Dindar nesil tartışmalarına katılan gazeteci Can Dündar'ın sözleri, Başbakan Erdoğan'ı kızdıracak...
Abone olHükümetin "Milli ant" yerine "besmele" koydurmak istediğini iddia eden Dündar, “Türk’üm doğruyum” yerine “Elhamdülillah Müslüman’ım” diye bağırtarak demokrat olunmayacağını savundu. Dündar'a göre bu gidişle 'gizli laiklik kursu basıldı' türünden haberlerin duyulacak.
Dindar nesil tartışması tam gaz devam ediyor. Okullardan Milli ant'ın kaldırılacağı yönündeki haberler sonrası, Milliyet yazarı Can Dündar'ın hedefinde iktidar partisi vardı.
Bugünkü Başbakan Erdoğan'a sesbenen, Dündar, "Ben muhafazakâr değilim. Oğlumun olmasını da istemem. Ne olacak şimdi? Kovacak mı bizi, sınıftan, okuldan, ülkeden?" diye eleştirel bir soru yöneltiyor. Tepkisinin dozunu artıran yazarın Stalin benzetmesi Erdoğan'ı çok kızdıracak gibi...
STALİN'İN HAYALİNDEN FARKI YOK
(...)Oysa özünde “dindar bir nesil yetiştirme ideali”nin, Stalin’in “ateist bir nesil yetiştirme hayali”nden farkı yok ki...
İkisinin eğitim anlayışının ortak sorunu, ideolojik olması...
Eğitimden “ittihatçı ideoloji”yi kaldırıp, “tarikatçı ideoloji”yi devreye sokunca, müfredatın üzerindeki “milliyetçidir” damgasını silip yerine “dindardır” damgasını basınca sorunu çözmüş olmuyorsunuz; sadece eğitimi siz ele geçirmiş oluyorsunuz.
Bu yolla “muhafazakâr” olursunuz, ama “demokrat” olamazsınız.
“Muhafazakâr-dindar eğitim”, ideolojik bir tercih, bir siyasi dayatmadır.
“Demokratlık” ise toplumun bu tür tercihlerle bölünmesine karşı geliştirilen panzehir...
“Milli ant”ı kaldırıp yerine “besmele” koyarak, çocukları “Türk’üm doğruyum” yerine “Elhamdülillah Müslüman’ım” diye bağırtarak demokrat olunmuyor.
Demokratlık, karşı fikre özgürlük, inanca saygı ve uzlaşma niyeti istiyor."
"GİZLİ LAİKLİK KURSU BASILDI"
Dündar'ın yazısının finali çok konuşulacak. Tahminleri yenilir yutulur gibi değil. Dündar'a göre laik eğitim yeraltına inecek...
(...)Görünen o ki, şimdi dinsel eğitim yeraltından çıkıp legal eğitim modeline dönüştürülüyor.
Yeraltına inme vakti, laik eğitime geliyor.
Yakında “gizli laiklik kursu basıldı” haberleri duyarsak şaşmayalım.
Bu kafayla mı uzlaşmaya dayalı anayasa hazırlanacak?
Siz buyurun. Ben almayayım."
AHMET ALTAN'IN ERDOĞAN'I KIZDIRACAK BENZETMESİ SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
Ahmet Altan (Taraf): Kemalist Başbakan
Mustafa Kemal ne istiyordu?
Kendisine benzeyen nesiller yetiştirmek.
Şık giyinen, içki içen, dans eden, uzun rakı sohbetlerinden hoşlanan, balolar düzenleyen, tarihi kendi keyfine göre çarpıtan, dindarları, Kürtleri, Alevileri dışlayan minik Mustafa Kemaller yaratmaktı amacı.
En mükemmel Türkiye’nin, “en mükemmel insan” olan Mustafa Kemal’e benzeyen çocuklarla kurulacağına inanıyordu.
İnsanları kendisine benzetmek için çok zulmetti, çok kan döktü, insanları beyni yıkanmış kuklalara çeviren bir eğitim sistemi kurdu.
Peki, Tayyip Erdoğan ne istiyor?
Kendisine benzeyen nesiller yetiştirmek istiyor.
Kırpık bıyıklı, giyimine pek aldırmayan, mahallenin abisi olan, namaz kılan, sigaradan nefret eden, gençlerin flört etmesinden hoşlanmayan, küçüklere bisküvi dağıtan, kavgayı seven nesiller yetiştirmeyi amaçlıyor.
Mustafa Kemal, “herkes bana benzesin” diyemediği için “çağdaş nesiller yaratacağız” diyerek kendisini çağdaşlığın modeli olarak koymuştu ortaya.
Tayyip Erdoğan da, “herkes bana benzesin” diyemediği için “dindar nesiller yaratacağız” diyerek kendisini dindarlığın modeli olarak koyuyor ortaya.
Tek parti dönemi faşizminin yöneticisi olan Mustafa Kemal’le, çok partili “demokrasinin” başbakanının amaçları aynı.
Kendilerine benzeyen insanlar yetiştirmek.
Bu ülkede yaşayan insanların bir koyun sürüsü gibi güdüleceğine, herkesin tek tip haline getirilmesi gerektiğine, en mükemmel örneğin kendileri olduğuna ve bu ülkenin çocuklarını keyiflerince biçimlendirme hakkına sahip bulunduklarına inançları tümüyle birbirine benziyor.
Sadece ortaya koydukları modeller farklı.
Aslında kurnazlıkları da birbirinin aynı.
İnsanları, “hangi modelin daha iyi olduğu” üzerinden tartıştırmak istiyorlar, böylece “ortaya bir model koyup insanları bu modele benzetmeye kalkışmak” zorbalığını gözlerden saklıyorlar.
"ATEİST OLMAK İSTİYORUM" DİYEN YAZAR KİM?
[PAGE]
Ertuğrul Özkök (Hürriyet): Ateist olmak istiyorum
Siz de, o çocukları kulağından tutup “Siciline yazarsam Allah’ın huzuruna çıkamazsın” diye tehdit mi edeceksiniz?
Bilin ki, sökmez, sökmeyecek.
Zorla bastıracak mısınız.
Hiç niyetlenmeyin, o yolun sonu Tahrir Meydanı’dır.
Kendinizi daha mı güçlü hissediyorsunuz?
Sanmayın ki Kemalistlerin imanı, sizinkilerden daha zayıftı.
Kemalistler, çocuklarına, Güneş Dil Teorisi’nin görünmeyen lügatlerinden isimler taktılar.
Tutmadı.
Bizim neslimiz çocuklarına Deniz, Ulaş, Devrim isimlerini taktı.
Tutmadı.
Sizler de kendi itikadınıza uygun isimler taksanız, yine tutmayacak.
İtiraz gelecek...
Mutlaka gelecek...
Çünkü siz torna değilsiniz, onlar da yontulacak bir şey değil.
Gücün ışığı gözlerinizi mi kamaştırdı? İnanmıyor musunuz?
Dördüncü Murat gibi yapın, tebdili kıyafet, size oy veren bölgelerdeki parklara gidip bir bakın.
Erkenden görmüş olursunuz...
Siz, kişilikli, inançlı, temiz, itiraz etmeyi bilen, şahsiyetli, biat etmeyen, adil, demokrat, hoşgörülü, medeni bir insan nesli yetiştirin.
Adı Müslüman olmuş, Hıristiyan ve Yahudi olmuş, ateist olmuş...
Hiç fark etmez...
Yazının tamamı için