Japonya ve ABD'de uygulanan kapalı mide tümörü operasyonu artık Türkiye'de de yapılıyor.
Abone olJAPONYA ve ABD'de başarı ile uygulanan kötü huylu mide tümörlerinde kapalı cerrahi yöntemi, artık Türkiye'de de başarılı bir şekilde yapılıyor.
Sağlık Bakanlığı Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Op. Dr. Aziz Mutlu Barlas, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mide kanserinin özellikle son yıllarda sigara, beslenme alışkanlıkları ile ortalama yaşam süresinin uzaması, tanı yöntemlerinin artması ve düzenli sağlık kontrollerine ağırlık verilmesi gibi çeşitli nedenlere bağlı olarak görülme sıklığının arttığını söyledi.
Tıpta teknolojinin sunduğu imkanlar sonucunda geçmişe oranla çok daha erken evrede tanı konulduğunu ifade eden Barlas, mide tümörlerinin tüm dünyada 2. sıklıkta rastlanan tümörler olduğunu dile getirdi. Barlas, mide tümörünün, kilo kaybı, karın ağrısı, iştahsızlık ve kusma gibi şikayetler ile kendini gösterdiğine işaret ederek, zamanında ve uygun tedavi yapılmadığında ölümle sonuçlandığına dikkati çekti.
'BAKANLIK HASTANESİNDE İLK UYGULAMA YAPILDI'
Mide tümörü ameliyatlarının açık cerrahi ile yapıldığını belirten Barlas, ameliyatların son yıllarda yurt dışında hem hasta hem de hekim için konfor sağlayan ve ciddi komplikasyon risklerinin önüne geçen kapalı cerrahi (laparoskopik) yöntemi ile gerçekleştirildiğini söyledi.
Kapalı cerrahi uygulamasının artık Türkiye'de de yapılabildiğini ifade eden Barlas, uygulamanın kimi özel hastanelerde yurt dışından gelen hekimlerin eşliğinde yapıldığını ve maliyetin en az 10-15 bin doları bulduğunu belirtti.
"Kapalı cerrahi ile kötü huylu mide tümörü ameliyatlarının artık Sağlık Bakanlığına bağlı devlet hastanesinde de başarılı bir şekilde gerçekleştirildiğini" açıklayan Barlas, şunları kaydetti:
"Ülkemizde son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi cerrahi işlemlerin kapalı yani laparoskopik yöntemlerle yapılması, hem hasta konforu açısından hem de ameliyat sonrası iyileşme döneminin kısalığı ve iş gücü kaybının az olması nedeniyle tercih edilmektedir.
Kapalı yöntemlerle kalın bağırsak kanserleri dahil, çok sayıda ameliyat hali hazırda zaten ülkemizde ve kliniklerimizde başarıyla yapılmaktadır. Biz, Japonya ve Amerika'da son yıllarda başarıyla yapılan yöntemi Sağlık Bakanlığı Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniğinde gerçekleştirdik."
Barlas, kapalı yöntem uygulanarak yapılan mide kanseri ameliyatında, tümörlü mide dokusunun komşu lenf bezleriyle beraber çıkarıldığını anlatarak, "İşlem, baştan sona kapalı olarak hastanemizde ilk kez yapıldı. Dünyada ve Türkiye'de özel bazı merkezlerde çok ender yapılan bu yöntem, çok yüksek maliyetlerle gerçekleştiriliyor" diye konuştu.
Barlas, ameliyatın "Sağlık Bakanlığına bağlı bir hastanede başarıyla yapılmış olmasının, Türkiye'de tıp bilimi ve sağlık alanında katedilen mesafenin öneminin çok açık göstergesi" olduğunu dile getirdi. Kapalı ameliyatların, tüm dünyada hekimler ve hastalar tarafından çok tercih edildiğini vurgulayan Barlas, sağlık kuruluşunda belli bir teknik alt yapının gerekliliği yanında, operasyonu yapacak ekibin de deneyim sahibi olması gerektiğini bildirdi.
Barlas, "kapalı cerrahinin hasta açısından özellikle operasyon sonrası riskleri minimum düzeye düşürdüğünü, iyileşme hızını artırdığını, hastanın kısa sürede sosyal yaşama dönmesine imkan verdiğini" ifade etti. Her hastanın bu tedaviye uygun olmadığının altını çizen Barlas, ameliyat öncesi yapılacak değerlendirmede tümörün evresine ve hastanın genel profiline göre karar verildiğini söyledi.
İLK HASTA TABURCU OLDU
Barlas, 57 yaşındaki İbrahim Aydoğmuş'un kendilerine iştahsızlık, karın ağrısı ve kusma şikayetleri ile başvurduğunu belirterek, yapılan tetkiklerde mide çıkışında, gıda geçişine izin vermeyen bir kitle olduğunun tespit edildiğini kaydetti.
Aydoğmuş'tan alınan biyopsilerde mide kanseri tanısı konulduğunu anlatan Barlas, kapalı cerrahi ile yapılan ameliyatın 2 saat sürdüğünü, hastanın aynı gün yürümeye, ertesi gün ise kendi ihtiyaçlarını görmeye başladığını ifade etti. Barlas, operasyondan sonraki üçüncü gün sıvı gıdalara başlanabildiğini belirterek, hastanın dördüncü gün ise normal beslenebildiğini ve 6. gün taburcu edildiğini söyledi.