MHP'li Yalçın'ın tehdit ve hakaretlerine cevap!
Meclis'te yeni bakanların yemin etmemesi krizinde MHP ile HDP'nin aynı safta yer almasını eleştirdiğim bir önceki yazım bu konuda ilktir.
Biraz iddialı olacak ama 15 yıldır siyasi analizler yapan biri
olarak bugüne kadar MHP'yi neredeyse hiç eleştirmedim.
Belki bir iki yazıda yaptıkları hataları saymışımdır. Ama diğer
siyasi partilere, hele hele AK Parti'ye yönelttiğim
eleştiştirilerin binde birini dahi onlar için söymememişimdir.
Meclis'te yeni bakanların yemin etmemesi krizinde MHP ile HDP'nin
aynı safta yer almasını eleştirdiğim bir önceki yazım bu konuda
ilktir.
O yazıda ne demişim ki "Daha önce HDP ile
hiç bir şartta yan yana gelmeyeceklerini söyleyen Bahçeli'nin
MHP'si, AK Parti yerine HDP ile koalisyon kurarak siyaseten intihar
etti. MHP değil Alpaslan Türkeş'in mezarını zemzem ve gülsuyu ile
yıkamak, bütün partililer zemzem suyuyla aylarca yıkansa bu lekeyi
kolay kolay çıkaramaz.
Bahçeli yemin etmiş gibi MHP'yi baraj altına çekmek için
çabalıyor. Herhalde ülkücü kesimden vazgeçip gözünü Kürt
oylarına dikmiş olmalı! Bunun olmayacağı belli ama 1 Kasım'da
AK Parti'nin işini ziyadesiyle kolaylaştıracağı kesin. Bu gidiş
HDP'nin gerisinde kalmalarından öte bir şeye
yaramaz."
Bu eleştirim MHP'yi çok rahatsız etmiş olacak ki Genel Başkan
Yardımcısı Semih Yalçın şahsıma hakaret, tehdit ve şantaj dolu bir
açıklama ile cevap vermiş.
Epey uzun açıklamadan önemli gördüğüm bazı satırları sizinle
paylaşmak istiyorum izninizle:
"Süleyman Özışık. Uçuk kaçık ve dengesiz yazılarınızı bir
süreden beri hayret ve acımayla takip ediyoruz. Her şeye maydanoz
olmakla yetinmiyor; bütün kesimlere, hatta siyasi partilere ayar
veriyor, tehditler savuruyorsunuz. Bu arada MHP'ye de saldırıyor,
iftiralarla partimizi karalıyorsunuz.
Demokrasiyi, barışı, insan haklarını savunacağınıza, Erdoğan
despotizminin yamaklığını yapıyorsunuz. Sağduyudan, idrak ve
izandan mahrum bir bakış açısıyla kaleme aldığınız yazılar, müfrit
derecede Erdoğan hayranlığı ve bağlılığı kokuyor. Üslubunuzdan,
Erdoğan'ın iş başından gitmesi korkusuyla halüsinasyonlar
gördüğünüz anlaşılıyor.
Meseleyi MHP için bir intihar vakası gibi yorumlayıp aklınız
sıra partimizi kamu vicdanında mahkm etmeye çalışıyorsunuz. Ama
avucunuzu yalarsınız. Ortada bu gerçek varken MHP'yi suçlu çıkarma
gayretiniz, tekeden süt sağmaya çalışmaktan farksız.
Bu kafayla yakında siz ve sizin gibi romantik Erdoğan aşıkları, MHP'nin HDP ile Meclis çatısı altında bir arada bulunmasına bile karşı çıkarsınız. Çünkü siz Meclisi değil, Kaçak Sarayı yeğliyorsunuz.
Halkın iradesini değil Erdoğan'ın kişisel heva ve
heveslerine önem veriyorsunuz. Ama boşuna çırpınıyorsunuz. Millet,
sizin gibi Erdoğan perestlere rağmen MHP'ye teveccüh gösterir. O
çok güvendiğiniz Erdoğan'ın düşüş süreci başladı. Müfrit derecedeki
yandaşlığınızla, hastalık ölçüsündeki bağnazlığınızla; iftira,
yalan, dolan, hile ve saptırmayla Erdoğan'ın tükenmekte olan siyasi
ömrüne ömür katamazsınız.
Siz iyisi mi hesaplarınızı Erdoğan sonrasına göre yapın da
fazla kanatlanıp uçmaya kalkmayın.
Erdoğan'ın tükenmekte olan gücüne, dinmekte olan rüzgarına güvenerek çırptığınız o güdük kanatlarınızla fazla yükselip süzülemezsiniz. Yüksekten düşüp başınıza iş açarsınız sonra. Hatta bu sizin için intihar olur!
Süleyman Efendi,
Bu arada bugünkü yazınızda, Tayyip Erdoğan'ı devlet yerine koyarak bazı gazeteleri hedef gösteriyorsunuz. Mesleğinizin tarafsızlığını ve ahlaki ilkelerini gözetmeyerek, halkın bütününe karşı taşıdığınız sorumlulukları göz ardı ederek; dürüstlük, hakkaniyet ve gerçeklere riayet gibi kuralara uymayarak İnternethaber'i, sosyal medyayı sanal bir çöplüğe dönüştüren ak-trollerin yuvası ve AKP'nin sanal ortamdaki ileri karakolu haline getirdiğinizi esefle görüyoruz.
Medyaya uygulanan sansürü ve baskıları eleştireceğinize, Erdoğan ve avenesinin tetikçiliğine soyunup basına uygulanan kıyımı destekliyorsunuz. Kendi meslektaşlarınızı ve bazı basın kuruluşlarını gammazlıyorsunuz. Onları, askerimize ve polisimize yönelik PKK saldırılarının teşvikçi ve tahrikçisi olmakla suçluyorsunuz. Eğer bazı mevkute ve televizyonların gazetecilik ve yayın anlayışını onaylamıyorsanız onları eleştirir, gerekeni sayar dökersiniz.
Ayrıca söz konusu gazete ve televizyonlar veya çalışanları eğer suç işliyorlarsa onlar hakkında muamelede bulunacak merci devlet değil, bağımsız olması gereken yargıdır. MHP olarak, bu çirkin ve iğrenç girişiminizi şiddetle kınıyoruz."
Açıklama böyle....
Aslında bu açıklamaya karşılık, "Semih Yalçın. 17/25
Aralık'tan bu yana kucağına oturduğun paralel yapının kucağından
kalk, öyle konuş!" şeklinde kısa ve öz cevap yeterli
olacak. Ama MHP'ye gönül vermiş ülküdaşların hürmetine bunu
yapmayacağım.
Semih Yalçın açıklamasında Erdoğan despotizminden bahsediyor ama
suratının ortasındaki kara delikten çıkan iğrenç sözler bir
milletvekilinden ziyade, mafya liderini andırıyor!
"Siz iyisi mi hesaplarınızı Erdoğan sonrasına göre yapın da
fazla kanatlanıp uçmaya kalkmayın. Erdoğan'ın tükenmekte olan
gücüne, dinmekte olan rüzgarına güvenerek çırptığınız o güdük
kanatlarınızla fazla yükselip süzülemezsiniz. Yüksekten düşüp
başınıza iş açarsınız sonra. Hatta bu sizin için intihar
olur!" sözleriyle Erdoğan sonrası başımıza nasıl mafya
lideri kesileceğinin ipuçlarını veriyor muhterem.
Ne olacak Semih Yalçın?
Hadi diyelim ki Erdoğan gitti ve siz iktidara geldiniz? Halkın
yüzde 52'sinin oylarıyla seçilen bir cumhurbaşkanını savunduğumuz
ve sizi ömrü hayatımızda bir kere eleştirdiğimiz için bize ne
yapacaksınız, onu söyleyin?
Asacak mısınız, kesecek misiniz, yoksa çökecek misiniz?
Sizin, "MHP'yi eleştirirseniz sonunuz intihar
olur" demenizle, PKK'nın, "HDP'ye oy vermezseniz
sonunuz ölüm olur" demesi arasında ne fark var söyler
misiniz? Adına "Açıklama" dediğiniz ucuz
tehditlerinizle siyasi haraç mı istiyorsunuz?
Yazılarımdan dolayı beni PKK ile birlikte MHP'de tehdit ediyorsa
varın ne kadar zelil durumda olduğunuzu siz düşünün!
Başta sizin seçmeniniz olmak üzere millet herşeyi görüyor ve
izliyor. 7 Haziran seçimlerinden bu yana HDP ile can ciğer kuzu
sarması olan sizdiniz, siz! "HDP'nin barajı aşıp
Meclis'e girmesinde sakınca görmüyorum" diyen milletvekili
sizin partinizdendi.
AK Parti'yi iktidardan indirmek için onlara tek bir söz
söyleyemediniz!
Seçim sonrası halkın aklıyla alay eder gibi, "Biz onlarla
hiç bir şartta yanyana gelmeyiz" demekle aklanacağınızı
düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
Bana "Hırsızın ve sarayın yamaklığnı yapıyorsun"
diyeceğinize önce dönün, kendi alnınızdaki lekeyi temizleyin.
Torunu yaşındaki kız öğrencilerle seks alemleri yapan, MHP'nin
hazineden aldığı paraları o kızlara Range Rover alarak, daireler
kiralayarak hırsızlığın daniskasını yapan sizin vekillerinizdi
unuttunuz mu yoksa? Haziden gelen ve seks alemlerinde harcanan o
paraları vekillerden alıp kasaya geri koydunuz mu? Önce onun
hesabını verin, sonra başkalarına hırsız muamelesi yapın!
Hiç boşuna kıvranmayın sayın vekilim!
Sinan Oğan ve Tuğrul Türkeş gibi iki değeri ihraç etmek size
iktidarı getirmeyecek bunu siz de çok iyi biliyorsunuz. Gelen anket
sonuçları eli kanlı PKK'nın Meclis'teki temsilcilerinin bile
gerisine düşebileceğinizi gösteriyor.
Milletin tüm bu olanlara rağmen MHP'ye teveccüh gösterdiğini
söylemişsiniz. O zaman hodri meydan sayın vekil!
Eğer MHP bir önceki seçimde aldığı oy oranını yakalarsa ben kalem
bırakacağım. Tersi olursa siz siyaset sahnesinden çekilecek
misiniz?
Milletin huzurunda bunun sözünü verelim mi?
Dipnot: Dağlıca'dan gelen haberler şehit sayısının
bir hayli fazla olduğunu gösteriyor. Ortada bir bilgi kirliliği
var. Kimi gazeteciler şehit sayısını 21 oılarak açıklıyor. Kimileri
ise şehitlerin PKK'nın elinde rehin olduğunu haber veriyor.
Söylentiler kısa zaman zarfında büyük provokasyonlara neden
olabilir.
Genelkurmay'ın olayı acilen ve tüm detaylarıyla paylaşması
gerekiyor.