Al Jazeera çalışanlarının da aralarında olduğu 20 gazetecinin terör örgütü mensubu olmak ve ulusal güvenliği tehlikeye atmakla suçlandığı dava Kahire'de başladı. Bir çok insan hakları savunucusu ülkede korku iklimi yaşandığını söylüyor.
Abone olMısır'da dördü yabancı 20 gazetecinin davası bugün Kahire'de başladı.
Al Jazeera televizyonunun Kanada büro şefi Muhammed Adil Fehmi ve Avustralyalı muhabiri Peter Greste de dahil 8'i tutuklu 20 gazeteci "terör örgütü üyesi olmak" ve "ulusal güvenliği tehdit etmekle" suçlanıyor. Kahire'de, insan hakları gruplarının ifade özgürlüğünün sert bir şekilde bastırılması olarak yorumlanan davayı izleyen BBC'den Orla Guerin bildiriyor.
Avustralyalı ödül sahibi gazeteci Peter Greste Aralık ortasında olağan bir haber takibi için Mısır'a gitti. Bu ülkeye ilk gidişiydi.
Al Jazeera'nın bir tür ofis oluşturduğu, Nil kıyısındaki pahalı otele yerleşti ve yapacağı habere hazırlanmak için sıkı bir okumaya girişti.
'Terör hücresi' oldular
Al Jazeera'dan önce uzun yıllar BBC'de çalışmış olan tecrübeli muhabir bundan yalnızca iki hafta sonra kendisi haber oldu.
Al Jazeera İngilizce'den iki meslektaşı Muhammed Adil Fehmi ve Bahir Muhammed ile birlikte tutuklandı. Kısa sürede üçlü "Marriott Terör Hücresi" diye anılmaya başlanmıştı.
Bugün Kahire'de başlayan davada, "yalan haber yapmak, terör örgütüne yardım ve yataklık yapmak ya da katılmak ve ulusal güvenliği tehlikeye atmak"la suçlanıyorlar. Burada kasdedilen Müslüman Kardeşler örgütü gazetecilerin tutuklanmasından dört gün önce "terör örgütü ilan edilmişti. Suçlu bulunmaları halinde haklarında 5 ila 15 yıl hapis cezaları isteniyor.
'Kanunlar çiğnendi'
Mısırlı yetkililer davanın ifade özgürlüğüne bir saldırı olduğunu kabul etmiyor, Al Jazeera mensuplarının basın mensubu olarak akreditasyon almadıklarını, dolayısıyla yasadışı çalıştıklarını söylüyorlar.
Bir yetkili "Yabancı basın kuruluşlarına mensup binden fazla muhabire akreditasyon verdik, özgürce çalışıyorlar. Kanunları çiğnerseniz, bu ifade özgürlüğü olamaz" diyor.
Mısır'ın ordu destekli geçici hükümeti sık sık Al Jazeera'yı hedef alıyor.
Taraflı mı?
Katar hükümetinin sahibi olduğu kanal Müslüman Kardeşler örgütünü destekliyordu. Mısır yönetimi şimdi bu televizyon kanalını bu örgütün sesi olarak görüyor.
Fakat Al Jazeera taraflı yayın yaptığı iddialarını kabul etmiyor.
Al Jazeera İngilizce yayınları haber dairesi başkanı Heather Allan "Mısır bizim için çok önemli bir hikaye. Hep oradaydık, ve adil olduğumuzu düşünüyoruz. Arkadaşlarımız alındığı zaman, bir kaç gün sonra bırakılacaklarını düşünmüştük" diyor.
Ama neredeyse iki ay sonra gazeteciler halen Kahire'nin çok korkulan kale gibi yüksek güvenlikli Tora hapishanesinde tutuluyorlar.
Muhabir Peter Greste geçen ay hapishaneden yazdığı mektupta "Son on gündür 24 saat sürekli hücremde tutuluyorum, sadece sorgulanmak için çıkarılıyorum" diyordu.
Aynı sıralarda arkadaşları, yakınlarının aktardığına göre ayrı ayrı yerlerde ve daha kötü koşullarda tutuluyordu.
Cezaevine omzu çıkmış bir halde götürülen Muhammed Fehmi'nin yerde uyuduğu ve hala tedavi edilmediği söyleniyordu.
Şu anda üç gazeteci Peter Greste, Muhammed Fehmi ve Bahir Muhammed aynı hücreyi paylaşıyor ve günde yalnızca bir saat egzersiz için dışarıya çıkmalarına izin veriliyor.
