Televizyonda evlendirme programları artıyor, evlenmek isteyen stüdyolara koşuyor.
Abone ol Toplum bir süreliğine “gelin-kaynana” formatlı yarışmalardan kurtulmuşken, Flash TV’de başlayan “Dest-i İzdivaç” programı, evlenmek isteyenlerin gözlerinin yeniden ekranlara çevrilmesine neden oldu.Çok geçmeden evlilik programlarındaki “cevheri” fark eden, “Deniz Feneri” adlı yardım programından tanıdığımız, ünü “Karagümrük’ü yakan adam”a çıkan Uğur Arslan da FOX TV’deki benzer formatlı programı “Su gibi” ile katıldı evlendirme rekabetine...
Kanal1’de Çelik’in sunduğu “Gel Yarim Ol” programı da devreye girince, evlilik programlarının sayısı 4’e çıktı. Böylece Türk toplumu görücülerin yerini “televizyon”un aldığı yepyeni bir “evlilik çağına” adım attı.
Ahmet Çakır - Güler Bayraktar çifti
“15-20 güne kadar evleniyoruz”
Ahmet Çakır, SSK’dan emekli, 50 yaşında. Daha önce 20 sene süren bir evlilik yapmış. 21 yaşında bir oğlu var. Tek başına kalmanın erkekler açısından zor olacağı düşüncesiyle yeniden evliliğe niyetlenmiş. Aslında, bir düğün salonunda müdür. Ve her geçen gün yeni çiftlerin mutluluk tablolarına tanık oluyor. Ama kısmetini bulması televizyon seyrederken Güler Hanım’ı görmesiyle oluyor. Evlenme teklifini, milyonlarca kişinin önünde Güler Hanım’ın önünde diz çökerek yapıyor: “Güler Hanım, ellerin ellerimde, dizlerin dizlerimde, bir ömür boyu benimle hayat kurmaya var mısınız?”. Ekranda kendisini izleyen arkadaşlarının çoğundan “Erkeklik gururunu 2 paralık ettin” eleştirileri alıyor. Ama pek de oralı olmuyor. 1962’de Trabzon doğan Güler Bayraktar da, ailesinden gelen tepkilere göğüs germek zorunda kalıyor. 12 sene önce eşini kaybeden Güler Hanım, kızının kanala sesli mesaj bıraktığını ve sonra kanalın kendine döndüğünü anlatıyor: “Ben de yaklaşık 40 gündür kanala gelip gidiyorum. Ve Ahmet Bey’le evlenme kararı aldık. 15-20 güne kadar evleniyoruz. Kızıma da söylüyorum, kendisi üniversitede okuyor. Kızım evlenirsen, bu program hâlâ bu kanalda devam ediyorsa, ben de seni buraya getirip evlendireceğim”.
Zekiye Yavuz - Hayrettin Tırpan
“3 haftalık hamileyim”
Zekiye Yavuz, 43 yaşında. Hayrettin Tırpan’la ekranda milyonların önünde ikinci evliliğine imza atmış. Zekiye Hanım, “overlok işçisi” olarak çalışırken, 2005 senesinin Aralık ayında kalp krizi geçiriyor. “Allah bu tarafta bana bir fırsat daha verdi. Demek ki sevdiği kuluymuşum ki, bir fırsat daha yarattı bana” düşüncesiyle, 48 saatlik ilk evliliğinin üzerine ikinci evlilik kararını alıyor. Hastalandıktan sonra evlenme kararı almasına da başlangıçta ailesi karşı çıkıyor. Ama o kararından dönmüyor: “Televizyon izlerken ilk önce Star’ı aradım, not aldılar. O kanalda birini beğendim, köfteciymiş. Şansımı denedim. Maalesef, ne sigorta var, ne de bir şey... Hanım’ı da ölmüş. Bir sosyal güvence yok başta bir kere. Olmadı.” Zekiye Hanım, sonra şansını rakip kanal FOX TV’de deniyor. 56 yaşında, özel şoförlük yapan Hayrettin Tırpan’la tanışıyor. Hayrettin Bey’in de daha önce evlendiğini, üstelik bu evliliğinden 3 çocuğu, 7 de torunu olduğunu öğreniyor. Yine de onu beğeniyor.
Evlilik kararı ise, çiftin Esenler’e kadar birlikte yaptığı otobüs yolculuğu esnasında alınıyor. 1 ay önce evlenen çiftin, kanal yapımcılarını bile şaşırtan sürprizi ise sonra ortaya çıkıyor: “Nikahımız kıyılalı 1 ay oldu. Şu an 3 haftalık hamileyim. Ve gerçekten mutluyum.”
SONGÜL KARLI
Arabaya bindirip sinemaya gönderiyoruz
Gelen beyler ve hanımlar, genelde 1 gün içersinde birilerini bulup gitmiyorlar. Bizimle geçirecekleri 15 günleri var. İster istemez, burada doğruları ve yanlışları ortaya çıkabiliyor. Arabaya bindirip sinemaya yolladığımız çiftler bile oluyor. Genelde problemli, sevgiye muhtaç, 2-3 evlilik yapmış ama sevgiyi bulamamış insanlar. Bunun yanında zengin beyle evlenmek isteyenler, hayatımı yaşamak istiyorum diyenler de var. Türkiye’nin dört bir yanından kadınlar arıyor ve belki de Kars’ta, Eskişehir’de göremeyeceği insanları, burada tanıyıp evlenebiliyorlar. Aslında onlar için çok keyifli bir durum.
UĞUR ARSLAN
Birbirlerini beğenmeyenler daha çok izleniyor
“Su gibi”, 2007 Haziran’da bir yardım programıyla başladı. Sonra da git gide evlilik programı halini aldı. Çöpçatan programlarından ziyade, bizim program eş buluyor ve evlendiriyor. Tam da “çöpçatan” demek doğru değil. Eş buluyoruz, nikahını kıyıyoruz ve evlendiriyoruz. Hatta eşya ihtiyaçları falan varsa, bunları da karşılamaya çalışıyoruz. Şimdi bu kimsesiz yaşlılar ve dul kadınlar birbirleriyle evlenerek zor durumlarını düzeltiyor.
Sadece maddi çıkarla buraya evlenmeye gelenleri, o tavrı anladıktan sonra program dışına alıyoruz. Evlenmek demek, biriyle hayat kurmak demektir.
Ekip arkadaşlarımız 1 hafta önceden adayların memleketlerine gidip esnafı, komşusu, akrabasıyla röportajlar yapıyorlar.
Açıkçası birbirlerini beğenmeyen çiftler daha çok izleniyor. 10 yıl boyunca “Deniz Feneri” diye bir program yaptım. Bu program gözü yaşlı insanların bulunduğu kategoriye giriyordu. “Deniz Feneri” gibi içinde gözyaşı olan programları artık izleyici izlemek istemiyor.
Biz bu çağda kalabalık içinde yalnızlığı yaşıyoruz. İnsanlar evden işe işten eve gidiyor ve eş bulmakta zorlanıyorlar. Eskiden görücü usulü vardı. Şimdi bu yok. Dolayısıyla, bu eksikliği insanlar artık televizyondaki evlilik programları ile telafi ediyor.
En çok mutlu olduğumuz ve “Bu iş doğru yere gidiyor” dediğimiz an ise herhalde programda evlendirdiğimiz Zekiye Hanım’ın bize telefon açıp “Ben hamileyim” dediği an... Yani buluşturup de evlendirdiğimiz bir ailenin çocuklarının olması. 1 ay önce evlendiler ve şu anda Zekiye Hanım, 3 haftalık hamile.
Vatan - Pazar