BIST 9.625
DOLAR 35,26
EURO 36,77
ALTIN 2.964,00
HABER /  SEÇİM

MHP iktidar olursa Erdoğan'a bunu yapacak

Seçim çalışmaları kapsamında Tekirdağ'da halka hitap eden Bahçeli, "İktidara gelirsek Başbakan Erdoğan'ın evinin karşısına 'ne mutlu Türküm diyene' yazdırmazsam namerdim" dedi.

Abone ol

30 Mart yerel seçimleri kapsamında partisinin Tekirdağ mitinginde halak hitap eden MHP lideri Devlet Bahçeli, iktidara yönelik sert eleştirilerde bulundu.

Konuşmasında Andımız'ın ve T.C. ibaresinin kaldırılması konusuna değinen Bahçeli "Erdoğan kulağın çınlasın. MHP diyor ki! Allah nasip eder iktidar olduğumuzda ikamet ettiğin evin karşısına Ne mutlu Türküm diye yazdırmazsam namerdim" dedi.

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından önemli satırbaşları:

Bu millet AK Parti'yi tek başına iktidar yapmıştır. Milletimiz AKP'den çok umutlanmıştır. Sorunlarının çözüleceğini bir çok konuların ortadan kaldırılacağını huzur ve güven içinde bir hayat beklemiştir. Böyle bir durum karşısında AKP'nin tek başına bir güce sahip olması her türlü sorunun çözümü için programında var olan görüşler ve teklifler için seçim beyannamelerinde belirtilen vaatler için çok uygun bir ortamın sözkonusu olmasına rağmen sorunların çözümünde Adalet partisinde gecikme ve bununla beraber beceriksizlik görülmeye başlanmıştır.

"AK PARTİ'YE OY VERENLER İYİ DÜŞÜNSÜN"

Buna rağmen millet umudunu kesmemiş yüzde 34'ten yüzde 51'e kadar o partiyi yükseltmiştir. TBMM'de sayısal çoğunluğu korumuştur. Bu iktidarın Türk toplumunun bütün sorunlarını çözmeye muktedir bir hükümeti vardır. Şimdi hep beraber düşünelim. Adalet ve Kalkınma partisine oy vermiş kardeşlerimize bu konuda düşünmeyi tavsiye ederim. Bir iktidar demokratik toplum içinde anayasada öngörülen kuvvetler ayrılığını üç unsur olduğunu hatırlayarak yasamada varsa ki vardır TBMM'de en fazla vekile sahiptir dolayısıyla hükümeti kendileri oluşturduğu için yürütmede de vardır o zaman Recep Tayyip Erdoğan beyin ülkeyi yönetmek istediği dönemde yasama ve yürütme kuvvetinde etkileri vardır.

"ADALET DE AKP'Lİ HALE GELMİŞTİR"

Bir elinde yasama bir elinde yürütme var. Üçüncü kuvvet ise yargıdır. Yargı üzerinde etkinliğini sağlamak açısından 2010 yılı 28 maddelik bir anayasa değişikliği düşünülmüş ve referanduma gidilmiştir. Ancak şimdi HSYK düzenlemesiyle Adalet de AKP'li hale gelmiştir.

Bazı olaylar var ki bunların alt yapısı hiçbirimizin haberi olmadan içine bazı maddeleri sıkıştırmak suretiyle... Sosyal güvenlik esnafın bazı problemleri vergi dairelerinin uygulamalarıyla ilgili vatandaşı kısa yoldan etkileyen konularda bazı serpiştirmelerle gerçek niyetin ortaya çıkması ve bunların örtülmesiyle gerçekler ortaya çıkmıştır.

Hangi partiden olursak olalım dikkatinize sunmak istiyorum. Demokrasi insan hakları özgürlük insanlığın evrensel değerleridir.

"SURİYE'Yİ HATIRLAYIN"

Kandil'de netleştirilen bir müzakere zinciri iktidarın açılımlarına karşı adaletin yargının elinin kolunun bağlanması PKK'yı cesaretlendirmiş siyasallaştırmış taleplerini karşılamış ve en sonunda dört gün evvel çıkan demokratikleşme paketiyle son aşamasına gelmiştir. SOn aşama şimdi PKK tarafından dillendiriliyor. Dillendirmedeki şekil şudur. Suriye'yi hatırlayın. Orada iç savaş var. 130 bin insan ölmüş 2 milyon insan ülkeyi terketmiş. 700 bin insan Türkiye'ye gelmiş. Bu arada Suriye'de bir olay gerçekleşiyor. PKK'nın uzantısı olan PYD orada batı kürdistan özerk yönetimini üç kanton halinde kuruyor. Şimdi Türkiye'de bu kadar demokratik açılımın getirildiği yer burası olmuştur.

"BARZANİ DENEN PEŞMERGE REİSİ"

Sayın Başbakan'ın en son Diyarbakır ziyaretinde Barzani denen peşmerge reisiyle bir araya gelerek şarkıcı olup olmadığı şüpheli bir de peşmerge kıyafetiyle sahneye çıkıp millete bazı şeyler söyleyen bir zavallıyla Türkiye'de Kuzey Kürdistan ifadesi ilk kez kullanılmıştır.