Korkunun dönüşü
Üç Al Jazeera muhabiri Ocak ayının sonunda bir davada birleştirilen 20 kişilik bir grupla birlikte yargılanıyor.
Gıyabında yargılanacak sanıklar arasında Al Jazeera ile bütün ilişkisi Marriot otelinde Muhammed Fehmi ile buluşmuş olmak olan Hollandalı gazeteci ve radyocu Rena Netjes de var. Netjes Hollanda büyükelçiliğinin yardımıyla Mısır'dan kaçarak tutuklanmaktan kurtuldu.
Mısır'da bir çok gazeteci şu anda bir korku ikliminde çalıştıklarını, daha doğrusu çalışmaya gayret ettiklerini söylüyorlar. Bunlardan biri de 23 yaşındaki Musab Elşami.
Foto muhabiri Elşami, 2011'de Hüsnü Mübarek'in devrildiği günlerden bu yana ülkedeki bütün fırtınalı olayları izliyordu, fakat son zamanlarda tutuklanma korkusuyla fazla çalışamadığını söylüyor.
Genç foto muhabiri bu durumda sokaklarda daha az görünme daha az olay izleme ve daha az fotoğraf çekme yolunu seçmiş, ama bazı meslektaşları ülkeyi terkediyor.
Elşami, "Değişim hissedilir ölçüde büyük. Devrim ile insanların kazandığı küçücük şeyler, ufak özgürlükler geri alındı. İnsanlar gene korku iklimine döndü" diyor.
Açlık grevi
Genç foto muhabirinin korkması için somut sebepler de var. Ağabeyi Abdullah Ağustos'dan bu yana cezaevinde.
Al Jazeera Arapça muhabiri olarak çalışan Abdullah Elşami, Müslüman Kardeşler yanlısı bir oturma eylemine güvenlik güçlerinin şiddetle müdahale ettiği ve yüzlerce kişinin öldüğü gün haber peşinde koşarken tutuklanmıştı.
Ama diğer üç Al Jazeera gazetecisinin aksine Abdullah Elşami hala tutuklu olmasına rağmen davasının ne zaman başlayacağı belli değil. Daha doğrusu henüz hakkında bir iddianame bile hazırlanmadı.
Elşami 21 Ocak'da bu durumu protesto için açlık grevine başladı, eylemini sadece sıvı alarak sürdürüyor.
Kardeşi eliyle Facebook sayfasına koyduğu notta Abdullah Elşami "Hiç bir gruba ya da ideolojiye mensup değilim. Sadece vicdanıma ve insanlığıma aidim. Hiç bir şey irademi ve onurumu kıramayacak" diyor.
Hapiste toplam 13 gazeteci
Mısır'da insan hakları grupları şu anda Al Jazeera çalışanları da dahil 13 yerli ve yabancı gazetecinin tutuklu olduğunu söylüyorlar. Bu sayıyla Mısır dünyada en çok gazeteci hapseden 10 ülke arasında.
Arap İnsan Hakları Enformasyon Ağı'ndan Cemal Eyd'e göre basın özgürlüğüne yönelik saldırılar hiç bu kadar şiddetli olmamıştı.
Bazı yorumcular muhalefetin sesini bastırmaya yönelik baskıların Mübarek günlerini aratır hale geldiğini söylüyorlar.
Muhalefete baskı, gazetecilerle sınırlı değil.
Siyaset bilimci Amr Hamzawi bir mahkeme kararını sorgulayan twiti yüzünden ceza alma tehlikesiyle yüzyüze. Üniversitede öğretim üyesi ve eski bir milletvekili olan Hamzawi'nin yurt dışına çıkışı da yasaklanmış.
"Akademisyenler, siyasetçiler ve aydınların ifade özgürlüğünün sınırlandığına dair işaretler sürekli artıyor. Mübarek günlerinden de geriye gittik çünkü Mübarek zamanında ara sıra da olsa muhalif sesleri duyardınız. Şimdi hiç duymuyorsunuz. Polis devletinin yeniden doğuşuna tanık oluyoruz" diyor.
Gazeteciler davasına gelince, dava, uluslararası düzeyde ilgiyle izleniyor. Beyaz Saray dava başlamadan gazetecilerin serbest bırakılması çağrısını yineledi.
Mısır'da ise bir çok kişi gazetecilerin sadece haberin bütün boyutlarını verdikleri için yargılandığını düşünüyor, bugünün Mısır'ında olanı anlatmanın suç teşkil edebileceğini söylüyorlar.