BIST 9.881
DOLAR 35,07
EURO 36,65
ALTIN 2.951,72
HABER /  MEDYA

Milliyet'ten kovulan Pelin Batu'dan savaş ilanı

Milliyet Gazetesi'ndeki işine son verilen Pelin Batu, hükümet baskısından kovulduğu ima eden bir yazıyla okurlarına veda etti.

Abone ol

Milliyet Gazetesi sürpriz bir kararla Pelin Batu'nun yazılarına son verdi ve kapıyı gösterdi. Irak'taki gelişmeler ve Ortadoğu'yu yazmaya hazırlandığı sırada kovulduğunu öğrenen Pelin Batu, 'Bir savaş yazısı'yla okurlarına veda etti.

"İşimden de olsam, ölüm tehditleri de alsam, bu kadın düşmanı ülkede ucuz bel altı hakaretlerine de maruz kalsam fark etmez, korkmuyorum" diyen Pelin Batu, hükümete de imalarla dolu mesajlar yolladı.

SAVAŞ İLANLI VEDA

Milliyet Gazetesi Pelin Batu'yu neden kovduğunu izah etmezken, ünlü isim 'bu bir savaş yazısı olacak" diyerek şu çarpıcı vedaya imza attı;

(...) Yazmak için köyden şehre inerken bir telefon geliyor ve Milliyet işime son veriyor. Dolayısıyla, bu okuduğunuz gazetedeki son yazım. Veda yazısında Birinci Dünya Savaşı’nın izdüşümlerini yazamayacağım belki ama bu bir savaş yazısı olacak.

pelin-batu.jpgREVNAK İSMİ BABADAN

Yaklaşık iki yıl önce buraya “korku edebiyatı” adlı bir yazı yazarak başlamıştım zira ülkemizde gazeteci olmak artık riskli bir işti. Özellikle de açık sözlülüğüm, dik kafam ve deli cesaretimden korkan ailem için! Ama, rahmetli babam “aile gazetesi” olan Milliyet’te yazacağım için çok gururlandı ve köşenin ismini buldu. (Sanılanın aksine bu süre zarfında evlenip “Revnak” soyadını almadım. Babamın önerisiyle, Farsça parlaklık ve çok renklilik anlamına gelen bir başlık koydum).

SAFÇA DÜŞÜNDÜM, YALAKA VE ŞAKŞAKÇI DEĞİL DE...

İki yıldır da gökkuşağının bütün renklerini yansıtmaya çalıştım. Herkesin çirkef bir şekilde ötekileştirilip stok gibi satıldığı bu demokrasi cennetinde korkusuzca yazmaya çabaladım. Hükümeti yeri geldiğinde övdüm ama çoğunlukla tenkit ettim; muhalefet etmek için muhalefet ettiğimden, takım tuttuğumdan, a partisini b partisine tercih ettiğimden değil. Tarafsızlığa verdiğim ehemmiyetten, dindar olmasam da kul hakkına ve etiğe olan inancımdan, farklı renklerin güzelliğine meftun olduğumdan yazdım.

Ayrıca şunu da safça düşündüm: Bir güç odağının en çok ihtiyacı olan şey yalaka ve şakşakçı değil her kesimi dürüstçe eleştirip bir denge unsuru oluşturacak insanlardır.

BEL ALTI HAKARETLERE MARUZ KALSAM DA KORKMUYORUM

İşimden de olsam, ölüm tehditleri de alsam, bu kadın düşmanı ülkede ucuz bel altı hakaretlerine de maruz kalsam fark etmez, korkmuyorum. Aksine, bu tahammülsüzlükte müthiş bir özgüvensizlik, bu mütecavizlikte müthiş bir acziyet görüyorum. Medya gaziliğine de soyunacak değilim; ne ilkim, ne sonum, ne de kahraman. Sadece şahidim; öldürülen çocuklara, kine, nefrete, mezhepçiliğe, hırsızlığa. Ülkem faili meçhul, ben mi susacağım?
Devam edeceğiz...

HİÇ FARK ETMEZ
Pembeye boyasınlar karalarını, akıtsınlar gülünç komplolarını, tıkasınlar bütün mecraları, yıldırsınlar onlardan olmayanı. Bağırdıkça bağırsınlar, hiç fark etmez. Rahat uykunun getirdiği güçle, bilginin verdiği güvenle, tarihin getirdiği dirençle şu ya da bu şekilde yazmaya, çizmeye, hayatta güzel şeylerin de olabildiğini göstererek devam edeceğiz. Yaşamaya, evet, yaşamaya, onların hiç yaşayamadıkları gibi.

ERDOĞAN'A ÜSTÜ KAPALI MESAJ

Evet, çok değerli şeyleri kaybettik. Çaldırdık. Betona gömdük. Unutturarak bir daha, bir daha öldürdük. Birbirimize düşürüldük. Demek ki kalanlar artık çok daha değerli. Sarılacağız o zaman rahatı kaçan ağaca, ihtiyar çınara, kuşa.

Vakti zamanında maveraünnehirin ötesinde bir imparator varmış. Yaptığı yollarla övünmüş, diktiği duvarlarla nam salmış. Heyhat Huang Ti, tarihe kitap yakan bir adam olarak kalmış, Çin seddini yaptıran destansı lider olarak değil. (Ayrıca, bütün yasakları bir nesil sonra ters tepmiş). Benden söylemesi...