun.
Kendilerini bunların elinde oyuncak haline getiriyorlar.
Türkiye'de devletin ciddi kurumların önemsemesi, onun etrafında değerlendirme yapmalarının hiçbir anlamı yok.
"BİR DOĞRU BİN YANLIŞ VAR"
Söylenenlerin içinde doğrular vardır. Bu doğrular nedeniyle bunları kabul etmek mümkün değil. Söylenenler içinde ben iki şeyi biliyorum doğru olmadığı konusunda adım gibi eminim. Onun için kabul etmek mümkün değil.
Ne olduğu belirsiz bir kişinin sözlerine alet olması ve ciddiye alanları anlamıyorum.
"İDDİALARI ÇOK ÖNEMSEMİYORUM"
Dava yolları aranıyor, RTÜK'deki bazı üyeler tepki gösterdiler. Ben o kadar önemsemedim. Ben bunları önemsemem mümkün değil, bu tür suçlamaları olgunlukla karşılamak gerekiyor. Eğer kafayı karıştıracak bir iddia varsa üzerine yürüyorum. Ancak bu kafa karıştıran bişey değil onun için cevap bile vermiyorum.
Bu davanın siyasallaştırılması için birinin avukat olduğunu söylemesine gerek yok. Burada yanlış olan siyasetçi olsa da devlet adına bir temsilcilik yetkisi yoksa, yürütme organının bir parçası yoksa bir tercih belirtmesi önemli değil. Hükümetin savcı olması o konuda bir taraf belirlemesidir. Yani avukatlık ile savcılığı bu noktada ayırmak gerekir. Sayın Başbakan eğer ben bu konuda savcıyım derse o zaman işler karışır. Ben şu anda cübbemi giyer ve Ergenekon'da savcılık yapabilirim.
(Yasal uyarı: Kaynak gösterilmeden kullanılamaz)