BIST 9.827
DOLAR 34,76
EURO 36,59
ALTIN 2.954,42
HABER /  POLİTİKA

MHP lideri Bahçeli Suriye'de sıradaki hedefi açıkladı Esad'a çağrı yaptı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Suriye'de yaşanan gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu. Tel Rıfat'ın temizlendiğini sıradaki hedefin Münbiç olduğunu belirten Bahçeli, "Esad'ın ön şartsız diyalog kurması önce kendi hayrına sonra ülkesinin çıkarınadır. Türkiye'nin hiçbir ülkenin toprağında gözü yoktur." dedi.

Abone ol

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli TBMM Grup Toplantısında açıklamalarda bulundu. İşte Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkan satır başları:

Gelecek haftadan itibaren bütçe konuşmaları nedeniyle grup toplantılarımıza ara vereceğiz. Bütçe görüşmelerinde MHP, sorumlu yapıcı, müspet ve destekleyici pozisyonu koruyacaktır.

Enflasyon kuşatması kırılıyor

Bütçe süreci her aşamada milletimizin ve devletimizin yüksek çıkarlarına yönelik yapılması siyaset cambazlarının başını öne eğe eğecektir. Kişi başı milli gelirin 15.500 dolar seviyesini geçmesi karamsarlık salgını yaşayanları perişan edecektir. Enflasyon yükselişi kırılıyor. Dezenflasyon süreci başlıyor. Her insanımız ekonomik ufkumuzun açılmasını takdir edecektir. Türkiye 17 çeyrektir aralıksız büyüyor. Enflasyon kuşatması kırılıyor. Türkiye ekonomisi sıkıntılı günleri geride bırakmıştır.

Sahte dolar iddiası Türkiye'ye yönelik operasyon

Son günlerde 600 milyon dolara yakın sahte paranın piyasaya sürüldüğü iddiası bize göre Türkiye'ye yönelik bir operasyondur. Sahte para iddiaları külliyen yalandır. Döviz bürolarının alım satımı kesmesi ve bu iddialar Türkiye’ye yönelik operasyondur. İstanbul Başsavcılığı harekete geçmiş, soruşturma başlatmıştır. Sahteliğe karşı mücadele sürmelidir.  Hesap sormak ibret olacaktır. MHP meseleyi her aşaması incelemektedir. Sahte para iddiasının maksatlı olarak dolaşıma sokulduğunu farkındadır. MHP gündeme hakimdir. Her şeyden önce Türk milleti diyorsak vakit tamamdır söz konusu vatandır.

Bugüne kadar gerek şahsım gerekse de Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından ısrarla yapılan uyarıların ne kadar isabetli olduğu son gelişmelerle iyice netleşmiştir.

Öcalan çıkışına yönelik eleştirilere yanıt

22 Ekim 2024 tarihinden bu yana milletimizle paylaştığımız şeffaf, samimi ve temiz düşüncelere kulp takanlar, çamur atanlar, kara çalanlar, dış kanallardan saldırı komutu alanlar haricinde, sağduyulu ve vicdan sahibi her insanımız haklılığımızı zannederim tasvip ve teyit etmiş olsa gerektir.

Aklı kiralanmış olanlara devletin hükmü şahsiyetini nasıl anlatacağız? Sırtında çıkarlarının heybesinden başka herhangi bir şey taşımayan ruhsuz ve şuursuz siyasi fırıldaklara rüzgarsız havada ne hikmetse sürekli döndüklerini nasıl kabullendireceğiz? Milli güvenliğimizin, milli birliğimizin, bin yıllık kardeşliğimizin iç ve dış mahreçli tahrik, taciz ve tahrip ihtimalinin günbegün farklı boyutlar kazandığını, dönem sonu kanlı hesapların kapatılmasına dönük ardışık provokasyon sürecinin kamçılandığını daha neyi ileri sürerek izah ve ifade edeceğiz?

Türkiye'nin uzanan elini tutmayıp kulağını kapadı

Bölgemizde taşlar yerinden oynuyor. Yerinden oynayan taşlar hala oturmadı. Suriye'de cephe üstüne cephe açılmaktadır.

Ne var ki Suriye Arap Cumhuriyeti, Şam ile Lazkiye arasına sıkışan, topraklarının üçte ikisi kontrol dışına çıkan, egemenliği ölümcül yaralar alan, solunum cihazına bağlı halde bulunan tartışmalı devlet konumundadır.