2014 yılıdna PKK Suriye'dekine benzer şekilde 2014'ü özerklik yılı ilan ediyoruz diyerek BDP'nin aracılığıyla Kuzey Kürdistan Özerk yönetiminin 30 Mart'tan sonra gelişeceğini ifade ediyorlar. Bu bize verilen sözdür yerine getirmezlerse Başbakan'dan hesabını sorarız diye utanmadan tehdit ediyorlar.

"BİRİNCİ TEHDİT BÖLÜNMEDİR"

Türkiye'nin birinci iç tehdidi bölünmedir. Türkiye bölünmenin eşiğindedir. Bunu kabul etmeyenler olabilir. Demokratik açılım diyenler olabilir. Allah göstermesin bunları söyleyenler bu gafletten uyanmazsa Türkiye'nin karşı karşıya geldiği kaos kargaşa iç çatışmada ne diyeceklerini şaşışırlar. Çünkü Türkiye karmakarışık olur. AKP'ye oy veren kardeşlerim sorsun Türkiye'yi nereye götürüyorsunuz diye.

"BUNLARIN SONUNDA NELERİN OLACAĞINI DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?"

Bir başka konu var ki bu olaylar olurken bu iktidar özellikle de Erdoğan tarafından bazı oyunlar uygulamaya konuluyor. Diyelim ki Türkiye'nin ekonomik sosyal bölünme tehditi karşısında önemli sorunları varken ilkokuldan andımızı kaldırmanın gerekçesi ne olabilir? Türküm Doğruyum Çalışkanım sözünden niçin rahatsız olursunuz? Ziraat Bankası'nın başındaki TC harfleri neden kaldırılır. Bunların kaldırılması ile ziraat bankasının mevduatı mı artmıştır. Halka verilen kredilerde faizler düşürülmüş müdür? Şimdi TC'yi kaldırdınız bunların sonunda nelerin olacağını hiç düşündünüz mü?

Türkiye'nin dağında ovasında her yerde bazı kurumların önlerinde ne mutlu türküm diyene sözünü kazımanın ne faydası var? Demek ki demokratik açılımın kaldırım taşlarını döşemek için sinsi faaliyetlerle bu ülke karşı karşıya kalmıştır.

"ERDOĞAN KULAĞIN ÇINLASIN"

Erdoğan kulağın çınlasın. MHP diyor ki! Allah nasip eder iktidar olduğumuzda ikamet ettiğin evin karşısına Ne mutlu Türküm diye yazdırmazsam namerdim! Bazı kurumlarda özellikle de Ziraat bankasında TC'yi kaldıran banka genel müdürü şube müdür kim iseniz oraya tekrar kendi elinizle TC yazdırmazsam namerdim!

Muhterem vatandaşlarım çocukların andını kaldırdılar. Türküm doğruyum çalışkanımdan rahatsızlık duyduysanız o çocuklar şimdi hırsızım soyguncuyum yolsuzum mu desin. Erdoğan oturduğun semttte ilkokula giden çocuklar haftada bir gün evinin önüne gelecek ve andımızı yüksek sesle okuyacak. Duy Recep Tayyip diyecek Türk'üm doğruyum çalışkanım.

"29 YAŞINDA BİR UŞAK..." 

17 Aralık'ta bir savcı kolluk kuvvetlerini görevlendirerek, 41 kişinin tutuklanması istemiyle operasyon başlatmıştı. Bu operasyondan İran'dan gelmiş ne idiğü belirsiz 29 yaşında bir uşak var, bakan çocukları var. 4.5 milyon dolar bir ayakkabı kutusunda yakalanmış. Bazı konular yine devam ediyor. Ak Parti'nin Genel Başkanı bu yolsuzlukları inkar edeceğine "Bütün savcıları emniyet güçlerini görevlendiriyorum, bilgi belge ne varsa gönderin bu yolsuzluğun kökünü kazıyıp cezasını verdireceğim" diyeceği yerde,  bir panik olmuş, saat 8.0 civarında oğlu Bilal'i arayarak bir konuşma yapıyor ve konuşma basına yayılıyor. İlerde Cumhurbaşkanı olacak Başbakan 'Bu bana darbedir diyor' ama bunu böyle devam ettirirken, bu seferde 'bu bize montajdır' diyor. Ama yolsuzlukla mücadeleyi bir türlü başlatmıyor. Böyle bir karmaşık ortamda Türkiye 79 gündür yolsuzluk ve rüşveti tartışıyor. Zeka fışkıran evlatlarımız baba oğulun konuşmalarını okuyunca hemen zekasını çalıştırıyor, "Bu Adalet Partisi değil, Aileyi Kalkındırma Partisi" diyor. 

"CUMHURBAŞKANI OLMASI MÜMKÜN DEĞİL"

Başbakan'ın Cumhurbaşkanı olması mümkün değil ya aklanacak paklanacak yada yüce divana gidecektir. Başbakan sırtındaki bu haram paralarla Çankaya Köşkü'ne çıkamaz, dizinin bağı çözülür, nefesi kesilir. 30 Mart uyarma görevini yapar, belediye başkanını seçer ama, iktidar değişikliğini yapamaz. Öyleyse 30 Mart'ta Başbakan'ı uyarmak lazımdır.  Kime oy veriyoranız verin ama bu iktidarı uyarın.