Milletvekillerine gönderilen ihanet mektubu
Aralarında eski bakan, milletvekili, yönetmen, yazar, senarist, gazeteci, oyuncu gibi mesleklere sahip 170 kadar isim imzaladıkları mektubu meclisteki AK Parti milletvekillerine gönderdi.
Aralarında eski bakan, milletvekili, yönetmen, yazar, senarist,
gazeteci, oyuncu gibi mesleklere sahip 170 kadar isim imzaladıkları
mektubu meclisteki AK Parti milletvekillerine gönderdi.
Mektubun içeriği tek kelimeyle iğrenç!
PKK'nın Kandil'deki yapılanması bir mektup yazsa, ancak bu
kadar iğrençliğe imza atabilirdi.
Adeta PKK'nın şehir yapılanması olduklarını ilan etmişler.
"Biz aşağıda imzası bulunan yurttaşlar, milyonlarca
insanımız adına size sesleniyoruz" diye başlayan mektubun
devamı şöyle:
"Ülkemizde ve bölgemizde savaş değil sulh ve sükûn
istiyoruz. Sınırlarımızı korumanın ve beka sorunu yaşamamanın en
iyi yolunun karşılıklı dostluk ve iyi komşuluk bağlarını
güçlendirmek olduğuna inanıyoruz.
Çözümün savaşla değil, karşılıklı müzakere ve işbirlikleri
üzerinden sağlanacağını, üstelik bunun mümkün olduğunu, tecrübe ile
biliyoruz. Türkiye’ye bir tehditte bulunmayan, Suriye toprağı olan
Afrin’e silahlı müdahalenin bölgemize ve ülkemize barış ve güvenlik
değil, daha büyük sorunlar, yıkım ve acı getireceğini, Kürt
yurttaşlarımızı da yürekten yaralayacağını biliyoruz.
Yurttaş kimliğimiz ve sorumluluğumuzla, halkımızın ve tarihin
önünde siz yetki sahiplerini uyarıyor, sesimize kulak vererek
sağduyulu davranmaya, savaşı derhal durdurmaya ve sorunu diyalogla
çözmeye davet ediyoruz."
Mektuba isim atanların listesi bir hayli uzun.
Genco Erkal, Zülfü Livaneli, Binnaz Toprak ve İhsan bilmem
neyi açık var. Geri kalanını topladım, çarptım,
böldüm.
Baktım ki hiç birini tanımıyorum!
Liste uzun olsun diye ne kadar çer çöp adam varsa araya
sıkıştırdılar herhalde...
Dedim ya, mektubun içeriği iğrenç!
Mektupta PKK'yı kınayan hiçbir ifade yok. Sanki teröristlerle değil
de, masum Afrin halkıyla savaşıyormuşuz gibi, sanki petrole konmak
için o bölgeye gitmişiz gibi davranmışlar.
Tecrübe ile kardeşliğin mümkün olduğunu bildiklerini yazmışlar.
Biz de biliyoruz o kardeşliği, bilmez miyiz hiç?
Kardeşlik adına el uzattığımızda şehirleri nasıl silah deposuna
çevirdiklerini, koca kentleri nasıl köstebek yuvasına
çevirdiklerini, çoluk çocuk demeden insanları bombalarla nasıl
parçaladıklarını, yatağında uyuyan polisleri nasıl katlettiklerini
tecrübe ile öğrendik...
Hele kadınları, hele anne karnındaki bebeleri katlettiklerinde
kardeşliklerinin nasıl olduğunu çok ama çok iyi öğrendik.
Devam edelim...
"Türkiye'ye en ufak bir tehditte bulunmayan
kesime askeri operasyon yapıldığını"
söylemişler. "Bırakın orada bir terör devleti, bir PKK
devleti kurulsun" demeye getirmişler!
Hani bir insan rengini karakterini, mayasını ve emdiği sütün bozuk
olup olmadığını ancak bu kadar belli edebilir.
Türkiye terör örgütü, masum PKK devletine
saldırıyor demelerine ramak kalmış!
Yakında onu da derler, emin olabilirsiniz!
Afrin'de ABD'nin silahlandırdığı 30 bin terörist Türkiye'ye en ufak
bir tehditte bulunmuyor öyle mi?
O zaman yoldaşlara sorarım?
Kilis ve Reyhanlı'ya aylardır düşen şeyler ne kuzum? Meteor mu
yoksa o teröristlerin attığı roketler mi?
Güneydoğu'da Türk askeri ile çatışanların üzerinden çıkanlar
su tabancası mı yoksa ABD'nin verdiği silahlar mı?
Sahi...
Zamanında, ''PYD'ye silah vermeyi durdurun, savaşa neden
olmayın'' diye ABD'ye karşı bir uyarı mektubu yayınlamayı
neden düşünmediniz siz?
Madem barışa bu kadar meraklısınız.
Ülkenizde terör estiren, çoluk çocuk bombalayan teröristlere neden
"Durun, kan dökmeyin" deseydiniz ya!
10 bin kilometre öteden gelenlere ses yok, dağda yediğini
şehirde kusan teröristlere ses yok, ama sınır ihlali gibi haklı bir
gerekçeyle teröristlerin üzerine giden Türkiye'ye salla di mi?
Sizin emdiginiz süt haram olduğu için adaletiniz şaşmış.
İnsanlığınızı, vicdanınızı kaybetmişsiniz.
Barış, sizin ülkenizde terör estiren, asker, polis, genç, yaşlı,
çocuk demeden öldüren PKK'lılara çiçek uzatmakla gelmez.
Barış gidip bu teröristlerin geldiği yeri başlarına yıkmakla
olur.
Türkiye şu anda tam da bunu yapıyor. Türkiye hak edene hakkını
vermeye gitti.
Sizde birazcık şeref, azıcık haysiyet olsaydı, 3 buçuk milyon
Suriyeli'yi ülkesine kabul eden AK Parti hükümetine teşekkür
mektubu yazardınız.
Siz o mektubu yanlış adrese göndermişsiniz. Kandil'e ve
Amerika'ya göndermeniz gerekiyordu.
Son olarak...
Mektuba, "Milyonlarca insanımız adına" diye
başlamışsınız da o milyonlar kimler merak ediyorum.
Milyonlar dediğiniz kesim günlerdir cephedeki askerine yemek
taşıyor. Yetmiyor, askerlik şubelerine koşup, "Bizi
de silah altına alın" diye yalvarıyor. Sizin arkanızda
olsa olsa üç beş çapulcu ve terörist vardır.
Kusura bakmayacaksınız artık, yeni Türkiye bundan sonra
böyle..
Batılı ülkelerin önünde diz çökmeyen, terörist nereden gelecek,
nasıl vuracak diye beklemeyen, terör ve terörist neredeyse gidip
başını ezen bir Türkiye var artık.
Eğer bu Türkiye sizi memnun ve mutlu etmiyorsa, sizi şöyle
Afrin'deki kardeşlerinizin yanına alalım ha!
Olur mu?