BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  POLİTİKA

MHPnin restine hükümetten rest

MHP, hükümetin kapalı oturum teklifi için sert konuştu hükümetten cevap geçikmedi. İşte hükümetin resti;

Abone ol

Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, ''Demokratik açılım'' ile ilgili TBMM'de yapılacak oturumu, kapalı ya da açık yapma gibi bir endişeleri bulunmadığını belirterek, ''Gerekiyorsa biz bu oturumu açık da yaparız ama böylesine hassas bir konunun tribünlere oynayarak konuşulması yerine daha soğukkanlı, daha derli toplu konuşulması için söylenmiş bir fikirdir, bir yöntemdir'' dedi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Devlet ve bağlı müesseselerde çalışan işçilere her yıl ödenen ilave tediyelerin her yıl iki taksitte ödendiğini hatırlatarak, ilk taksitin bayramdan önce, 17 Eylül 2009'da ödeneceğini, diğer yarısının ise 25 Kasım 2009'da ödeneceğini bildirdi.

Cemil Çiçek, ''Zaten Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız da BAĞ-KUR ve SSK emeklilerinin maaşlarının bayramdan evvel ödenmesiyle ilgili açıklamayı yapmıştı'' dedi.

Toplantıda Avrupa Birliği (AB) konusu üzerinde durduklarını belirten Çiçek, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın ''Türkiye'nin AB İletişim Stratejisi'' ile ilgili Bakanlar Kurulu'na bilgi sunduğunu söyledi.

Türkiye'de ve AB ülkelerinde yapılan kamuoyu yoklamalarında, ''AB üyesi ülkelerin Türkiye'yi yeterince tanımadığı, Türk vatandaşların da AB konusunda yeterli bilgi iletişimine sahip olmadığı''nın görüldüğünü ifade eden Çiçek, bunun yanlış değerlendirmelere yol açtığını kaydetti.

Çiçek, bunun için konunun, hem içerde hem dışarda bilimsel yöntemlerle ve çok gerçekçi verilerle kamuoylarına tanıtılması ve bu iletişimin sağlanması gerektiğini vurguladı. AB Genel Sekreterliğinin bununla ilgili çok kapsamlı bir çalışma yaptığını söyleyen Çiçek, ''Sayın Bakan bilgi sundu. Biz de Bakanlar Kurulu'nda bu stratejiyi benimsemiş olduk. Bundan sonra faaliyetler bu strateji çerçevesinde yürütülmüş olacak'' dedi.

AFET KOORDİNASYONU, ÇİÇEK SORUMLULUĞUNDA YÜRÜTÜLECEK

Çiçek, İstanbul, Tekirdağ ve diğer bazı illerde yaşanan sel felaketiyle ilgili çalışmaları devam ettiğini, henüz tüm yerleşim merkezlerinde kesin hasar tespitlerinin yapılamadığını belirtti.

Bu tespitler yapıldıktan sonra başta kamu olacakları olmak üzere ne gibi kolaylıklar sağlanacağını ortaya koyacaklarını belirten Çiçek, şöyle konuştu:

''Bugün aldığımız bir karar şudur; bildiğiniz gibi bu tür felaketler olduğu zaman bir çok devlet kuruluşu konuyla ilgilenmektedir. Aynı yerleşim merkezi içeresinde Devlet Su İşlerinin, Karayollarının ve mahalli idarelerin, yerel yönetimlerin görev alanına giren, sorumluluğunda olan hususlar var. Gelinen noktada böyle tecrübelerden sonra konunun tek elden koordine edilmesi, planlanması ve birlikte bu sorunların, muhtemel sorunların çözülebilmesi noktasında konunun tek elden yürütülmesi gerekmektedir.''

Bununla ilgili yasal bir düzenlemeyi geçen yasama dönemi içerisinde çıkardıklarını anımsatan Çiçek, bu yasa ile Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık Acil Durum Genel Müdürlüğü'nün birleştirildiğini, tek çatı altında toplandığını kaydetti.

Çiçek, sözlerine şöyle devam etti:

''Bundan sonra bu konularla ilgili son İstanbul'da yaşanan üzücü olaylar da dahil olmak üzere bundan sonra konu tek elden yürütülecektir, koordinasyon tek elden sağlanacaktır. Bunun sorumluluğunu da ben üstlenmiş olacağım. Zaten o çıkan yasa Başbakanlığa bağlı olarak çıkmıştı. Sayın Başbakan bu koordinasyonunun tarafımızdan yapılmasını uygun görmüştür. Bu anlayış çerçevesinde konuyu derhal, birlikte ele alıp hiç olmazsa bundan sonra üzücü olaylar meydana gelmesin, şayet gelebilecekse onun önlemlerini önceden belli bir plan dahilinde alalım diye yeni bir anlayışla konuya yaklaşmış olmaktayız.''
MEMUR MAAŞLARINDAKİ ARTIŞ

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.

