Reyhanlı Katliamı'nın 1 numaralı sanığı terör örgütü THKP-C Acilciler grubu lideri Mihraç Ural'ın Soçi'deki Suriye zirvesine nasıl katıldığı ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ural'ın zirveye katılacağının Türkiye'den nasıl izlendiğini anlattı.
Abone olCUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan Roma ziyareti dönüşü ziyareti izleyen gazetecilere gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı. YPG terör örgütünün bir maymuncuk gibi kullanıldığını belirten Erdoğan, Soçi'de düzenlenen Suriye kongresinde görülen terörist Mihraç Ural'ın oraya sahte kimlikle girdiğini söyledi. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın o açıklamaları:
1915 SİYASİ MALZEME OLMASIN: PAPA Françesko’yla görüşmeleri sürdürme, irtibatı kesmeme konusunda da mutabık kaldık; barışa yönelik, dünya barışına yönelik ne gibi adımlar atabileceğimizi telefon diplomasisi aracılığıyla temas kurmak suretiyle de olsa çözümler üretme kararlılığımızı ifade ettik. Onların da bu konudaki hassasiyetleri bizleri memnun etti. Papa’yla görüşmemde, 1915 olayları konusundaki hassasiyetimizi de aktardım. Bunun tarihçilere bırakılmasından, siyasi malzeme yapılmamasından yana olduğumuzu anlattım.
KUDÜS İÇİN BERABER ÇALIŞMALIYIZ: (Kudüs meselesi) Papa Françesko’nun bu hususta kararlı olduğunu gördüm. Kudüs, hem Müslümanlar hem Hıristiyanlar hem Museviler için kutsal bir şehir. Papa’ya göre de şehrin statüsünün korunması gerekiyor. O da ABD’nin attığı adımın yanlış olduğunu söylüyor. Kendisine, ‘Siz 1 milyar 200 milyonluk Katolik dünyasının ruhani liderisiniz, an itibarıyla ben de 1 milyar 700 milyonluk İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanıyım. Kudüs’ün statüsünün muhafaza edilmesi için beraberce çalışmalıyız. Katolik dünyasına bu doğrultuda sizin vereceğiniz mesajlar önemli’ dedim. Türkiye’de ya da farklı yerlerde uluslararası toplantılar düzenleyerek bu işi diri tutmanın önemli olduğunu düşünüyorum.
TANKIMIZI HANGİ ÜLKENİN SİLAHI VURDU: (Zeytin Dalı harekâtında tankı vuran silahın menşei) İncelemeler devam ediyor. ABD bahsettiğiniz iddiayı reddediyor, kabul etmiyor. Genelkurmay Başkanımdan incelemenin sonucuna dair henüz bir bilgi gelmedi. Netice ortaya çıktığı anda bunu kamuoyumuzla paylaşırız.
YPG MAYMUNCUK GİBİDİR: (YPG’nin Esad’la işbirliği yaptığı iddiası) YPG bir maymuncuk gibidir, nerede ne yapacakları belli olmaz. Bunu herkes kullanabilir. Türkiye’nin böyle bir maymuncuğa ya da böyle bir maşaya ihtiyacı yok. YPG bir terör örgütüdür. ABD’nin bir terör örgütüne karşı bir başka terör örgütüyle mücadeleye yönelmiş olduğu ortamda biz kendimizin neler yapabileceğine odaklanmak durumundayız. Rusya’nın ya da İran’ın dediğiniz türden bir hareket tarzı benimseyeceklerine ihtimal vermek istemiyorum.
(Bir B planı var mı?) O tür planlar olsa dahi açıklanmaz.
OBAMA BANA YALAN SÖYLEDİ: (Münbiç konusunda ABD ile Türkiye görüşmeleri ne aşamada?) Münbiç yeni bir olay değil. Bu, Obama döneminde başlamış olan bir süreç. Biz bu konuda ne düşündüğümüzü ABD’ye baştan beri söyledik. Maalesef Obama bu hususta bize yalan söyledi. Şu an Trump yönetimi de, -maalesef, istemeyerek söylüyorum- görünüşe göre aynı istikamette ilerliyor. Trump bize, ‘Onlar orada kalmayacaklar, kalamazlar, Fırat’ın doğusuna gidecekler’ demişti. Münbiç’in gerçek sahibinin Araplar olduğunu kabul etmişti. Ama söylenilenler halen hayata geçirilmedi.
ADETA AYAKLANMA HALİNDELER: Şu anda Münbiç’in içinde bir hareketlilik var; oradaki insanlar, aşiretler adeta bir ayaklanma halindeler. Münbiç er ya da geç gerçek sahiplerini bulacaktır. Biz de üzerimize düşeni yapmak durumundayız. Bizdeki mülteciler arasında da Münbiçliler var; ‘Artık evlerimize dönelim’ diyorlar. Afrinliler Afrin’e, İdlibliler İbdlib’e dönmek istiyorlar. ABD ve koalisyon güçleri samimi iseler bu manzara karşısında tavırlarını ortaya koymalıdırlar; ‘Türkiye’de 3.5 milyon mülteci var, oradaki Suriyelilerin kendi evlerine, kendi topraklarına dönmeleri için onlara yardımcı olmalıyız’ demeleri lazım. Bunun yapılması herkesin yararına olur.
MİHRAÇ URAL SAHTE KİMLİKLE GİTMİŞ: (Soçi ve Cenevre’yi nasıl değerlendiriyorsunuz?) Cenevre sürecinin çok başarılı olduğuna inanmıyorum. Yapılan tüm çalışmalara rağmen somut bir şey ortaya çıkarılamadı. Astana süreci ise netice alma bakımından daha verimli oldu. Astana’yı biz Cenevre’nin adeta mütemmim cüzü olarak değerlendiriyoruz. Soçi’yle ilgili sıkıntılar yaşandı, bunların aşılması için Mevlüt Bey’in epey gayretleri oldu. O gayretler neticesinde bazı yanlışlar düzeltildi. Ama tamamı düzeltildi diyemem. Örneğin o terörist adamın (Mihraç Ural) oraya gitmiş olması. Bunu ben Sayın Putin’e söylediğimde, ‘Benim bundan haberim yok’ dedi. Ondan sonra konuyla ilgili görüşmeler yaptı. Bize aktardıkları bilgiye göre adam oraya sahte kimlikle giriş yapmış.
ELİNİZDEYSE BİZE İADE EDİN DEDİK: (Mihraç Ural'ın iadesi istendi mi?) Gereken her şeyi söyledik. Mevlüt Bey de Lavrov’a (Rusya Dışişleri Bakanı) söyledi. ‘O adam oraya madem o şekilde girmiş, elinizdeyse bize iade edin’ dedik. Kendisinin bizim 50’nin üzerinde insanımızın hayatını kaybetmesine yol açan bir terör eyleminin faili olduğunu, aranmakta olduğunu belirttik. Böyle bir teröristin her ne surette olursa olsun görüşmecilerin arasına sızabilmesi, Soçi’nin en büyük açığı olmuştur. Bunu anlamak mümkün değil.”