BIST 9.673
DOLAR 35,15
EURO 36,57
ALTIN 2.959,13
HABER /  POLİTİKA

Milletime hizmet etmeye devam edeceğim

Cumhurbaşkanı Gül, "Milletime hizmet etmeyi en asil bir görev olarak gördüm. Bundan sonra da milletime hizmet etmeye devam edeceğim. Bakalım nasıl edeceğiz" dedi.

Abone ol

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin verdiği iftara katıldı.Burada gündeme ilişkin açıklamalar yapan Gül,önümüzdeki ay görev süresinin dolacağını ancak millete hizmet etmeye devam edeceğinin ifade etti.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, sadece bir projeyi Türk iş adamlarına almak için gittiği ülkeler, telefon ettiği krallar, emirler, sultanlar, cumhurbaşkanları, yazdığı mektuplar olduğunu belirterek "35 milyar dolarlık işi Türk iş adamları, Türk müteahhitleri ve sizler aldınız. Tabii ki sizin bu başarınız, bu kapasiteniz olmasa ben hiçbirinizi tanıtamazdım. Size güvenmezsem, o işi yapacağınıza, o milyar dolarlık projeleri gerçekleştirebileceğinize referans olamazdım. Dolayısıyla esas maharet sizdeydi. Siz gücünüzü koydunuz, kabiliyetiniz gösterdiniz, o büyük işleri başarabileceğinizi söylediniz, biz de arkanızda durduk ve neticede kazanan hep beraber olduk, Türkiye oldu" dedi.

Gül, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) verdiği iftar ile Birlik'te 10. ve 20. yılını dolduran üyelere yönelik hizmet şeref belgesi ve plaket törenine katıldı.

Türkiye'nin en büyük sivil kurumu olan TOBB'da Türk müteşebbislerinin temsilcileriyle iftar yapıp hasbihal etmekten büyük mutluluk duyduğunu belirten Gül, ramazanın bütün bölge ve tüm insanlar için huzura vesile olmasını temenni etti.

Cumhurbaşkanı Gül, "bugün rahat bir şekilde dışarıdaki nefis Ankara havasında iftar açtıklarını" söyleyerek "Gerek Türkiye içerisinde gerek Türkiye'nin çevresinde ne kadar zorluklar içerisinde olan insanlar olduğunu eminim hepimiz de hatırımızda tuttuk. Dolayısıyla onların da ağzının tatlı olması hepimizin en büyük arzusu çünkü bizim mutlu olmamız çevremizdeki insanların da mutlu olmasıyla ilgili. Bundan dolayı Türkiye olarak hep beraber şüphesiz ki elimizden gelenleri yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Başbakan olduğu 2002 yılından itibaren, dışişleri bakanı ve cumhurbaşkanı olduğu 7 yıl boyunca iş adamlarıyla her vesileyle beraber olduklarını ve Türk özel sektörlerinin geleceğini, sektörün problemlerini konuştuklarını ve yaptığı bütün ziyaretlerde büyük uçaklarda beraber gittiklerini ve gidilen her yerde hep iş konseyi toplantıları yaparak o ülkenin de iş dünyasıyla yalnızca siyaset değil, ticaret yatırım ve yeni imkanları konuştuklarını anlattı.

Gül, iş adamlarına önemli görevler verdiklerini, diplomasi yaptırdıklarını da ifade ederek şunları dile getirdi:

