BIST 8.664
DOLAR 34,35
EURO 37,40
ALTIN 3.014,59
HABER /  POLİTİKA

Milliyet yazarından Erdoğan'a zor soru

Milliyet yazarı Hasan Cemal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ateist gençlik sözlerini bugünkü köşesine taşıdı

Abone ol

Son dönemde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştiren yazılarıyla dikkatleri üzerine çeken Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal, Erdoğan'ın 'dindar bir gençlik yetiştireceğiz' sözlerine sert tepki gösterdi.

Sayın Başbakan, demokrasi bunun neresinde, laiklik bunun neresinde? 'Atatürkçü gençlik'ten dindar, muhafazakâr gençliğe mi?...' diye soran Cemal, "Ben çocuğumun dindar ve muhafazar yetişmesini istemiyorsam ne olacak?" dedi.

ÇOCUĞUMUN DİNDAR YETİŞMESİNİ İSTEMİYORSAM

Soruyorum Sayın Başbakan:

Ben çocuğumun dindar ve muhafazakâr yetişmesini istemiyorsam ne olacak?

Torna tezgâhından çıkmış gibi tek tip kafalar yetiştirmeye dönük eğitim düzeniyle demokrasinin gözettiği farklılıklar hiç bağdaşabilir mi?

Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nu eleştirirken, hedeflerinin dindar ve muhafazakâr bir gençlik yetiştirmek olduğunu söylüyor. Öyle mi? 'Atatürkçü gençlik'ten sonra sıra 'dindar, muhafazakâr gençlik'te mi?

Devlet şimdi bunu mu iş edinecek?

O zaman demokrasi bunun neresinde olacak? Gerçek laiklik neresinde olacak? Soruyorum Sayın Başbakan'a:

Ben çocuğumun dindar ve muhafazakâr yetişmesini istemiyorsam ne yapacağım?

HER ŞEYE DİNDAR DAMGASI MI VURULACAK

Siz okullarda dindar ve muhafazakâr bir nesil yetiştirecekseniz, benim çocuğum ne olacak? Torna tezgâhından çıkmış gibi tek tip kafalar yetiştirmeye dönük eğitim düzeniyle demokrasinin gözettiği farklılıklar, renkler hiç bağdaşabilir mi? Demokrasi kültürü böylesine tek tip bir zihniyet ortamında boğulup gitmez mi? Sayın Başbakan, Her şeye Atatürkçü damgasının vurulduğu bir dönemden sonra, şimdi de dindar-muhafazakâr damgası mı vurulacak? Benim dinle de, dindarlıkla da, muhafazakârlıkla da bir alıp veremediğim yok. Hepsine saygım var. Ama öyle olmak zorunda değilim. Çocuğumun da böyle yetişmesine itirazlarım vardır, olabilir.

MUHAFAZAKAR OLMAK BAŞKA DİNDAR NESİL YETİŞTİRECEĞİZ DEMEK BAŞKADIR

Kısacası; Bir parti liderinin dindar, muhafazakâr olması başkadır, bir başbakanın iktidarda çıkıp dindar, muhafazakâr nesiller yetiştireceğiz demesi başkadır. Bundan demokrasi adına kaygı duyarım. Eğer Sayın Başbakan böyle bir çizgideyse, o zaman, bir otoriter anlayıştan bir başka otoriter anlayışın rengini, suyunu verdiği bir düzene geçeceğiz demektir. Bir noktaya daha değinmek istiyorum. Başbakan Erdoğan, CHP'nin tek parti dönemindeki sicilini eleştirirken haklı noktalara da vurgu yaptı. Bu sicil bazı bakımlardan kırık notlarla doludur. Bunlar arasında dine dönük anlayış ve uygulamalar da vardır. Din eğitimi konusu, dine saygılı olmayan otoriter laiklik anlayışı da vardır. Bu ülkede din eğitimini 'yeraltı'na iten sakat bir anlayıştı bu...

DİN HALA DEVLETİN KONTROLÜNDE DEĞİL Mİ?

Diyanet İşleri düzeniyle devletin dini kontrol altına almasını sağlayan ve gerçek laiklikle bağdaşmayan bir anlayıştı bu... CHP bu yanlışları yaptı. Peki, bugün değişen nedir? Başbakan Erdoğan'a soruyorum: Din eğitiminde taşlar bugün demokrasi ve gerçek laikliğe yakışır biçimde yerli yerine oturdu mu? Bunu söyleyebilir misiniz? Din hâlâ devletin kontrolü altında değil mi, Diyanet İşleri düzeniyle? Gerçek laiklik bu mudur? Demokratik ve laik bir ülkede devletin bütün dinlere, inançlara ya da inançsızlıklara 'eşit mesafe'de olması gerekmez mi? Bizde eşit mesafe var mı?

DİYANET ALEVİLİĞE UZAK DEĞİL Mİ?

Bunu söyleyebilir misiniz? Diyanet İşleri Sünniliğe dayalı değil mi? Aleviliğe uzak değil mi? Alevilik devlet nezdinde eşit mi? Başörtüsü sorunu çözüldü mü? Sayın Başbakan; CHP'nin tek parti sicilini eleştirirken haklı olduğunuz noktaları teslim ediyorum. Ama bunların neredeyse tümü hâlâ yaşanıyor. On yıldır iktidardasınız. Neden düzeltmediniz? Yoksa siz de Atatürkçü devlet gibi dini kendi kontrolünüz altında tutmak ve böylece Atatürkçü gençlik yerine, yine torna tezgâhından çıkmışçasına dindar ve muhafazakâr nesiller mi yetiştirmek istiyorsunuz? Eğer öyleyse, demokrasi bunun neresinde, laiklik bunun neresinde diye sormak da bizim hakkımızdır.