Devlet Bahçeli yönetimindeki MHP'nin izlediği, "Ulusalcı" politikalarla, ülkücü hareketin tarihi, idealleri ve gelecek misyonu açısından girilen bir hesaplaşma.
Abone olHaziran'da yapılacak genel seçimlerde geri sayım başlarken MHP'de neler oluyor? Bu sorunun yanıtı çeşitli kesimlerce farklı farklı verilmeye çalışılıyor.
Yeni Şafak'tan Abdülkadir Selvi, MHP'nin fay hattı başlıklı yazısında ilginç analizlere yer verd. Şu tespit Selvi'nin:
"MHP'nin fay hattında hareketlenme var. Bu olay, Devlet Bahçeli yönetimindeki MHP'nin izlediği, "Ulusalcı" politikalarla, ülkücü hareketin tarihi, idealleri ve gelecek misyonu açısından girilen bir hesaplaşma. Bahçeli MHP'sine, kendi misyonuyla yüzleşmesi için tutulan bir ayna."
Selvi analizine şöyle devam etti:
Ülkücü hareketteki bu sorgulama süreci büyük ölçüde 12 Eylül referandumu sürecinde başladı. Referandumda, 12 Eylül darbesinde ülkücülere Mamak zindanlarını ya da darağaçlarını reva görenlerden hesap sorulmasını isteyen ülkücülerle MHP yönetimi ters düştü.
Darbecilerden hesap sorulmasını isteyenlerin bir kısmı 12 Eylül öncesinde ülkücü hareket içinde mücadele adamı ve fikri birikimleriyle ön plana çıkmış isimlerdi. Ortak özellikleri yaşadıkları süreçleri tahlil etmiş, özeleştirilerini yapmış, entelektüel düzeyleriyle kendilerini hissettirmiş ama en çok da tecrübe inbiğinden süzülerek bugüne gelen "Ülkücü Ağabeyler" olmalarıydı.
Her şeyi hazmediyor ancak ülkücülere Mamak zindanlarını, Kafes'i, darağacığını ve Karşıyaka Mezarlığı'nı reva gören, "Eşitlik olsun diye bir ondan bir bundan astık" diye savunma yapan Kenan Evren ve darbesinden hesap sorulma fırsatı yakalanmışken, MHP'nin darbecilerin arkasında durmasını kabullenemiyorlardı.
Onlardan biri de Ramiz Ongun'du. MHP Genel Başkan adaylığı yarışında ilerleyen turlarda çekilip, Devlet Bahçeli'yi desteklemişti. Ramiz Ongun bugün MHP'den ihraç edilme tehlikesiyle karşı karşıya. Savunması istenmiş Ramiz Ongun'un. Ancak o savunma yerine MHP'nin yüzüne bir ayna tutmayı tercih etmiş. Ramiz Ongun'la konuştum. MHP yönetiminden gelecek cevabı bekliyordu. MHP yönetimine gönderdiği ve 3 sayfadan oluşan mektubu için, "Bir ülkücünün infiali" denilebilir mi diye sordum.
"İnfial yetersiz kalır. İnfial sadece tepkiyi yansıtır" dedi. "Bu bir hareket noktasıdır" diye mektubunun adını kendisi koydu.
"Bir ülkücünün incinmiş duyguları var, infiali var, tepkisi var. Ama ondan da öte inançları, idealleri ve mefkureleri var. O nedenle bir bir savunma ya da mektup değil. Bu bir hareket noktasıdır" dedi.
"MHP'nin ve Ülkü Ocaklarının varlığının en önemli saiki, Türk milletinin fikri ve ahlaki değerlerini mevcut ve gelecek nesillere öğretmek ve yaşatmaktır. Ülkücülerin tek şiarı vardır: 'Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur'! Bahçeli bu yolu saptırmıştır. Öyle ki, belli bir siyasi partiye karşı kin ve nefret içinde hareket ederek, milleti çatışmaya götürecek bir tutum içine girmiştir. Her MHP'liyi belli bir siyasi partiye karşı nefret ile dolu bir insan haline getirmek, aynı camide saf tutan insanların arasına nefret tohumu atmak demektir."
Bu sözler Ramiz Ongun'a ait. MHP'nin yaşadığı sorunun temelinde de bu yatıyor. Bahçeli, aynı camide saf tutan milliyetçi-muhafazakarla yol arkadaşlığı yerine Cumhuriyet mitinglerini düzenleyerek milletin mukaddesatına savaş açanlarla yoldaşlığı tercih etti.
MHP'de yaşanan sarsıntının temelinde camide birlikte saf tutanların yeter artık diye ayağa kalkması yatıyor.