İktidar çatışması son haftalarda Mısır sokak ve meydanlarına yayılırken, Sina Yarımadası'nda devlet kontrolü gittikçe zayıflıyor. Radikal İslamcı militanların mesken tuttuğu bölgedeki gelişmeleri Shashank Joshi yorumluyor.
Abone olSon 3 yıldır Mısır'ın Sina Yarımadası giderek daha kanunsuz ve şiddetli bir halde; hatta Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin devrilmesini ve geçen hafta Mursi taraftarlarının katledilmesini gölgede bırakacak kadar.
Sinai öteden beri istikrarsızdı; üstelik Mısır'daki 2011 devriminden sonra güvenlik güçleri yarımadadan çekildi ve eski militanlar hapisten bırakıldı.
Sudan ve Libya'dan gelen silahlar, Sina çöllerinden geçip Hamas yönetimindeki Gazze'ye ulaşıyor.
Geneleksel olarak bağımsız Bedevi gruplar hükümetin iradesini hiçe sayarak, genellikle kaçakçılık ağları işletiyorlar. Aralarında artan sayıda yabancılar ve yerel aşiret üyeleri olan militanlar cesaretlenerek; turist kaçırma ve askerlerle polislere saldırı dalgası başlattı.
2011 sonuna doğru bu militanların bazıları, Ensar el Cihad adıyla Sina'da bir El Kaide şubesi kurmaya yöneldi. O sırada Müslüman Kardeşler hükümete çağrıda bulunarak, "Mısır'ın bağımsızlığına karşı bu ciddi tehlikeye karşı harekete geçmeye" ve "Sina'yı tüm silahlı gruplardan korumaya" çağırdı.
Mursi buna bastırma hareketiyle karşılık verdi. İsrail'in onayıyla Sina ve Gazze arasındaki tünellerin yıkılmasını da içeriyordu bu.
Şiddet yoğunlaşıyor
Bu çabalarına karşın, hapisteki İslamcıları serbest bırakan ve Sina'da veto eden Mursi'yi ordu müsamahalı davranmakla suçladı.
Turizm kenti El Uksur'a daha önceleri turistlere saldırılar düzenleyen Cemaa el İslamiyye'nin bir üyesini vali olarak ataması öfke uyandırdı.
Bunlar daha sonra Mursi'nin indirilmesinin gerekçeleri olarak sunuldu; oysa ki eldeki kanıtlar, Sina ile selefleri kadar ilgilendiğini gösteriyor.
Görünüşe bakılırsa, Pazartesi günü yönelik baskın, gelişmelerle uyumlu.
Ancak Mursi'nin devrilmesinden bu yana Sina'daki şiddetin yoğunlaşması, Mısır'ın merkezindeki olayların çevresindekilerle yakından ilişkili olduğunu gösteriyor.
Ordunun ve geçici yönetimin hevesleri
Mısır'daki siyasi kriz, ordunun Müslüman Kardeşler ile boy ölçüşmesiyle başladı. Köktenci Selefiler gibi başka bazı İslamcılar bile ilk başta darbeyi destekledi. Müslüman Kardeşler tecrit olmuştu.
Fakat ordunun zorbaca taktikleri ve hükümetin Müslüman Kardeşler'in kökünü kazıma hevesinin belirginliği, militanlara ek bir itici güç sağlayarak, krizin açık ve geniş bir cihatçı şiddeti körüklemesine yol açıyor.
Müslüman Kardeşler'e karşı savaş artan oranda, tek bir siyasi partiye karşı değil, bütün İslami akımlara karşıymış gibi algılanıyor.
Taraftarlarının ülke genelindeki şiddetli tepkilerine rağmen, Müslüman Kardeşler'in kendisi barışçıl direnişi yükseltmekte dikkatli davranıyor.
Fakat "bu gayrimeşru rejimi devirmek için mücadelenin zorunlu olduğu" yönündeki söylemleri, cihatçıların on yıllar boyunca savaştıkları ve yeniden başa geçmesinden çekindikleri orduya karşı duruşlarıyla uyumlu.
Bölgesel etkiler
Sina'daki olaylar ayrıca, Mısır'dakinin bölgesel bir kriz olduğunun altını çiziyor.
Sina'daki militanlar uzun menzilli roketlerle İsrail kentlerini tehdit edebilir. Sadece iki hafta önce Mısır'ın izniyle hareket eden İsrail'e ait bir insansız hava aracı orada 4 kişiyi öldürdü.
Mısır ordusu da, militanlara karşı geniş çaplı askeri operasyonlar yürütmek için fazladan iki müfrezeyi Sina'da konuşlandırmak için, 1979'daki barış anlaşmasının gerektirdiği gibi İsrail'in iznini istedi ve aldı.
İsrailli yetkililerin ABD'nin Mısır ordusuna yönelik önemli miktardaki yardımı kesmesi yönündeki çağrılara karşı lobi yapmasının sebebi bu.
Amerikalı yetkililer de yardımın kesilmesi durumunda generallerin güvenlik işbirliğini askıya almasından, hatta Sina'daki durumun daha kötüleşmesine göz yummasından endişe ediyor. Böyle bir durumda, Gazze alevlenebilir ve Amerikan diplomatik çabasıyla daha yeni başlayan İsrail-Filistin barış görüşmeleri riske girebilir.
Sina'daki istikrarsızlık ayrıca, Ürdün'e giden doğal gaz boru hatlarına yönelik saldırılara yol açıyor; Amerikan müttefiği bir ülkenin kırılgan ekonomisi üzerinde ek bir yük oluşuyor böylece.
Sina, Mısır'da olacaklar için bir uğursuzluk işareti anlamına gelebilir.
1950'ler örneği
Eğer hükümet Müslüman Kardeşler'i yasaklama tehdidinde ısrar ederse, Sina'dakiler dahil olmak üzere, bu hareketin daha radikal ve şiddetli İslamcı akranları bolca savaşçı toplayabilir.
1950'li ve 1960'lı yıllardaki devlet baskısı, hareketin yeraltına inmesine sebep olurken, modern ve uluslararası cihad ideolojisini şekillendirmesine etkide bulundu. El Kaide'nin şimdiki lideri Eyman el Zevahiri, o dönemde İslamcılıktan cihatçılığa geçen genç bir Müslüman Kardeşler üyesiydi.
Bugün benzer bir sürece, sosyal medyanın avantajlarının yanı sıra, Mısır'ın sınırındaki Libya gibi zayıf ülkeler ve Yemen ile Suriye gibi yerlerde beliren El Kaide şubeleri dahil olacaktır.
Ordunun dışlayıcı söylemi ve gaddarca şiddetiyle, Müslüman Kardeşler taraftarlarının güvenlik güçlerine ve azınlıklara karşı uyguladığı şiddet, radikalleşmenin tekrarlanmasına sebep olabilir.
Eğer iki taraf bir uzlaşma sağlayamazsa, Mısır'ın daha büyük bölümü Sina'ya benzeyecek ve oluşacak dalgalar Mısır'ın sınırlarının çok uzağında da hissedilecek.