Memur maaşlarına yapılacak zammın Bakanlar Kurulu toplantısında gündeme gelip gelmediğine ilişkin soru üzerine Çiçek, konunun gündeme gelmediğini söyledi. Memur maaş zamlarının daha önceki toplantılarda şeklen ele alındığını ifade eden Çiçek, TBMM'ye sunulmadan önce bütçenin Bakanlar Kurulu toplantısında her zaman ele alındığını, 17 Ekim'de bütçenin TBMM'ye sunulmuş olacağını ve dolayısıyla memur maaş kat sayılarının da bütçede yer alacağını kaydetti.

Çiçek, ''Şunun bilinmesinde fayda var, biz seçimle gelmiş bir iktidarız eğer çalışan insanımıza gerçekten beklentileri karşılayacak bir ödeme yapma imkanımız olursa bunu vatandaşımızın biz bunu bugüne kadar esirgemedik, esirgemeyiz. Eğer geçmişte telaffuz edilen bir rakam varsa bu çok ince hesabın, ayrıntılı bir hesabın sonucudur. Dolayısıyla Sayın Yazıcı tarafından sendikalarımıza teklif edilen rakam o günkü bir hesap çerçevesinde yapılmıştır. Ancak bugün bu konu gündeme gelmedi. Bu konu Ekim ayı içerisinde Meclis'e sunulurken zaten orada yer almış olacaktır'' diye konuştu.

BAHÇELİ'YE YANIT

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, ''demokratik açılım'' çalışmalarıyla ilgili olarak TBMM'de kapalı oturum yapılması durumunda ''Hükümet kapalı oturumda bir bilgi verirse biz bu bilgiyi açıklayacağız'' dediğinin hatırlatılması ve değerlendirmesinin sorulması üzerine, Çiçek, TBMM'de ilk kez kapalı oturum yapılmayacağını, cumhuriyetin kurulduğu günlerden bugüne kadar farklı zamanlarda böyle oturumlar yapıldığını hatırlattı.

''Bunun kendine göre bir mantığı ve gerekçesi olduğunu'' söyleyen Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bizim o noktada bir endişemiz yok. Üzerinde durduğumuz, karar verdiğimiz, yürütmekte olduğumuz çabaları kamuoyu önünde açık da kapalı oturumda da tartışırız. Kapalı oturumda daha soğukkanlı, daha derli toplu konuşmanın avantajları var. Yoksa bir çekincemiz olduğundan, milletimizden herhangi bir şeyi sakladığımızdan dolayı değildir. Gerekiyorsa biz bunu açık da yaparız, bunda hiç tereddüt yok. Ancak üzerinde durmamız gereken şey şu; bir yöntemi, bir talebi beğenmiyor olabilirsiniz ya da sizin buna karşılık bir kısım taleplerimiz olabilir ama bunların hepsinin yürürlükteki mevzuat çerçevesinde yapılması lazım. Eğer insanlar yürürlükteki mevzuatı 'ben tanımam' demeye getiriyorsa o zaman bu ülkede hukuk devletini nasıl tesis edeceğiz? Yani kapalı oturumlardaki değerlendirmelerin 10 yıl geçmeden hiçbir şekilde yayınlanamayacağı ortada iken, bu mevzuat hükmü iken ben 'bunu tanımam, buna rağmen açıklama yaparım' diyorsa, o zaman söylenebilecek ne vardır diye doğrusu düşünürüm.

Açıkça ifade edelim, bizim kapalı ya da açık herhangi bir endişemiz yok, gerekiyorsa biz bu oturumu açık da yaparız. Ama böylesine hassas bir konunun tribünlere oynayarak konuşulması yerine daha soğukkanlı, daha derli toplu konuşulması için söylenmiş bir fikirdir, bir yöntemdir. Nitekim bunu ilk defa biz de gündeme getirmiyoruz. Geçmişteki insanlar bu toplantılar yapıldığında, Cumhuriyetin ilk kurulduğu günlerden bugüne kadar kapalı oturumlarda dile getirilen hususlar, milletten saklanan, gizlenen hususlar değildi. O formatta, o şekilde konuşulması konunun önemi ve varılmak istenen amaç açısından daha doğru bulunduğu için iç tüzüğe böyle bir hüküm konulmuştur.

İcap ediyorsa biz açık da konuşuruz. Bizim milletimizden saklayacağımız, milletimize söylemeyeceğimiz, kapalı kapılar arkasında bu işleri konuşacağız diye bir konu da yok. Biz milletimizle her zaman iç içeyiz ve açıkça da konuşuruz.''

Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, ''demokratik açılım'' ile ilgili çalışmaları aralıksız sürdürdüklerini belirterek, ''Bizim kararlılığımızda ve konuya verdiğimiz önemde en ufak bir değişiklik yok'' dedi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Bugünkü toplantıda benimsenen ''AB İletişim Stratejisi''nin tanıtım konusunda ne gibi değişiklikler getireceğinin sorulması üzerine, Çiçek, geçen yasama döneminin son günlerinde AB Genel Sekreterliği teşkilatında ihtiyaçlara göre yeni bir yapılanmaya gidildiğini hatırlattı. Bunlardan birinin de iletişimin sağlanmasıyla ilgili olduğunu belirten Çiçek, iletişim sağlandığı ölçüde kamuoyunun konuya bakışının farklılaşabildiğini vurguladı.

Çiçek, şunları söyledi: ''Ciddi bir bilgi eksikliği olduğu kanaatini taşıyoruz. Muhtelif ziyaretlerimizde, görüşmelerimizde, vatandaşlarımıza 'AB'den ne anlıyorsunuz' diye sorulduğunda ciddi bir bilgi eksikliği olduğu ortaya çıkıyor. Zaten Reform İzleme Grubu da bu ihtiyacı geçmişte gördüğü için böyle bir başkanlığın kurulması ve yeni bir anlayışla sivil toplumun da desteğin alarak, yeni bir strateji belirlenmesini karara bağlamıştı. Bu çerçevede yapılan bir belgelendirme var. Bunun içerisinde çok değişik unsur ve yöntemlerle bu iletişimin sağlanması söz konusu.''

''İMRALI'DAKİ GÖRÜŞME''

Çiçek, ''Bazı basın yayın organlarında Abdullah Öcalan'ın geçen hafta İmralı'da kız kardeşiyle yaptığı görüşmeyi Kürtçe gerçekleştirdiği yönünde haberler yansıdı. Bu konuda size bir bilgi ulaştı mı?'' sorusunu, şöyle yanıtladı:

''Hayır, ulaşmadı. Zaten biz bu konuya olumlu bakıyoruz. Neticede dil iletişim içindir, insanların birbirlerini anlamaları, ilişki kurmaları, meramlarını karşılıklı söylemeleri bakımındandır.

Geçmişte bazı yasaklar geldiyse bunu engellemekten ziyade, başka sebeplerden dolayı gelmiştir, kişiye mahsus da bir kısıtlama değildir. Onun da özellikle altını çizeyim; bunlar genel ve eşit düzenlemelerdir. Doğruluğu, yanlışlığı tartışılabilir ama genel ve eşit düzenlemedir. Kişiye mahsus bir düzenleme değil. Zaman içerisinde zaten o alanda önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. İhtiyaç hasıl oldu mu yeni kararlar alınabiliyor, o çerçevede değerlendirilmesi gereken bir husustur. Şayet söylendiği tarzda bir şey gerçekleştiyse bu Adalet Bakanlığı'nın bilgisi dahilinde olan bir husus.''

''İŞİN ZORLUĞUNUN FARKINDAYIZ AMA...''

''Demokratik açılım çalışmalarında baştaki hızın ve temponun düştüğünün'' ifade edilmesi ve ''takvim konusunda değişiklik olup olmadığının'' sorulması üzerine, Çiçek, ''bunun bir algılama meselesi'' olduğunu söyledi.

Çiçek, şunları kaydetti: ''Bizim kararlılığımızda ve yapmak istediğimiz konuda herhangi bir yavaşlama, işi ağırdan alma söz konusu değil. Tam tersi biz bunun uzun bir süreç olduğunu, Sayın Başbakanımız, bizler yaptığımız konuşmalarda hep ifade ettik. Zaten kısa sürede bu sorun çözülebilecek nitelikte olsaydı bugüne kadar bu işin çözülüyor olması lazımdı.

Cumhuriyetin kuruluşundan beri 60 tane hükümet gelmiş. Biz 60. hükümetiz. Konunun iki boyutu var. Bir demokratik standartlarla ilgili kısmı, bir de terörle ilgili kısmı var. Özellikle etnik, bölücü terör açısından bakıyorsan ilk eylem konulduğu tarihten, 1984'ten 2009'a kadar 25 yıl geçmiş, 15 tane de hükümet geçmiş iş başında. Öbür açıdan bakarsak 60 hükümet. Dolayısıyla bu konu eğer kamuoyundaki yüksek beklenti hilafına çok kolay olabilseydi şimdiye kadar çözülebilirdi. Biz bu işin zorluğunun farkındayız ama çözümsüzlüğün de bu işi daha da zor hale getirdiğini, işi ağırdan almanın, yarına, bir başka hükümete bırakmanın Türkiye'ye nelere mal olduğunu, ne tip acılara mal olduğunu her gün hem görüyoruz hem de yaşıyoruz.

Bu sorunun çözülmesi lazım. Çözüm için gayret gösteriyoruz ama bu işin de kendi tabiatından kaynaklanan bir hızı var. Onun için aşırı beklentiye girmek yerine kendi tabi seyri içinde bunun götürülmesi lazım.

Biz kendi yönümüzden bu çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Toplantılar yapılıyor. Size bazen bilgi veriliyor, belki bazen bilginiz olmuyor olabilir. Bu toplantılara devam ediyoruz. Nitekim 1 Ekim'de TBMM açılacak, işin Meclis boyutu var. İdari tasarruflarla yapılacak işler var. Başka türlü yapılması gereken çalışmalar var. Bunların hepsini çok kapsamlı ve çok yönlü olarak yapıyoruz. Onun için bizim kararlılığımızda ve konuya verdiğimiz önemde en ufak bir değişiklik yok.''