BIST 9.636
DOLAR 34,65
EURO 36,40
ALTIN 2.922,13
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Mikado mu zor hayat mı?

Tahta ya da kemikten yapılmış küçük çubuklarla, onlar yoksa kibrit ya da kürdanla oynanan, anlaması kolay, oynaması zor bir oyun Mikado.

Abone ol

Tahta ya da kemikten yapılmış küçük çubuklarla, onlar yoksa kibrit ya da kürdanla oynanan, anlaması kolay, oynaması zor bir oyun Mikado.

Kürdanlar önce yere saçılır, sonra tek tek toplanır; ama saçılan kürdanlardan birini alırken diğerlerini kımıldatmamak şartıyla... Hiçbir kürdan diğerine değmemeli, birbirini etkilememelidir. Hayat da “ben”i, “biz”den çekip alan, ancak mikadonun tersine anlaması zor, oynaması kolay bir oyun değil mi?

Melih Cevdet Anday’ın “Oyunlarım içinde en anlayamadığım.” dediği “Mikado’nun Çöpleri”, bu kez Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi’nde Melih Cevdet Anday Sahnesi’nin ilk oyunu olarak perde açtı. Önceki akşam galası yapılan iki kişilik oyunun başrollerinde Timuçin Esen ve Devin Özgür Çınar var. Zeliha Berksoy rejisiyle sahnelenen oyunun dekor tasarımı Barış Dinçel, kostüm tasarımı Başak Özdoğan Prim, ses tasarımı Erdem Helvacıoğlu ve video tasarımı Therron Petterson’a ait.

Seyirciyi yazıldığı yılın (1967) buz gibi bir kış gecesine götüren oyunda, erkek yolda bulduğu kadını evine getirir. Kadın; hiç tanımadığı adamın evinde sabahlamayı göze alışının nedenlerini ona açıklama ihtiyacındadır. Erkek ise; yaşam oyununda kendine başkaları tarafından yüklenmek istenen rollerin hepsini reddetmiş ve güvenliğin hiçlikte olduğuna kanaat getirmiştir. Aklı akşam katıldığı toplantıdadır, kadının başından geçenleri merak bile etmez. Karşılıklı fakat tek başlarına konuşmaya başladıklarından bir süre sonra kirli çamaşırlarını ortaya dökme yarışının içine düşerler. Sabahın maviliğine dek konuşurlar, uzlaşırlar; konuşurlar, çatışırlar; konuşurlar, çelişirler... Kadın ve erkeğin toplum içindeki konumlarını ve birbirleriyle ilgili değerlendirmelerini içeren oyun için Melih Cevdet Anday, “Erkek’i biraz tanıyorum; başkaldıran bir adam o... Bencil de ondan. Kadına gelince onu hiç tanımıyorum. Başından ne geçti de o korkunç kış gecesi kucağında çocukla sokakta kaldı? Bilmiyorum. Tuhaf olanı o da bilmiyor. Bir söylediğini öteki tutmuyor. Zavallı bir kadın mı, yoksa yaşantılarını büyüten, onları elinden geldiğince çıkmaza sokmaktan hoşlanan bir insan mı? Belki de ‘erkek’in kafasında yarattığı uydurma bir kişi konuşmak için.” demişti. Oyunda dünyanın içinde bulunduğu çaresiz durumu gördüğünü söyleyen rejisör Zeliha Berksoy, “Bireylerin etraflarında örülenler karşısındaki güçsüzlükleri, çaresizlikleri, yabancılaşmaları, bir de sevgisizlikleri o denli ustaca işlenmiş ki; izleyen mutlaka kendinden ya da çevresinde yaşananlardan bir şeyler bulabiliyor.” diyor.

“Her şey güzel, ama oyuncular genç”

Sahne, mizansen, dekor ve ışık yönünden eleştirmenlerden tam not alan oyunun tek dezavantajı oyuncuların gençlikleriydi Haldun Dormen’e göre. Hasan Anamur içinse oyunda yaşanmışlık gerektiren durumlar vardı ve ekip bunun için gençti. “Aktarımı zor duyguları aktarmak mümkün olmuyor çoğu zaman. Bazı duygular eksik kalmış.” diyen Anamur’un görüşüne Ragıp Ertuğrul da katıldı. “Oyuncular oyunla hiç bağdaşmamış. Timuçin Esen’in yüzünde anlam değişmesi olmadı oyun süresince. Dizide (Hırsız-Polis) ve oyunda hep aynı ifadeler, aynı ton, aynı bakış.” diyen Ertuğrul, ilişkileri açığa çıkaran ve irdeleyen devinimin yeterince verilemediğini, duygu değişimlerinin yakalanamadığını ve samimiyetin eksik kaldığını söyledi. Metnin uzunluğu ve anlaşılmazlığına dikkat çeken Melih Cevdet’in eşi Suna Anday ise gençleri yeterince başarılı buldu.

Zeliha Berksoy: Şifreleri takip ettim

Kadın-erkek ilişkisinin ötesinde özelden genele açılan, toplumdaki tüm değerlerin tartışıldığı ve gerçekte her şeyin bireyin dışında kurgulanıp hayata dayatıldığını anlatan diyalektik bir oyun bu. Çok katmanlı bir kere. Sadece bir katmanına takılıp kalırsanız oyuna ihanet etmiş olursunuz. Metnin söylediği şifreler yardımıyla güncele ulaşılıyor. Açı çok dar başlıyor ama gittikçe genişliyor. Hümanizmin mihenk taşı olduğu oyunun kendi somut gerçeğinden hareket ettim, metnin açık açık verdiği şifreleri takip ederek yorumladım. Verilen şifreler günümüzün sorunlarıyla örtüşüyor. Her şeyin bireyin dışında gerçekleşmesinde gizli bugünün sorunları. Oyun kadın-erkek ilişkisinden başlıyor; ama felsefî olarak derinleştikçe derinleşiyor.