"Filistin'de Filistin-İsrail barışını nasıl temin edebiliriz diye bir taraftan Dışişleri, bir taraftan Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak uğraşırken Türk özel teşebbüsünü de sizin vasıtanızla devreye soktuk. Gazze'ye hep beraber gittik sizlerle ve Gazze'de büyük bir sanayi bölgesi teslim alıp orayı Odalar Birliği olarak sizin çalıştırmanızı ve Filistinlilere iş imkanı, üretim imkanı sağlamanızı temin etmek için bu görevi verdik. Buna siz başladığınız ama maalesef ortaya çıkan yeni durum, saldırılar, Gazze'nin tarumar edilmesi, yerle bir edilmesi, binlerce Filistinlinin katledilmesi bu imkanı gerçekleştirmeyi mümkün kılmadı. Ama bundan yine vazgeçmedik. Bu sefer sizden Filistin'in diğer yanında, Cenin'de aynı şekilde bir sanayi bölgesi kurmanızı istedik ve bununla ilgili faaliyetlerinizi yaptınız ve bildiğim kadarıyla bununla ilgili önemli bir adım da atıldı 10 milyon doları transfer ettiniz. Bütün bunlar dünyada birçok ülkenin yapmak isteyip de yapamadığı konulardı."

Gül, Odalar Birliğinin sadece mensupların zenginleşmesi, sadece onların problemleri için değil, Türkiye'nin dertleri ve aynı zamanda Türkiye'nin dostlarının meseleleriyle de yakın ilgilendiklerini söyleyerek "Bunları hep beraber yaptık. Hatta öyle oldu ki Türkiye dışındaki işlerinizi hep beraber takip ettik. Sadece bir projeyi Türk iş adamlarına almak için gittiğimiz ülkeler oldu. Telefon ettiğimiz krallar emirler, sultanlar, cumhurbaşkanları, yazdığımız mektuplar... Ve neticede siz kazandınız, Türkiye kazandı sizin sayenizde" diye konuştu.

Görev süresinin dolmak üzere olduğunu hatırlatan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bununla ilgili çalışmalar yapılırken 'acaba cumhurbaşkanımızın mektupla telefonla bizzat giderek konuşarak müdahil olduğu ve Türkiye'nin, Türk işadamlarının kazandığı projelerin toplam değer nedir' diye bir çalışma yaptılar. 35 milyar dolarlık işi Türk iş adamları, Türk müteahhitleri ve sizler aldınız. Tabii sizin bu başarınız, bu kapasiteniz olmasa ben hiçbirinizi tanıtamazdım. Size güvenmezsem, o işi yapacağınıza, o milyar dolarlık projeleri gerçekleştirebileceğinize referans olamazdım. Dolayısıyla esas maharet sizdeydi. Siz gücünüzü koydunuz, kabiliyetiniz gösterdiniz, o büyük işleri başarabileceğinizi söylediniz, biz de arkanızda durduk ve neticede kazanan hep beraber olduk, Türkiye oldu."

"Türkiye 2002 yılındaki Türkiye'den çok farklı"

Gül, bugünkü Türkiye'nin 2002 yılındaki Türkiye'den çok farklı olduğunu belirterek, "İlk hükümeti kurduğumuzdaki Türkiye ile bugünkü Türkiye'ye baktığımızda aralarda inanılmaz büyük bir mesafenin ve başarının olduğunu hep beraber görüyoruz" diye konuştu.

Türkiye'de son 10-12 yılda içerisinde çok büyük değişimler yaşandığını dile getiren Gül, bunların sadece ekonomi ile ilgili olmadığını, yapılan köklü reformlar ve yapısal değişikliklerin de elde edilen başarıda etkisinin bulunduğunu vurguladı.

Yapısal reformların siyasi, demokratik ve ekonomik reformlar olarak ele ele devam ettiğini anlatan Gül, bunun sonucunda Türkiye'nin bugünkü noktaya ulaştığını söyledi.

Söz konusu dönemde ülkenin Türkiye'nin kronik problemlerinden kurtulduğunu ifade eden Gül, "Bütün bunlar yapılırken, Türkiye'nin bu değişiminin önündeki lokomotif Türk özel sektörü oldu" değerlendirmesinde bulundu.

Gül, gerçekleştirilen reformların Türkiye'nin zeminini düzelttiğine ve öngörülebilir bir ülke haline getirdiğine işaret ederek, buna karşın hala yapılacak çok şey bulunduğunu belirtti.

