Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, terörle mücadele ve parti kapatma tartışmaları ile ilgili yazılı açıklama yaptı.
Abone olMHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, "MHP, başlangıçtan itibaren terör ve şiddet dışındaki hallerde parti kapatmak yerine bireysel sorumluluk getirilmesini savunmuştur" dedi.
Yalçın, yazılı açıklamasında, Suruç’taki canlı bomba olayından sonra polis ve askerlere yönelen bölücü terör saldırılarının, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir taraftan Suriye’deki DAEŞ hedeflerine, bir taraftan da Irak’taki PKK kamplarına başlattığı ve devam eden hava operasyonlarıyla yıllar sonra terörle topyekun mücadeleyi gündeme getirdiğini vurguladı.
Hava operasyonlarıyla eş zamanlı yurt içindeki terör örgütlerine dönük operasyonlar yapıldığını hatırlatan Yalçın, bu durumun "bölücü terörü azdırdığını, PKK ve uzantısı örgütlerin, emniyet ve silahlı kuvvetler personeline ve sivil halka yönelik saldırılarını yoğunlaştırdığını" belirtti.
KRAVATLI ZİYASİ UZANTILARI
Yalçın, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"PKK terör örgütünün mazbatalı ve kravatlı siyasi uzantıları da ağızlarından salyalar akıtarak başta partimiz olmak üzere demokrasimize saldırmaya devam etmektedirler.
Sayın Genel Başkanımız, terörle topyekun mücadele kapsamında terör örgütünün siyasi uzantısı olarak faaliyet gösteren partilerin yönetici, milletvekili ve üyelerinin faaliyetlerinin sorgulanması kapsamında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nı göreve davet etmiştir. Bu davette parti ismi geçmemiş, ölçü 'teröristlere övgüler düzen, şehitlerimizin kanına giren çürümüşleri kınamaktan dahi imtina eden ve terörle arasına mesafe koyamayan Kandil siyasetçileri' olarak konmuştur. Ne yazık ki bazı basın mensupları tarafından bu çağrı salt 'parti kapatma' çağrısı gibi yorumlanmış; partimiz suçlanmaya başlanmıştır.
BİREYSEL SORUMLULUK GETİRİLSİN
Halbuki MHP ve onun lideri, hiçbir dönemde anayasal çerçevede kurulmuş ve anayasamızın ilgili maddeleri kapsamında faaliyet yürüten siyasi partilerin kapatılmasını savunmamış ve böyle bir talepte bulunmamıştır. MHP, başlangıçtan itibaren terör ve şiddet dışındaki hallerde parti kapatmak yerine bireysel sorumluluk getirilmesini savunmuştur."
AK PARTİ'NİN KAPATILMASINA KARŞI ÇIKILDI
Yalçın, AK Parti hakkında 2008 yılında açılan kapatma davasının ardından yaptıkları açıklamada, partilerin kapatılmasının siyasi hayata zarar verdiğini ifade ettiklerini anımsatarak, şunları vurguladı:
"15 Mart 2008 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın 'laikliğe aykırı fiillerin odağı olduğu' gerekçesiyle AKP hakkında açtığı kapatma davası gündeme geldiğinde, kamuoyuna açıklanan basın bildirimizde çok partili siyasi hayat tecrübelerimiz dikkate alınarak siyasi partilerin kapatılmasının demokrasiye verdiği zararlar güçlü bir şekilde ifade edilmişti; 'Demokratik rejimin ve siyasi hayatımızın istikrar kazanamamasının temel nedenlerinin başında, bu müdahaleler sonucunda siyasi partilerin kurumsallaşma ve kökleşme süreçlerinin sekteye uğraması gelmektedir. Türkiye’de demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla gelişememesinde ve gerçek anlamda kök salamamasında en büyük etken bu olmuştur.'
Bu temel düşünceden hareketle MHP, konunun kamuoyunda şu iki önemli husus açısından tartışılması gerektiğini bildirmiştir; birinci olarak Anayasa’nın 68. ve 69. maddelerinin gözden geçirilerek, siyasi partilerin 68. maddenin 4. fıkrasına aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılması yerine, bu fiilleri işleyen parti üyeleri, yöneticileri ve milletvekillerinin bireysel olarak sorumlu tutulmasını ve bunlar hakkında cezai soruşturma ve yaptırım uygulanmasını öngören yeni bir düzenleme yapılması üzerinde durulabilecektir. İkinci olarak terörle organik bağı ve eylem birliği olan ve terörü, bölücü amaçlar için bir vasıta olarak gören siyasi partilerin durumu ayrı bir değerlendirme konusu olabilecektir."
GARİP YAKLAŞIMLAR
Genel Başkan Bahçeli'nin, 18 ve 25 Mart 2008'deki grup toplantılarındaki; ''Siyasi partileri, siyaseten tasfiye edecek olan yegane güç Türk milletidir. Bu hesabın görüleceği yer de seçim sandığıdır'' sözlerini anımsatan Yalçın, şu görüşleri savundu:
"O günkü tartışmalar içinde MHP’nin bu açık ve net tavrı diğer partiler tarafından hemen sulandırılmış, mesela 'parti kapatılmaması' ilkesinin kapsamına terörü ve şiddeti meşru bir araç olarak gören siyasi partiler de dahil edilmiştir.
Güya kurumsal olarak parti kapatmayı zorlaştırmak için 'yöneticilerin ve milletvekillerinin bireysel sorumlulukları bakımından peşinen kesinleşmiş mahkeme kararı aranması' gibi garip yaklaşımlar gündeme getirilmiştir. Bu kapsamda bireysel sorumluluğun bir gereği olarak milletvekilliği dokunulmazlığının yeni bir düzenlemeye kavuşturulmaması da baştan bu konudaki yaptırım sistemini işlevsiz hale getirecek bir sonucu hazırlamıştır."