Merkezi otoritenin kaybı halinde nelerin yaşanacağını, paylaşım sofrasına oturmak için nasıl da kuyrukların oluşacağını Suriye özelinde görmek trajik bir gerçek olarak karşımızdadır. Esad, Türkiye’nin uzanan elini tutmamış, uzlaşma ve görüşme çağrılarına kulağını kapatmıştır. Toprakları gasp edilen, askerleri çatışma alanlarından kaçan, ülkesi deprem geçiren bir devlet başkanı kuyruğu dik tutma çabasındadır. Ülkesi baştan ayağa infaz ve istila edilmişken, Türk askerinin terör örgütleriyle mücadelesini hazmedemeyip devamlı geri çekilmemizi şart koşan Baas zihniyetinin bugünkü özeti, kabul edelim ki, tam bir rezalettir.

Esad'a diyalog çağrısı

Bize göre hala vakit geçmiş değildir. Esad’ın, Türkiye’yle önşartsız temas ve diyalog kurması, normalleşme iradesi göstermesi önce kendi hayrına, sonra da ülkesinin çıkarınadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir ülkenin toprağında gözü yoktur. Ancak vatan topraklarımızda gözü olanlara, yerinden çıkarılacak gözleri olan bu sırtlanların sırtını sıvazlayanlara tahammülümüz de söz konusu olamayacaktır. Suriye’den kaynaklanan bölücü terör musibeti tamamıyla gündemden çıkarılasıya kadar huzur ve barış ortamını tesis ettiğimiz sahaları boşaltmamız Anadolu coğrafyasını ateşe atmakla eşdeğerdir.

Esad rejiminin her şeyden önce bunu idrak etmesi lazımdır. En uzun sınıra sahip olduğumuz Suriye’nin istikrar ve güvenliğe kavuşması, iç otoriteyi tekrar kurması elbette samimi dilek ve temennimizdir. Bu gerçekleşmeden, üstelik her taşın altında, pek çok ülkenin, emperyalizmin ve terör unsurlarının farklı hesap ve hedeflerinin kaynadığı coğrafi mıntıkaları terk etmek felaketlere buyur gel demektir.

Korkaklık ve kifayetsizliktir

Türkiye Cumhuriyeti’ne işgalci diyenlerin, ABD-Rusya ve terör örgütlerine üst perdeden itirazdan inatla kaçınması en hafif tabirle korkaklık ve kifayetsizliktir. Türk beklenendir, Türk bilinendir, Türk özlenendir, Türk çağrılandır, Türk adalet ve müşfik muamelenin mihver başı, zirve bağrıdır. Türkiye ve Suriye arasında diplomasi ve diyalog süreçleri, üçüncü tarafların herhangi bir bozucu etkisi olmadan canlandırılmalıdır.

YPG bitene kadar sahayı boşaltamayız

Biz Suriye’nin sarsılan devlet yapısına umut bağlayamayız. Esad yönetimi aklını başına almalı. Düşmanı dost sayan, düşmanı dost sayan yaklaşımı geride bırakmalı. YPG bitene kadar sahayı boşaltamayız. Türkiye ile Suriye arasında diplomasi ve diyalog süreçleri üçüncü tarafların herhangi bir bozucu etkisi olmadan canlandırılmalıdır. Başka çare ve çıkış yolu kalmamıştır

Tel Rıfat temizlendi sıra Münbiç'te

ABD ve Rusya’nın verdiği hiçbir sözü tutmadığı ortadadır. 5 Mart 2020 Moskova Mutabakatı kısmen bir çatışmasızlık iklimi sağlamış olsa da, bu mutabakatı ihlal eden, İdlib’i kurcalayan, M-4 ve M-5 karayollarının çevresinde somutlaşan güvenlik koridorlarının işlevini sakatlayan,

İdlib Gerginliği Azaltma Anlaşmasıyla Astana süreçlerini yıpratan, 22 Ekim 2019’da Soçi Mutabakatı kapsamında, PKK/YPG/PYD’yi Menbiç ve Tel Rıfat’tan çekecek olan, fakat buna bir türlü yanaşmayan da ülkeler az çok bellidir. Şimdi Tel Rıfat haşeratlardan, çıyanlardan, insan suretinde dolaşan alçaklardan köşe bucak temizlenmiş, ümit ederim ki, sırayı Menbiç almıştır. 

DEM'e uyarı

Ayrıca sınırlarımızın hemen yanı başında yuvalanan terör örgütünün sökülüp atılmasından rahatsız olan DEM Parti’nin nerede duracağını henüz kestirememesi, terörle arasına mesafe koymaktan sürekli imtina etmesi yanlıştır, demokrasi ve hukuk dışı bir çarpıklıktır. Gelişmelerin Kürt kardeşlerimizle hiçbir ilgisi yoktur. Tel Rifat’tan sürülüp çıkarılan canilerin kiralık katil sürüsü olduğunu sadece biz değil, şerefli Kürt kardeşlerim de itiraf edeceklerdir. Bölücü terör örgütüne hayat haramdır. Tüm terör örgütleri bizim karşımızdadır. Kürtler bizim canımız, PKK/YPG/PYD can düşmanımızdır. DEM, ya Türkiye partisi olacak ya da tükenmekten ve derdest edilmekten başka seçeneği kalmayacaktır. Terör ya bitecek ve Türkiye bahara uyanacaktır ya da bölücü katiller son silahlı teröriste kadar tek tek canlı hedef olmaktan kurtulamayacaklardır.