Türkiye'nin hala gelişmiş ülkeler sınıfında olmadığının altını çizen Gül,"Bir taraftan başarılarımızla övüneceğiz ama bir taraftan noksanlıklarımızı bileceğiz ki daha ne kadar yol gitmemiz gerekiyor, daha ne kadar gece gündüz çalışmamız gerekiyor? Onları bilelim ve onlara kilitlenelim" dedi.

"Türkiye'nin yeni reform heyecanını yakalaması gerekir"

Gelecek 10 yılda ülkenin muhakkak el birliği içerisinde gelişmiş ülkelerin arasına sokulması gerektiğini belirten Gül, şöyle devam etti:

"Bu, sadece ekonomik büyüklükle olacak bir şey değil. Fert başına milli gelir 20-30 bin dolar olsa bile bu, tek başına yetmez. Bazı petrol zengini ülkeler var, onlarda fert başına 30-40 bin dolar milli gelir var. Gelişmiş ülke diyemeyiz. Çünkü dışarıdan aldığı her şeyi sadece kullanıyor. Türkiye, böyle bir ülke olamaz. Türkiye'nin her şeyden önce bu sınıfa geçebilmesi, bu kritik eşiği atlayabilmesi için önce muhakkak ki siyasi normlarımızı, demokratik kriterlerimizi, hukuk yapımızı... Bütün bunları daha da yükseltmemiz gerekir. Demokratik, siyasi, hukuk standartları yüksek olmayan, gelişmiş ülkelerin seviyesinde olmayan hiçbir ülke, o sınıfa giremez."

Türkiye'nin demokratik ve hukuk reformlarını yapmayı sürdürmesi gerektiğini dile getiren Gül, son birkaç yıldır iç konularla uğraşan ülkenin, tekrar toparlanması ve roketleri ateşler gibi ileriye taşınması gerektiğini söyledi.

"Türkiye'nin kendisini ateşlemesi, yeni reform heyecanını yakalaması gerekir" diyen Gül, bu anlayışın zaten bulunduğunu ifade etti.

Gül, Türkiye'nin kronik meseleleri ve Kürt sorununun nasıl halledildiği göz önüne alındığında bundan sonrasının da başarılabileceğini belirtti.

Eğitimin kalitesinin de muhakkak yükseltilmesi gerektiğine dikkati çeken Gül, bu anlamda 2 gün önce onayladığı araştırma-geliştirme ile ilgili kanunun çok önemli olduğunu vurguladı.

"Memleketimizin kıymetini bilelim"

Türkiye'nin bulunduğu bölgede güvenli bir ada olduğunu anlatan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İnsanlar evini barkını terk ederek Türkiye'ye geliyorlar. Allah hiç kimsenin evini, barkını yıktırmasın. Suriye'de olup bitenleri görüyoruz, Irak'ta olup bitenleri görüyoruz. Bunların çoğu komşularımız, akrabalarımız... Binlerce, yüzbinlerce insan Türkiye'ye geldi. Milyonlarca insan evini terk etti. Tanıdığımız bildiğimiz şehirler, mahalleler... Ekranlarda görünce nasıl içiniz kan ağlıyor. Memleketimizin kıymetini bilelim."

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin her yöresinin kendine has farklılıkları, özellikleri bulunduğunu belirterek, bunlara saygı ve sevgi gösterildiğinde zenginliğin ortaya çıktığını dile getirdi.

"Farklılıkları anlayışla karşıladığımızda çatışma unsurları konuşularak halledilmekte" ifadesini kullanan Gül, Türkiye'nin bunu gerçekleştirmeye devam ettiğini söyledi.

