BIST 9.998
DOLAR 34,96
EURO 36,74
ALTIN 2.982,33

Millet Kütüphanesinde tarhana çorbası...

Bismillahirrahmanirrahim 

Ankara’da vakit geçirecek yer yok.

İki seçenek var. Şehir ya çalışıyor ya da kokoreç yiyor.

Cumhurbaşkanlığı külliyesindeki Millet Kütüphanesine girince Heri Potır’daki sihir bakanlığına girmiş gibi olduk.

Çok ilgi çekici bir bina.

Üzerinde düşünülmüş, taşınılmış ve bir kütüphane nasıl olmalı sorusu sorulmuş.

Sıra buldun gir…

Önce köyden indim şehre misali ağzımız açık kütüphane binasını temaşa ettik.

Baktım gençler bir kapının önünde sıra olmuşlar.

Bunlar durup dururken sıraya girmez. Mutlaka vardır bir hikmeti, diye düşündük.

Geçtik biz de çoluk çocuk sıraya.

Hanım “Biz neyin sırasına durduk” diye soruyor.

Bilmiyorum ama kesin bedava ve faydalı bir şeydir, deyip konuyu kapattık.

Bir müddet sonra çorba sırasında olduğumuz anlaşıldı.

İstediğin kadar ekmek ve bir tas çorba veriyorlar.

Ekseriyeti lise sonlarda ve üniversite öğrencileri olan çorbacılardan bazıları yanlarında sefer tası da getirmiş.

Dolmalar börekler masalara açılmış, yanına bir tas da tarhana.

Bebeler karınlarını doyuruyor.

Çorbanın üzerine isteyen makinalardan gidip bedava çay da alabilir.

Yani bir genç sabah çalışmak için evden çıkıp millet kütüphanesine gelse öğle yemeğinde çorbasını içip işine bakabilir.

Üstelik çorba son derece lezzetliydi.

Utanmasam sıraya girip bir tas daha alacaktım ama şimdi “Bebelerden birisine yetmez metmez neme lazım idare edelim” dedim geçtim oturdum yerime.

Kütüphanede ortam sıcaklığı, ışık, duvar boyaları her şey mükemmelen düşünülmüş.

Kitaplardan haber ver Hoca!

Bu fakirin kitapları varsa bu kütüphanede bulunmayacak kitap yoktur.

Ayrıca kitap restorasyonu, çocuklar, gençler, bilim adamları için de birçok farklı mekân ve salon var.

Gençler gençler bizim gençler

Bütün masalar doluydu.

Herkes çalışıyordu.

Ortamın havası öyle güzel ayarlanmıştı ki ne üşüdük ne de terledik.

Ben ya bedava çorba sırasındaydım ya da makinaların önünde kahve sırasında.

Şimdi bildiğim kadarıyla CE-HA-PE partisinin hazineden aldığı paralar var bir de İş Bankasının birtakım hisseleri bu partide.

Kursunlar kardeşim bir tane millet kütüphanesi. Şimdikinin yarısı kadar olsa ona da razıyım.

Dağıtsınlar çayını çorbasını bebelere.

Bakalım günlük ne kadar elektrik parası gidiyor, çaya çorbaya ne harcanıyor.

Bıdı bıdı konuşması kolay.

Bu arkadaşların memlekete çaktığı bir tane çivi var mı?

Konuştukları zaman da boş konuşuyorlar, ona yanıyorum.

Lafın özü

Keşke bu kütüphanede geçen bir film yapılabilseydi.

Şimdi adam gitmiş, çayını çorbasını içmiş, aklına da gele gele film çekmek gelmiş, diyeceksiniz.

Ama bazı şehirleri ve taşınmazları anlatmanın en güzel yolu sinema!

İnsanlar hikâyeleri seviyor!

Ne Ankara’nın ne İstanbul’un ne de dünyaya gösterilmesi gereken farklı bir Türkiye’nin filmi var.

Mesela Vudi Elın’ın “Pariste Gece Yarısı” filmi, hikâyesinin içinde şehri anlatır. Aynı yönetmenin çektiği “Roma’ya Sevgilerle” hikâyesini anlatırken Roma’yı gösterir.

Biz nedense böyle şeyler yapmıyoruz.

Günlerden Bir Gün Ankara’da

Başkentimizde geçecek bir filmde -Mümkünse Kurtlar Vadisi Tarhana Çorbası olmasın- Millet Kütüphanesinde çekilecek iki üç sahne bile yeterdi. Ezcümle İstanbul’un ve Ankara’nın başrolde olacağı sinemaya ihtiyaç var.

Son Söz: Millet Kütüphanesinde çalışan özverili personeli tebrik ediyorum. Çok nazik ve işlerini severek yapan insanlar oldukları belliydi.

Bir de fotoğrafları hayat arkadaşımız, diğer yarımız çekti -Her ihtimale karşı önlemimi alayım- kendisine çok teşekkür ediyorum. 

Asıl Son Söz: 

Sadakalarınızı, kendilerini Allah yoluna adamış olan fakirlere veriniz. Onlar yeryüzünde gezip dolaşmaya güç yetiremezler. Utangaç olduklarından dolayı, bilmeyenler, onları zengin sanırlar. Oysa sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük yapıp kimseden birşey de isteyemezler. Ne türden bir iyilik yaparsanız, şüphe yok ki, Allah onu bilir. Bakara-273