Halep Türk ve Müslümandır

Şu gerçeği millet huzurunda haykırmak dava ve siyaset namusumuzun şaşmaz ve şüphe götürmez bir gereğidir: Halep deyince yüreği titremeyen bir vatan evladına rastlayamazsınız. Çünkü Halep iliklerine kadar Türk ve Müslüman’dır. Bunu sadece biz söylemiyoruz; tarih söylüyor, coğrafya söylüyor, hakikat söylüyor, ecdad söylüyor, Halep kalesine çekilen Türk bayrağı söylüyor. İstanbul’un Kapalı Çarşısı neyse Halep’in Kapalı Çarşısı odur. Ankara Kocatepe Camiinden yükselen aminlerimizle Halep Ulu Camiinden yankılanan aminlerimiz aynıdır. Halep oradaysa tarihin çağrısına kulağını veren Türk milliyetçileri ve Türk milleti buradadır.

CHP yönetimine tepki

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bazı yönlerini revize ihtiyacı hasıl olsa da yönetim hayatımız artık güçlü bir bünyeye sahiptir. CHP’nin bundan mustarip ve müşteki olduğunu bilmeyen yoktur. Anladığımız ve gördüğümüz kadarıyla; CHP, fonlanmış medyası, yandaş sivil toplum kuruluşları ve sendikaları, DEM’lenmiş ortakları, kiralık kalemleri, dış bağlantıları, devlet ve bürokrasi içine gizlenmiş eski tüfek ayak takımı demokratik yollardan sonuç alamayacaklarına dönük ortak bir kanaat içine yuvarlanmışlardır.

CHP, halktan umudunu kesmiştir. Hemen seçim çağrıları yapsalar da CHP yönetiminin gözü başka kaşı başka oynamaktadır. Her gün farklı kisveye bürünen çıkar gruplarının artan rekabetine, azgın hiziplerin çadır tiyatrosuna dönen CHP’nin demokrasi dışı arayışların düşünü kurduğunu ifade etmek hatalı değildir.

Disiplinsiz teğmenleri savunan, Laik-anti laik kutuplaşmasını sahneye çıkaran, Rejim değiştirmekten bahseden, Ekonomik sorunları sistem ve devlet sorununa tahvil eden, Ülkede istikrarsızlık ortamı varmış gibi iddiada bulunan, Her dört gençten üçünün ülkemizden gitmek istediğini gafilce ileri süren, İstanbul Cumhuriyet Başsavcımız başta olmak üzere hukuk insanlarımıza edepsizce saldıran ve avukatlık mesleğini aşağılayan, CHP’li belediyelerin vergi borçlarını ve SGK primlerini ödememesini dayatan, Milletimizin hassasiyetlerini kaşıyan, sinir uçlarına basan ve sürekli hukuk ihlali yapan Özgür Özel ve ekibinin vesayet nöbeti tutmuş, ara rejim merakı sarmıştır. CHP, genetik mirasına sarılarak eski hastalığının pençesine düşmüştür. Özgür Bey, yolun yol değildir. Ağzının ayarı hepten bozuktur. Ne sözün söz, ne de siyasetin adam gibi siyasettir. Eğer demokrasiyi kesintiye uğratacak yeni bir cunta hedefindeyseniz, ki buradan baktığımızda bunun pek çok delili vardır, o halde bunun sonuçlarına değil şahsınız, yedi ceddiniz en ağır şekilde katlanacaktır. Biz ya silah ya siyaset derken, CHP’yi de ihmal etmediğimiz bilinmelidir. Ortadoğu’nun çatışma ortamını ve kanlı boğuşmalarını ülkemize ithal etmeyi planlayan, demokrasiyi musalla taşına yatırmayı aklından geçiren kim ya da kimler varsa, tavsiyem önce bizi ezmeleri, önce bizi geçmeleridir. Bu can bu bedende durduğu müddetçe, Cumhur İttifakı milletiyle yekvücut olduğu sürece darbe sevdalısı CHP’nin ve onun anti demokratik destekçilerinin göreceği rüya sadece kâbustur, sadece karanlıktır, sadece felakettir.