"Bundan sonra da milletime hizmet edeceğim"

Ağustos ayının sonunda görev süresinin dolacağını anımsatan Gül, şöyle konuştu:

"7 yıl boyunca Türkiye Cumhuriyetinin başı, Türkiye Cumhuriyetinin ve Türk milletinin birliğini temsil etmek gibi son derece onurlu ve şerefli bir görevi yaptım. Halkımız, doğudan batıya kadar, bunların hepsini kucaklamak için elimden gelen herşeyi yaptım. Hatta öyle oldu ki 2007 yılında seçildiğim günleri ve o günkü olayları düşünürseniz, seçildikten sonra hepsini arkamda bıraktım ve 'aman bu adam Cumhurbaşkanı olmasın' diye sokaklara dökülenlere bile hep kapılarımı açık tuttum. Devletimizi ve milletimizi kaynaştırmak mümkün oldu diye düşünüyorum."

Milletlerin tarihinde zaman zaman sıkıntılı dönemler olabileceğini anlatan Gül, bunların hep olgunlukla aşıldığını aktardı.

Gül, çocukluk yıllarından beri vatan ve millet meseleleri ile ilgili olduğunu belirterek, "Daima bu şerefli millete hizmet etmeyi en asil, en mukaddes bir görev olarak gördüm. Şüphesiz ki bundan sonra da milletime hizmet etmeye devam edeceğim. Tabii ki millete hizmet etmenin çok yolları vardır. Bakalım nasıl edeceğiz ama hep beraber olacağız" ifadesini kullandı.

Cari açık konusuna da değinen Gül, Türkiye'nin kronik enflasyon sorununu çözdüğü gibi cari açık sorununu da çözmesi gerektiğini ifade etti.

Daha çok yatırım yapılması için tasarrufların artırılmasının önemine işaret eden Gül, bunun için herkesin büyük bir sinerji oluşturmasının önem taşıdığını söyledi.

Konuşmanın ardından TOBB bünyesinde 10 ve 20 yılını dolduran delegelere plaketleri takdim edildi.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Yazıcı

Törende konuşan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, birliğin mayıs ayında yaptırdığı anketin sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 29'unun Türkiye'de en temel sorun alanı olarak yargı ve adaleti gördüğünü dile getirdi.

Yazıcı, "Biz, cumhuriyet hükümetleri olarak 2002 yılı sonundan bu yana 3 noktaya önem verdik. Sosyal güvenlik, ekonomik güvenlik, hukuksal güvenlik. Bir ülkede güven ve istikrarı temin eden en temel faktör hukuksal güvenliktir. Müteşebbis yaptığının ve yapmadığının, risk alanlarının ölçüsünü hukuk normlarıyla bilecek. Demek ki bu alanda daha çok çalışacağız" diye konuştu.

Ramazanın bereket ayı olduğunu dile gitiren Yazıcı, yoksulluğun dünyadaki en temel sorunlar arasında yer aldığını, sadece suyla orucunu açan insanlar bulunduğunu kaydetti.

Ekmek israfı konusuna da değinen Yazıcı, Türkiye'de günde 6 milyon ekmeğin israf edildiğini kaydetti.

Yazıcı, yıllık bazda ekmek israfının parasal değerinin 1,2 trilyon lira olduğunun altını çizerek, bunun 3. köprünün maliyetinin yaklaşık beşte birine karşılık geldiğini söyledi.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da ramazan ayının Türkiye ve İslam alemi için rahmete vesile olmasına ve dünyanın çeşitli yerlerinde baskı, haksızlık ve zulme uğrayan Müslümanları feraha yetiştirmesi dileğinde bulundu.

Türkiye'nin son 30 yılda müthiş bir dönüşüm yaşadığını dile getiren Hisarcıklıoğlu, "Bugün 20 bin çeşidin üzerinde mal satar hale geldik. Birçok sektörde başarı hikayesi yazdık. En fazla turist çeken 6. destinasyon haline geldik. Bütün bunları özel sektör sayesinde yaptık" diye konuştu.

Hizmet Şeref Belgesi alanlara şükranlarını sunan Hisarcıklıoğlu, işadamları ve işkadınlarının sayısı arttıkça Türkiye'nin zenginleştiğini ifade etti.