BIST 9.233
DOLAR 34,50
EURO 36,55
ALTIN 2.920,22
HABER /  POLİTİKA  /  MHP

MHP'nin YARSAV'ın yanında ne işi var?

Ülkücü camianın 12 Eylül darbesinde ağır bedeller ödeyen isimleri, referandumu darbe ile hesaplaşmak için tarihî bir fırsat olarak görüyor.

Abone ol

Bu sebeple MHP yönetiminin tutumuna bir anlam veremiyor. MHP genel kurul delegesi olan eski ilçe başkanlarından Doç. Dr. Ömer Özkan, "MHP yanlış rayda. YARSAV'ın, BDP'nin, CHP'nin yanında ne işi var?" sözleriyle tepkisini dile getiriyor. 1980 sonrası açılan ülkücüler davasında yargılanan isimlerden Avukat İrfan Sönmez de, o dönemin sıkıntılarını yaşayanların referandumda 'hayır' diyemeyeceğini savunuyor.

Zaman'dan Ali Rıza Karasu'nun haberine göre Anayasa değişikliği referandum süreci ısınırken en heyecanlı kitle, 12 Eylül darbesinin mağdurları. Hem sağ hem de sol kesimden birçok kişi ya da sivil toplum kuruluşu, referandumda 'evet' diyeceklerini yüksek sesle dile getiriyor. Her iki kesimden de darbeyi yaşayanlar, bugün oy verdikleri partilerin 'hayır' kampanyalarına anlam veremese de 12 Eylül'le hesaplaşma kararlılığından vazgeçmiyor. Ülkücü camiadaki hareketlilik dikkat çekici. Özellikle bedel ödemiş isimler, MHP yönetiminin tutumuna sert tepki gösteriyor. 12 Eylül öncesi MHP genel kurul delegesi olan eski ilçe başkanlarından Doç. Dr. Ömer Özkan, parti yönetiminin kararına uymayacaklarını vurgularken, "MHP yanlış rayda. YARSAV'ın, BDP'nin, CHP'nin yanında ne işi var?" tepkisini gösteriyor.

1980 sonrası açılan ülkücüler davasında yargılanan isimlerden biri Avukat İrfan Sönmez. O dönemin sıkıntılarını yaşayanların, referandumda 'hayır' diyemeyeceğini savunuyor. Sönmez, sadece kendi mağduriyetleri açısından değil genel anlamda milletin yıllardır yaşadığı mağduriyetler açısından da pakete 'evet' diyor: "HSYK, millet iktidarına engel olmak için Anayasa'ya yerleştirilmiş bir barikattır. Anayasa Mahkemesi, yapısı itibarıyla milletin iktidarına mani olmak için oluşturulan bir barikattır. Türk milletini düşman yerine koyarak, kimine Alevi, kimine Sünni, kimine sağcı, kimine solcu, kimine ülkücü olduğu için düşmanca muamele eden, her türlü işkenceyi reva görenlerden hesap sorulmasını istiyorsak bu anayasa değişikliklerine 'evet' diyeceğiz."

Doç. Dr. Ömer Özkan da Sönmez'le aynı fikirde. Özkan'a göre, değişikliğe 'evet' dememek, Türkiye'ye yapılacak en büyük ihanet. MHP için, "Yanlış raydalar." siteminde bulunuyor. Bu noktada SHP'li eski Adalet Bakanı Mehmet Moğultay'ın, "Buraya bizim adamları almayacaktım da MHP'lileri mi alacaktım?" şeklindeki sözünü hatırlatarak, "Şimdi bu yapı düşüyor. Bu değişiklikle milletin değerleri, anayasal kuruluşlarda da temsil edilmiş olacak. Kurumlar, milletin değerlerine karşı tavır koyamayacak." diyor. Özkan, MHP yönetimini şöyle eleştiriyor: "Burada CHP'yi, Anayasa Mahkemesi İkinci Başkanı'nı, HSYK Başkan Vekili'ni, Yargıtay Başkanı'nı, eski YARSAV Başkanı'nı anlarız ama üyelerinin birçoğu işkence gören MHP'nin, bunların yanında ne işi var, onu anlayamıyoruz. Ülkücüler CHP, DSP ve Yargıtay Başkanı'nın ağladığı tavrın yanında hiçbir zaman yer almayacaktır. MHP'nin tavrı, o dönemi yaşayan ülkücüleri etkilemeyecektir. 12 Eylül'ü yaşayanların tamamı 'evet' diyecektir. MHP başta bir tavır koydu, kendisini BDP'nin yanında buldu. Bu tavır, MHP'ye büyük zarar verecek. Barajın altına bile düşebilirler."

Askerî müdahalenin bir başka ülkücü mağduru da Hasan Aras. Anayasa değişikliğini 'bir iktidar partisi projesi' olarak görmüyor. "Sadece darbecilere yargı yolunu kapatan 15. maddenin kaldırılması ve HSYK ile ilgili değerlendirmeler bile 'evet' demem için yeterli." diyor. Aras da diğer 'ülküdaşları' gibi paketin geçmesi halinde darbecilere dava açmayı düşünüyor.

Bayramlıklarımı giyip 'evet' diyeceğim

Büyük Birlik Partisi (BBP) mensubu ülkücülerden tiyatro sanatçısı Ahmet Yenilmez de referandumda 'evet' diyeceğini açıkladı. Yenilmez, darbe sırasında 17 yaşında bir genç olarak hapishane kapısıyla mağdur ailelerin evleri arasında çok mekik dokumuş. Referandumla ilgili heyecanını şu sözlerle ifade ediyor: "12 Eylül günü oy vermeye giderken en güzel kıyafetlerimi giyeceğim, tıraş olacağım, bayrama giden çocuk sevincinde olacağım. O gün çocuklarımı karşıma alıp bir başka bakacağım. Evden bir başka çıkacağım. 'Evet' mührünü bir başka basacağım. O kulübeden çıkıp neticeyi bir başka takip edeceğim. Bu, ülkücü olmamın gereğidir."