Medya dün TBMM'de konuşulanları görmezden geldi. Halbuki bu haber, demokrasimizin hangi noktada olduğunun en açık göstergesi. Neden mi?
Abone olTBMM Yasama Dokunulmazlığını Araştırma Komisyonu Başkanı Hüsrev Kutlu, parlamenterler arasında dokunulmazlığın ‘milletvekilliğinin olmazsa olmaz şartı’ gibi görüldüğünü söyledi. Yargının yanı sıra güvenlik güçlerinden de çekinen vekillerin dokunulmazlığın kaldırılmasına soğuk baktığını belirten Kutlu, “Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu kökenli milletvekilleri, (dokunulmazlık kalkarsa yolda bekleyen jandarma çavuşu ensemizden tutar, bizi içeri atar) endişesi taşıyor. Bu konuda hem AK Partili hem de CHP'li aynı şeyi düşünüyor.” dedi. Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili 107 dosyanın Meclis'te görüşülmesi, Yasama Dokunulmazlığını Araştırma Komisyonu'nu bekliyor. Çalışmalarını son aşamaya getiren komisyon, Ramazan Bayramı'ndan sonra raporunu yazmaya başlayacak ve yıl sonuna kadar Meclis Başkanlığı'na sunacak. Ekim ayında yeni yasama yılının başlamasıyla birlikte çalışmaya koyulan komisyonun Başkanı AK Partili Hüsrev Kutlu, bugüne kadar elde ettiği bilgileri Cihan Haber Ajansı'na değerlendirdi. İktidar ve muhalefet mensuplarının dokunulmazlıkların tamamen kaldırılmasından yana olmadığını belirten Kutlu, Meclis'teki hakim görüşü şöyle özetledi: “Milletvekillerinin gözaltına alınması, tutuklanması ve üzerlerinin aranması konularında dokunulmazlık devam etmeli. Ancak milletvekilleri hakkında dava açılmasının önündeki engeller kaldırılmalı ve devam eden davaların ertelenmesi önlenmeli.” Milletvekillerinin yasama görevlerini hiçbir baskı ve etki altında kalmadan yapması için dokunulmazlığın şart olduğunu vurgulayan Hüsrev Kutlu, ancak Meclis'in ‘suçluların sığınma merkezi haline getirilmemesi gerektiğini’ de söyledi. Türkiye'deki kürsü dokunulmazlığının Batılı ülkelerin gerisinde olduğunu vurgulayan Kutlu, şunları kaydetti: “Anayasa'da milletvekillerinin Meclis kürsüsünden söyledikleri sözlerden dolayı sorumlu tutulamayacakları yönünde açık hüküm bulunmasına rağmen Anayasa Mahkemesi parti kapama davalarında bu tür konuşmaları delil saydı. Kapatılan Fazilet Partisi milletvekillerinden Bekir Sobacı ve Nazlı Ilıcak'a Meclis kürsüsünden yaptıkları konuşmalar nedeniyle siyasi yasak getirildi.” Özellikle son yıllarda yargının siyasallaştığı yönünde yaygın bir kanaat bulunduğunu, hakimlerin yaptığı son icraatların da bu görüşü desteklediğini savunan Kutlu, bazı olumsuz örnekleri şu şekilde sıraladı: “Tayyip Erdoğan davası Türk yargısı için çok kötü bir örnek oldu. En son başörtülü sanığın mahkeme salonundan çıkarılması yargıç bağımsızlığına gölge düşürdü. Bundan daha da kötüsü, Yargıtay Başkanlar Kurulu, o hakimin yaptığının doğru olduğunu savundu. Eğer bu doğru ise demek ki 80 yıldır tüm hakimler yanlış yapıyor. Başörtülü olduğu gerekçesiyle bir sanığı mahkeme salonundan çıkaran hakimin o sanık hakkında tarafsız karar verebileceğine inanmıyorum.” Milletvekillerinin güvenlik güçlerinden de çekindiğini ifade eden Hüsrev Kutlu, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu kökenli milletvekillerinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karşı çıktıklarını anlattı. Batılı milletvekillerinin bu korkuyu anlamasının zor olduğunu dile getiren Kutlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Doğu kökenli CHP ve AK Partili milletvekillerinin tamamı aynı görüşte. Yani askerin üzerine silah doğrultarak (in arabadan aşağı) dediğinde inmek zorunda olduğunu, milletvekili olduğu halde üzerinin aranmasına engel olamamanın ne demek olduğunu; ancak Doğulu milletvekilleri bilir.”