BIST 9.627
DOLAR 35,24
EURO 36,78
ALTIN 2.961,53
HABER /  POLİTİKA  /  MHP

MHP'den telgrafçı iması

MHP, cumhurbaşkanına seçim yasağı getirilmesiyle ilgili olarak ilginç bir değerlendirmede bulundu

Abone ol

MHP, Cumhurbaşkanlığı Seçim Kanunu'nda eski Cumhurbaşkanları Kenan Evren, Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer ve Abdullah Gül'e seçilme yasağı getirilmesine ilginç bir nitelemede bulundu.

MHP, Cumhurbaşkanlığı Seçim Kanunu Tasarısı'na yönelik muhalefet şerhini Meclis Anayasa Komisyonu’na sundu. Tasarının esas olarak parlamenter sisteme aykırı olduğu ve ülkeyi içinden çıkılmayacak anayasal bir kaos ve karmaşaya sürükleyeceği ileri sürülen muhalefet şerhinde şu itirazlarda bulunuldu:  

"YA ESKİ SİSTEM YA DA SINIRLAMA"

"Parlamenter sistemde yetkili ve sorumlu Başbakan ile 'yetkili ama sorumsuz Cumhurbaşkanı' arasındaki çift başlı bir yapı, kabul edilemez bir durum olup bu durum ancak ucube ve dünyada örneği olmayan bir Cumhurbaşkanlığı sistemini ortaya çıkartacaktır. Ya Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi düzenlemesinin öncesine dönülerek Cumhurbaşkanı Meclis tarafından seçilmeli ya da Cumhurbaşkanı görev ve yetkilerinde parlamenter sistemin özüne uygun sınırlamalara gidilmeli. Cumhurbaşkanı sorumsuz olduğu için aynı zamanda yetkisiz olmalı, sadece ülkenin birliğini temsil gibi sembolik bir görev üstlenmeli.

MİLLİ İRADEYE EMRİ VAKİ

Bir işlem hangi yöntemle yapılmışsa, benzer yöntemlerle geri alınabilir. Cumhurbaşkanının görev süresi anayasa değişikliği ile belirlenir. Bunun kanun ile yapılmaya çalışılması hukuk sisteminin zorlanmasıdır. Daha da vahimi, halkın bizzat kendisi tarafından referandumda kabul edilmiş bir metnin, vekilleri vasıtasıyla değiştirilmesi halkın zuhur etmiş iradesine karşı nezaketsiz bir durum ortaya çıkartmaktadır. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle ilgili referandumda görev süresiyle ilgili madde yoktur, halk da mevcut Cumhurbaşkanının da aynı süreye tabi olduğunu düşünerek oy vermiştir. Anayasada geçici bir düzenleme yapılmadan Anayasal bir hüküm bir yasa değişikliği ile 'mevcut Cumhurbaşkanı' için yok sayılamaz, ortadan kaldırılamaz. Bu milli iradeye bir emrivaki yapmaktır, halkı kandırmaktır.

 'CUMHURBAŞKANI ADAYI OLAN BAŞBAKAN İSTİFA ETMELİ'

Yürütme ve yargıda çalışanların Cumhurbaşkanı adaylığının kesinleşmesi durumunda, 'sahip oldukları imkan ve kabiliyetleri seçim kampanyalarında kullanmasınlar' gerekçesiyle görevlerinden ayrılmaları öngörülüyor. Bu doğrudur, ancak aday oldukları taktirde mevcut Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlar için çok daha geçerlidir. Bu görevlilerin aday olmaları durumunda istifa etmesi seçimlerin eşit ve adil cereyan etmesinin bir gereğidir. Aksi taktirde Anayasanın eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olur.

'ZENGİNLERİN CUMHURBAŞKANI' RİSKİ 

Cumhurbaşkanı adaylarının kampanyalarına gerçek kişilerden bağış ve yardım alınması Amerikanvari bir yöntemdir. Değer yargıları ve kültür farkı olan iki toplumun aynı yöntemden aynı neticeyi beklemesi isabetli değildir. Bu uygulama Cumhurbaşkanına destek olanlar, olmayanlar, dolayısıyla Cumhurbaşkanlığına yakın işadamları, holdingler ve diğerleri gibi taraflar ortaya çıkaracak, bu bölünme iş dünyasını da ciddi şekilde rahatsız edecek ve aynı zamanda herkesin Cumhurbaşkanı olması gereken Cumhurbaşkanı, zenginlerin ya da o kurumun, bu kuruluşun Cumhurbaşkanı olarak anılacaktır. Cumhurbaşkanı adayına kademeli olarak hazine yardımı yapılmalıdır.

'DÖRT VATANDAŞIMIZA SEÇİLME YASAĞI'

Tasarıya eklenen geçici madde ile mevcut Cumhurbaşkanı ve hayatta olan önceki Cumhurbaşkanlarının yeniden adaylığının önü kapatılıyor. Bu değişiklik ile özellikle 11’nci Cumhurbaşkanının yeniden aday yapılmaması ve birilerinin siyaseten önünün temizlenmesi murad edilmiş, eleştirilerimizin böylece haklılığı teyid edilmiş önergenin parlamenter sistemdeki bir belirsizliği gidermekten ziyade, siyasi niyetleri olan bir proje olduğu ortaya çıkmıştır. Mevcut Anayasa’da olmayan ve şahsin seçilme hakkını ortadan kaldıran ve anayasadaki eşitlik ilkesini çiğneyen bir düzenleme yapılarak, Türkiye’de yaşayan 4 vatandaşımıza seçilme yasağı getirilmiştir. Telgrafçı Hamdi Bey’e maaş bağlanmasına cevaz veren özel kanun benzeri bir kanun tasarısı Meclis Genel Kuruluna indirilmiştir. Bu düzenleme, kanunların genelliği ve objektifliği ilkelerine de aykırıdır."