Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, "Emin olunuz, Cumhurbaşkanı CHP’den seçilse ortada ne itiraz ne muhalefet kalacak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ve Beştepe’deki Külliye’nin bir numaralı müdafi bizzat sözcüleri olacaktır." ifadelerini kullandı.
Abone olMHP'li Semih Yalçın, Türkgün gazetesine yaptığı açıklamada, CHP’nin demokrasimizin değil, daima vesayet odaklarının yanında yer almayı tercih ettiğini belirterek, “CHP, ‘Türkiye yönetilemiyor’ iddiasıyla görünüşte yeni yönetim modeline muhalefet ederek iktidara karşı çıkarken aslında halk iradesine itiraz etmekte darbe çığırtkanlığı yapmaktadır” dedi.
Yalçın, “CHP’nin hesabı, Türkiye’yi bir erken seçim anaforuna sürüklemektir. Bize göre CHP’nin, seçimi iğfal etme çabası, darbe şakşakçılığı yapması çıkarcı ve ucuz bir politikadır” ifadesini kullandı. Türk milleti; felaket tellallığı ve kaos simsarlığı yapanlara rağbet etmeyecek, Cumhur İttifakı 2023 hedeflerine doğru kararlı ve emin adımlarla ilerleyecektir” dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın, “CHP; yapay oy yüzdesi tartışmalarıyla demokrasimizin yoluna takoz koymakta, küresel aktörlerin taşeronu işlevini üstlenmektedir” dedi.
Darbe ve seçim heveslisi CHP sözcülerinin açıklamalarına cevap veren Yalçın şunları ifade etti:
“Tek parti idaresinden çok partili hayata geçilinceye ve millî irade kâmilen demokrasimize yön verir hâle gelinceye kadar Türkiye; nice sancılı yıllar geçirmiş, rejimin oturması için ihtiyaç duyulan tecrübe ve birikim için demokrasimiz çok sayıda şehit vermiştir.
CHP halka rağmen rejimi gönlünce dizayn etmiş
Bu uzun süreçte CHP, adında halk kelimesi bulunsa da hep halka rağmen rejimi gönlünce dizayn etmiş, halk iradesiyle ipler elinden alınınca da daima vesayet odaklarıyla iş birliğine giderek demokrasimizin işlerliğini sekteye uğratmıştır.
40’lı yıllarla 1960 ve 1980 darbeleri döneminde CHP’nin icraat ve söylemlerine mercek tutulduğunda; bu partinin demokrasiden değil, vesayetten yana tavır koyduğu görülecektir.
Rejimin dinamik unsurları olan orduyu, yargıyı ve zaman zaman da entellektüelleri yanına alan CHP; demokrasiye yönelik silahlı-silahsız müdahalelerin, inkıtaların başaktörlerinden biri olarak rol almıştır.
CHP, hırçın ve sabırsız bir çocuk gibi
1960 ve 1980 askerî müdahaleleri sonrasında demokrasi şehitleri hukuk ayaklar altına alınarak yargılanırken CHP, iktidarı yeniden elde etmek için oyuncağına kavuşmak isteyen hırçın ve sabırsız bir çocuk gibi darbecilerin kapısında beklemiştir.
1980 sonrasında vesayet rejiminin darağacına yolladığı Mustafa Pehlivanoğlular unutulmamıştır, unutulmamalıdır. Bunlardan her siyasi partinin ve özelikle de CHP’nin çıkaracağı yaman dersler vardır.
CHP; vesayet odaklarının yanında
28 Şubat’a, 2007’deki Cumhurbaşkanlığı seçimi krizine, 15 Temmuz hain darbe teşebbüsüne bakıldığında görülecektir ki CHP; demokrasimizin değil, daima vesayet odaklarının yanında yer almayı tercih etmiştir.
Sıcaklığını hâlen hissettiğimiz, 251 vatandaşımızın şehit olmasıyla neticelenen 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında CHP; millî iradeye ve millî mutabakat olgusuna sırtını dönmüştür.
CHP, 15 Temmuz’un hemen ardından millî mutabakat zemininden koparak FETÖ’cülerin ve PKK’nin siyasi kanadının yanında konuşlanmıştır.
CHP; Türkiye’yi bölünmenin eşiğine getiren FETÖ darbesi sonrasında hukukun üstünlüğünden taviz verilmeden, kamuoyunun ve bütün dünyanın gözleri önünde, şeffaf bir anlayışla yargılanan vatan hainlerinin gül hatırı için hukuk ve adalet şampiyonluğuna soyunmuştur.
Rejimi katletmek için ne gerekiyorsa yapmış
Geçmişte vesayetçilerin davulunu çalan CHP, ne yazık ki bugün de bilumum vatan hainlerinin avukatlığını üstlenmektedir.
CHP; demokrasimizin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partilerle işbirliği yerine, antidemokratik duruş sergilemeyi alışkanlık hâline getirmiş unsurlarla iş birliği yaparak rejimi katletmek için ne gerekiyorsa yapmıştır.
CHP, vesayetten defalarca hüküm giymiş sabıkalı bir partidir.
Türkiye’de siyasetin dinamiklerini suni gündemlerle tayin etme, vesayet iklimi yaratma furyası eskilerde kalmıştır ama siyasetin bitpazarı konumundaki CHP, pek değişmemiştir.
