Milliyet Gazetesi bu kez baltayı taşa vurdu. MİT hakkında haber yapan Milliyet, yaptığı haberi üç defa tekzip etmesine rağmen, Şenkal Atasagun'u tatmin edemedi...
Abone olBir tekzibin öyküsünü hiç uzatmadan muhatabından, yani Milliyet'in Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Y Yılmaz'dan dinleyelim...
Bugün bu köşede mahkeme kararıyla yayımlamak zorunda kaldığım bir tekzip bana Galile ile karısı arasında geçtiği söylenen bir konuşmayı hatırlattı. Montaigne'den okumuştum:
Mahkemenin Galile ile ilgili kararını açıklayacağı gün karısı ağlayarak şöyle der: "Haklı olduğunu bildikleri halde seni mahkûm edecekler.."
Galile, karısını şöyle teselli eder: "Düşün, haksız olduğum için mahkûm edilseydim daha mı iyiydi?
Bu tekzibin öyküsü de böyle..
Bazıları buna "megalomani" diyebilirler ama inanın bu olayda kendimi Galile gibi hissediyorum!
Tekzibi gönderen Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Şenkal Atasagun.
Türkiye'de cevap ve düzeltme hakkının nasıl kullanıldığını ve mahkemelerin önlerine gelen dosyalara ne kadar vakit ayırabildiklerini gösteren bir öykü bu..
Olayları hatırlayalım..
Hatırlayacaksınız, Çakıcı'nın yurtdışına kaçışını araştıran emniyet görevlileri, bazı ilginç isimlere de ulaşmışlardı. Bunlardan biri de MİT görevlisi Kaşif Kozinoğlu idi. Haber, Milliyet'in manşetinden yayımlandı.
Yargıtay Başkanı, Kaşif Kozinoğlu'nun, Çakıcı dosyası ile ilgili bilgiler almak için kendisini ziyaret ettiğini söylüyordu. Özkaya'nın Milliyet'te yayımlanan demeci, "Kozinoğlu, Çakıcı Dosyası'nın geciktirilmesini istedi" şeklindeydi.
Kozinoğlu'nun Çakıcı davasıyla ilgilenmesi ve Özkaya'nın açıklamaları, kesildiği iddia edilen MİT - Çakıcı ilişkisinin sürmekte olduğu kuşkusunu yarattı.
Bunun üzerine 13 Ağustos 2004 tarihinde MİT Müsteşarı ile telefonda bu konuyu konuştum. Konuştuklarım 14 Ağustos 2004 tarihli Milliyet'te yayımlandı.
Düzeltme de yapıldı
MİT Müsteşarı, bu konuşmanın yayımlandığı gün beni arayarak bazı sözlerinin yanlış aktarıldığını, düzeltilmesini istediğini söyledi.
Ben doğru aktardığımdan emindim ama telefon konuşmalarımı kaydetmek gibi bir huy geliştirmediğim için Atasagun'un isteğini yerine getirdim.
Atasagun'un düzeltilmesini istediği noktaları 15 Ağustos 2004 günü yine bu köşede yayımladım.
Aradan bir süre geçti ve bu kez MİT Hukuk Müşavirliği'nden aynı konuyla ilgili bir açıklama daha aldım. Müşaviri bizzat telefonla arayarak istenen düzeltmeyi yaptığımı söyledim ve yayın tarihini kendisine not ettirdim.
Bana şöyle dedi: "Demek ki Müsteşar Bey o açıklamadan tatmin olmamış ki, bu yeni açıklamanın yayımlanmasını istiyor."
Bunun üzerine söz konusu açıklama, "Çakıcı ile ilgili MİT'ten Açıklama" başlığı altında 1 Eylül 2004 tarihli Milliyet'te yayımlandı.
AİHM'ye çok iş düşecek..
Bugün aynı açıklamanın üçüncü kez, bu sefer de mahkeme kararıyla yayımlandığını görüyorsunuz.
Bununla ilgili itirazlarımızın mahkemeler tarafından hangi "ciddiyetle" ele alındığını ve dosyaların nasıl "titizlikle" incelendiğini de görmüş oluyorsunuz böylece..
Buna mahkemelerin ağır iş yükü mü neden oluyor?
Yoksa "gazeteciler nasıl olsa haksızdır" önyargısı mı?
Ya da tekzibi isteyen kişi ya da kurumların devlet ve mahkemeler nezdindeki gücü mü belirleyici olan?
Bunları tartışmamızın da zamanı geldi sanırım.
Öyle görünüyor ki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yakında çok iş düşecek!
Milliyet Gazetesi Sorumlu Müdürlüğüne
Gazetenizin 14.08.2004 tarihli nüshasında "Kozinoğlu görevli gitmedi" başlıklı manşet haberi ve Mehmet Y. YILMAZ tarafından kaleme alınan "MİT'çi Kozinoğlu 'kişisel' davranmış" başlıklı bir yazı yayımlanmıştır.
M. Y. YILMAZ ile yapılan görüşmede yazıda bahsedilen;
-"Şenkal Atasagun 'Kaşif Kozinoğlu'nun, Yargıtay Başkanı'na gidip Çakıcı davasını geciktirmek istemesi kişisel' dedi.",
-"Kozinoğlu'nun, Çakıcı'nın davasının geciktirilmesi istemiyle Yargıtay Başkanı'na gitmesi ise tamamen 'kişisel' bir olay."
şeklindeki cümleler hiçbir şekilde tarafımdan ifade edilmemiş olup, bu ifadeler gerçeği de yansıtmamaktadır. Milliyet'te çıkan bu asılsız ifadeler birçok yayın organında "Atasagun'un çelişkili izahatı" şeklinde yorumlara neden olmuştur. Anılan yazının yayımlanmasının akabinde Sn. M. Y. YILMAZ ile yapılan telefon görüşmesinde de bu hususun doğru olmadığı şifahen aktarılmış ve gerekli düzeltmenin yapılması istenilmiştir. Muhatabımız talebimize hak vermiş ve gereken düzeltmenin yapılacağını ifade etmiştir. Ancak buna rağmen, bir düzeltme yapılmadığı ve konuya ilişkin tatmin edici bir bilgiye yer verilmediği görülmektedir.
5187 sayılı kanunun 14'üncü maddesi; "kişilerle ilgili gerçeğe aykırı beyan yapılması halinde" yayın organının sorumlu müdürüne, zarar görenin iki ay içerisinde göndereceği cevap ve düzeltme yazısını hiçbir değişiklik yapmaksızın yazıyı aldığı tarihten itibaren üç gün içerisinde yayımlamak zorunluluğu, getirmektedir.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 14'üncü maddesi uyarınca süresinde gönderilen gerekli düzeltmenin, ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunlarda, aynı şekilde yayımlanmasını rica ederim.
Şenkal ATASAGUN / Müsteşar
Yazı: Mehmet Y Yılmaz
Kaynak: