Mısır'da iki gündür devam eden ve 4 kişinin hayatını kaybettiği protesto gösterilerinin bugün de devam edeceği tahmin ediliyor. Gece boyunca Kahire sokaklarında protestocularla çatışan polis güvenlik önlemlerini sıkılaştırdı.
Abone olMısır'da iki gündür devam eden ve 4 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce kişinin tutuklandığı protesto gösterilerinin bugün de devam edeceği tahmin ediliyor.
Gece boyunca Kahire sokaklarında protestocularla çatışan polis güvenlik önlemlerini sıkılaştırdı.
Süveyş kentinde de, gösterilerde hayatını kaybeden bir kişinin cesedinin ailesine verilmemesini protesto edenler geceyi sokakta geçirdi.
Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Mısır yetkililerine siyasi ve ekonomik reform çağrılarını yineledi ve ''insanların meşru ihtiyaçlarına'' yanıt vermeleri çağrısında bulundu.
Mısır'ın İngiltere'deki Büyükelçisi Hatem Seif El-Nasr ise, BBC'nin sorularını yanıtlarken, polisin itidalli davrandığını savundu.
Ancak bu ifadeler, göstericilerin anlatımlarıyla çelişiyor.
Göstericiler, Kahire'de şiddet olaylarının sorumlusunun polis olduğunu söylüyor.
Görgü tanıkları, gazeteciler sendikasının önündeki gösteriye müdahale ettiğini, göstericilere copla vurduğunu söylüyor.
Polis kordonunu geçmek isteyen göstericilere ise göz yaşartıcı gazla müdahale edildi.
Güvenlik güçleri adına yapılan açıklamada, 700'den fazla göstericinin gözaltına alındığı belirtildi.
BBC'nin Kahire'deki muhabiri John Leyne, yetkililerin siyasi bir krize güvenlik tehdidi olarak yaklaşmasının ülkede sıkça yaşandığını ifade ediyor.
İngiltere basınından yorumlar
Tunus'tan Mısır'a sıçrayan gösteriler gazetelerin birinci sayfalarında.
Financial Times, hanedana dayalı yönetimlerin Arap dünyasında artmakta olan huzursuzlukların kurbanı olacaklarını kaydediyor manşetinden duyurduğu haberinde.
Kahire sokaklarını dolduran eylemciler sadece 30 yıllık Hüsnü Mübarek yönetiminin sona ermesini istemiyor, hedeflerinde yerini alması beklenen oğlu Cemal Mübarek de var gazeteye göre.
Hem Mısır'da hem de bölgede iktidarı babadan oğula devretme eğiliminin daha fazla özgürlük isteyen toplumlarca hakaret olarak görüldüğünü kaydeden Financial Times, hanedan yönetimlerinin sürdürülmesinde Batı'nın da rolünün altını çiziyor:
''Halklar beğenmese de Arap dünyasındaki baskıcı rejimlerin Batılı destekçileri, özellikle stratejik müttefikleri olan ülkelerde istikrar sağladığı gerekçesiyle bu tür iktidar devir teslimlerini cazip buldular. Ama siyasi gözlemciler Tunus ve Mısır'da yaşananlardan sonra tevrit olarak adlandırılan bu uygulamanın imkansız hale geleceği öngörüsünde bulunuyor.''
Times da, Mısır'ın Batı'daki en önemli müttefiği ve Mübarek rejimine her yıl milyarlarca dolarlık yardım sağlayan Washington yönetimine tarafını belirlemesi çağrısında bulunuyor:
''Batı'nın karşı karşıya kaldığı risk Tunus'takinden çok daha yüksek. Mısır bir müttefik ve Mübarek bölgesel çatışmaların çözülmesinde önemli rol oynadı. Bu dev ve kalabalık nüfusa sahip ülkeyi 30 yıldır birarada tutuyor. Ama hükümeti şimdi İslamcı radikallerin de tehdidi altında. Müslüman Kardeşlerin iktidara gelmemesi hem Mısırlıların hem de bölgenin ve Batı'nın güvenliği için çok önemli. Siyasi değişim ise bunun gerçekleşmesine neden olacak bir boşluk yaratabilir.''
Ama Mısır'ın mutlaka reform programı uygulaması gerektiğini, Amerika'nın da reform olmazsa bundan en büyük zararı Mısır'ın istikrarırının göreceğini Kahire'deki muhataplarına açık bir şekilde anlatması gerektiğini kaydeden Times, şöyle devam ediyor:
''Siyasi partilerin rekabetine açık olmayan siyasi sistemlerde ciddi adaylar ortaya çıkamaz. Muhalefetin odağı cami, aracı da dini aşırılıklar olur. Bu aşırılıklar ilerlerse de makul iktidar adayı, rahatsız edici bir şekilde ordu olur. Hillary Clinton, Mübarek'e reformları uygulaması çağrısı yaptı. Haklıydı. Obama, İran ve Tunus'taki demokrasi eylemleri konusunda ketum davrandı. Mısır konusunda sesini yükseltmeli. Mübarek'e baskı yapmazlarsa ABD'nin siyasi değişim isteyenlerin nezdindeki güvenilirliği azalacaktır. Bunun en büyük riski de, ilk buldukları fırsatta demokrasiyi bitirecek olanların güçlenmesi olacaktır.''
Mısır muhalefeti ve talepleri
Gözlemciler, eylemlerin, 1977'de temel tüketim maddelerinde sübvansiyonun kaldırılması üzerine yüzbinlerce yoksul Mısırlının sokaklara döküldüğü "Ekmek İsyanı"ndan bu yana görülen en büyük kitlesel protestolar olduğuna dikkat çekiyor. Ayaklanmada 800 kadar eylemci ölmüştü.
Tunus'ta 23 yıllık Zeynel Abidin bin Ali rejimini deviren halk ayaklanmasından esinlenen şimdiki gösterilerin arkasındaki en önemli güç 6 Nisan Gençlik Hareketi. Grup internet sitesinde taleplerini İçişleri Bakanı'nın görevden alınması, olağanüstü hal yasalarının yürürlükten kaldırılması ve asgari ücretin artırılması olarak sıraladı.
Facebook aracılığıyla 2008'de örgütlenen hareket, o yıl 6 Nisan'da genel grev çağrısında bulunmuştu.
İyi eğitimli gençlerin çoğunlukta olduğu hareket, diğer muhalif gruplara kıyasla tutuklanma riskine rağmen sokak gösterilerinin örgütlenmesi konusunda daha cesur davranıyor.
Eski Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed el Baradey'in lideri olduğu, bazı muhalif grupları çatısı altında toplayan Ulusal Değişim Birliği adlı örgüt ise, gösterilerde yer almadı.
Bununla birlikte El Baradey, Twitter mesajında eylemlere destek belirtti, "Baskı ve yolsuzluklara karşı yapılan barışçıl gösterileri destekliyorum. Değişim taleplerine kulak tıkanırsa başka ne seçeneğiniz olabilir ki?" dedi.
Ulusal Değişim Birliği, yaklaşık 30 yıldır iktidarda olan Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'e Eylül ayında yapılacak seçimlerde aday olmaması ya da koltuğunu oğlu Gamal Mübarek'e miras bırakmaması çağrısında bulundu.
Birlik ayrıca, meclisin feshedilmesini istedi.
Ülkedeki en büyük ve en örgütlü muhalif grubu olan Müslüman Kardeşler'in son gösterilerde ne kadar payı olduğu net değil. Müslüman Kardeşler, eylemlere tam destek vermekten kaçındı.