Derdi sistem mistem değil
CHP, 2023’te üzerine nur yağmasını beklemektedir.CHP; aslında ağzında yutamayacağı kadar büyük bir bakla saklamaktadır. Onun için de yeni yönetim modeli hususunda anlaşılmaz ifadeler kullanmakta ve boğuk sesler çıkarmaktadır.CHP’nin derdi sistem mistem değildir.
CHP’nin hesabı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine saldırarak suni bir tartışma yaratmak, seçim yorgunu Türkiye’yi bir erken seçim anaforuna sürüklemektir.
"Cumhurbaşkanı CHP’den seçilse..."
Emin olunuz, Cumhurbaşkanı CHP’den seçilse ortada ne itiraz ne muhalefet kalacak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ve Beştepe’deki Külliye’nin bir numaralı müdafi bizzat sözcüleri olacaktır.Bize göre CHP’nin, seçimi iğfal etme çabası, darbe şakşakçılığı yapması çıkarcı ve ucuz bir politikadır.Ortada milletçe tasdik edilmiş bir Anayasa değişikliği ve yeni yönetim modeli vardır.Millet yeni sistemin tapusunu iki kez verdi. Demokratik sistem bir bina ise seçim ve halk oylaması sonuçları da birer tapu sicil belgesidir.Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin tapusu, tam iki kez millet tarafından tescillenerek hak sahiplerine teslim edilmiştir.
Halk, Anayasa'nın denetleyicisidir
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin demokratik kalite ve lezzeti, tabiri caizse çifte kavrulmuş lokum gibi üstündür.Anayasa, kast tercihi ve replikleri egoist ve megaloman aktörler tarafından iki de bir değiştirilen film senaryosu değildir.
Halk da figürasyon değil, Anayasa’nın denetleyicisi ve yönetmenidir.Anayasa değişikliği, durmadan yazboz tahtasına çevrilecek bir işlem de değildir.Darbe veya erken seçim diyerek yapılan zorlamalar, dayatmalar ve suni gündemlerle rüzgâr oluşturma teşebbüsleri akim kalmaya, başarısızlığa uğramaya mahkûmdur.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin mantığında, Cumhurbaşkanına ve iktidar partisine daha güçlü millet desteği sağlayarak vesayetçi anlayışın demokrasimizin yakasından inmesini sağlama kararlılığı vardır.
Fırsat verilmeyecek
“Hafızaibeşer nisyan ile maluldür.” sözü bir atalar sözüdür. Siyasetçiler, yüzlerce yıllık birikimin mahsulü olan bu veciz cümleyi dikkate alarak, geçmişte yaşananları hafızalarda tutmak için gayret göstermelidir.
Milletimiz, hafızası tazelendikçe iradesini daha kuvvetle aksettirecek; siyaseti gayrimeşru ve gayrihukuki yollardan yeniden dizayn etmek isteyenlere, demokrasimizi vesayet rejiminin öldürücü kollarına bırakmak niyetinde olanlara fırsat vermeyecektir.
Siyasi partilerin görevi kamuoyunu Anayasa ve sistem tartışmalarıyla bitkin düşürmek ve ülkeye zaman kaybettirmek değil, hem kendi performanslarını hem de içinde yer aldıkları TBMM’nin gücünü mevcut sorunlarını çözümüne harcamaktır.
CHP demokrasimizin yoluna takoz koymakta
“Millet kuru ekmekle soğana muhtaç kalmıştır.” gibi mübalağalarla Türkiye’nin ekonomik sorunlarını abartan, Suriye konusunda PKK/PYD’nin elini güçlendirecek alternatif fikirler üretme çabasına giren CHP’nin amacı; kaos, panik ve kriz ortamı yaratarak bundan siyaseten nemalanmaktır.
CHP; yapay oy yüzdesi tartışmalarıyla demokrasimizin yoluna takoz koymakta, küresel aktörlerin taşeronu işlevini üstlenmektedir.
Darbe çığırtkanlığı yapıyorlar
CHP, “Türkiye yönetilemiyor.” iddiasıyla görünüşte yeni yönetim modeline muhalefet ederek iktidara karşı çıkarken aslında halk iradesine itiraz etmekte darbe çığırtkanlığı yapmaktadır.
Unutulmamalıdır ki Türkiye, geçmişte daha ağır şartları yaşamış; akrebin kıskacından, ateş çemberlerinden ve nice cenderelerden geçerek bugünlere ulaşmıştır.
Türkiye’nin üstesinden gelinemeyecek hiçbir sorunu, hiçbir derdi yoktur.
Ufuklar gün geçtikçe daha çok aydınlanmakta, 2023’ün görüş mesafesi daha fazla netleşmektedir.
Türk toplumu, hem iç ve dış dinamikleri, hem ekonomik sorunları bahane ederek panik havası yaratmak isteyenlere itibar etmeyecektir.
Cumhur İttifakı 2023’e emin adımlarla ilerleyecek
Türk milleti; felaket tellallığı ve kaos simsarlığı yapanlara rağbet etmeyecektir.
Türkiye’de sağduyu soğukkanlılık ve itidal hâkim olacak, milletimiz geleceğe güvenle bakmaya devam edecektir.
Su akacak ve yolunu bulacaktır.
Hem bölgesinde hem de dünyada güçlü bir ülke mevkiinde olan Türkiye, sağlam içtimai ve demokratik yapısıyla, Cumhur İttifakının 2023 hedeflerine doğru kararlı ve emin adımlarla ilerleyecektir.”