Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, 12 baronun "seçimli olağanüstü genel kurul çağrısı"nı yönetimi kurulunun değerlendirdiğini ve oy çokluğuyla hukuka aykırı olduğunu söyledi.
Abone olTürkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "Biz parti siyaseti yapmıyoruz, yapmadık, yapmayacağız. Bundan sonra da yapılmasını doğru bulmayız. Hiçbir siyasi partinin ne karşıtıyız, ne destekçisiyiz. Biz ilk günden beri 'hukukun siyasetini yapıyoruz' demiştik. Ona da devam ediyoruz." dedi.
Metin Feyzioğlu, Erzurum Barosunda düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin ve avukatların gündeminin son derece yoğun olduğunu söyledi.
İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Şanlıurfa, Diyarbakır, Aydın, Van ve Tunceli baro yönetimlerinin, Türkiye Barolar Birliğinin "seçimli olağanüstü genel kurul çağrısı"na değinen Feyzioğlu, şöyle konuştu:
"12 kıymetli baromuzun yönetim kurulu talepte bulundular. Bu demokratik bir haktır. Bu talebin muhatabı Türkiye Barolar Birliğinin yönetim kuruludur. Yönetim Kurulu da yine kanundan kaynaklanan yetkisini kullanarak 'olağanüstü genel kurul toplantılarında seçim olmaz' dedi. Tüm talep de 'seçimli genel kurul' yapılması üstünedir. Kanunumuzda bir baro başkanının, birlik başkanının nasıl değişeceği bellidir. Mahkeme kararıyla değiştirilmesi mümkün. Türkiye Barolar Birliği ve barolar da yönetimde istikrarı benimserler. Dolayısıyla esası inceledik ve Yönetim Kurulu, oy çokluğu ile bu talebin hukuka aykırı olduğuna karar verdi."
Feyzioğlu, konuyla ilgili yargı yolunun açık olduğunu belirterek, "İdare Mahkemesine giderler, mahkeme de karar verir ve yargının verdiği karara da herkes uyar. Suni bir gündem ile avukatların ve Türkiye'nin gündeminin işgal edilmesini doğru bulmuyorum. Süreç kendi içinde akacak gidecek." diye konuştu.
Yargı Reformu Strateji Belgesi ile sürecin son derece güzel işlediğini aktaran Feyzioğlu, şunları kaydetti:
"Önemli işler yapılıyor. Hiç yapılamaz denilen bir işi hep birlikte yaptık. Vatandaşın üzerindeki avukatlık hizmetinden kaynaklanan KDV yükünü, davaların yüzde 50'sinde yüzde 18'den yüzde 8'e düşürdük. Bu muazzam bir şey. Referandum ile Anayasa'yı değiştirmek belki daha kolaydır. Bunu hep birlikte sosyal devlet ilkesi gereği yaptık. Doğru bir iş oldu. Diğer avukatlık kalemlerinde de vatandaşın üstündeki KDV yükünün sonraki paketlerde ineceğini biliyorum. Çok önemli bir başlangıç yaptık."
"Parti siyaseti yapmıyoruz, yapmadık, yapmayacağız"
Feyzioğlu, sadece ilk yargı paketinde yapılanların, şu an görevde olan ve olmayan baro başkanlarının son 20 yıldır seçim kampanyalarında talep ettiği şeyler olduğuna işaret ederek, söz konusu kişilerin taleplerinin tamamını ilk yargı paketinde geçirdiklerini vurguladı.
İkinci yargı paketinde ise talep edilmesi hayal edilmeyenleri getirdiklerini aktaran Feyzioğlu, şöyle devam etti:
"Meslektaşlarımızın düşünceleri benim için çok önemli. Avukatlığın bu kadar bekleyen sorunları, vatandaşın yargı ile ilgili çözüm bekleyen sorunları çözülme yoluna girmişken bunu ben anlamlandıramıyorum. Olsa olsa, salt ideolojik bir bakışla yaklaşılıyor. Biz parti siyaseti yapmıyoruz, yapmadık, yapmayacağız. Bundan sonra da yapılmasını doğru bulmayız. Hiçbir siyasi partinin ne karşıtıyız, ne destekçisiyiz. Biz ilk günden beri 'hukukun siyasetini yapıyoruz' demiştik. Ona da devam ediyoruz."
KHK ile ihraçlar
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile meslekten ihraç edilen kişilerle ilgili adli süreçlerin sürdüğünü anlatan Feyzioğlu, "FETÖ denilen örgüt, sinsice bizim sinir uçlarımıza kadar girmişti, her yere nüfuz etmişti. Pek çok kurumda temizlik yapıldı. Yargı, en ciddi temizliği yapan kurumların başında geliyor. KHK'lar ile ihraçlar da oldu. Olağanüstü bir dönemdi, bu dönemde tedbir uygulandı." şeklinde konuştu.
Feyzioğlu, söz konusu dönemde komisyon kurulduğunu anımsatarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu komisyon şu ana kadar baktığı 85 bin dosyanın yüzde 10'unu kabul etmiş durumda. Bunun yüzde 90'ında da yanlışlık görmemiş. Reddettiği taleplerin tamamı da idari yargıya gidecek. FETÖ, PKK, DHKP-C idarenin, mahkemelerin ve toplamda devletin haksızlık yapmasını istiyor. Çünkü devlet haksızlık yaparsa taban kazanıyorlar. Devlet adaletli davranırsa suistimal edecekleri, sömürecekleri bir şey kalmıyor. Yargının adil yargılama yapması, kimseden etkilenmeden en doğru kararı vermesi ve verdiğini de göstermesi bu örgütlerin işine gelmiyor. En rahatsız oldukları bu. Biz de millet olarak yargıyı biraz rahat bırakalım, adil yargılama yapılmasını talep edelim. İdari yargının en makul sürede en adil yargılamayı yapması ve yaptığını da göstermesiyle olacaktır. Önümüzdeki 6 ay, 1 sene içerisinde bu sorunu idari yargı çözer, bitirir. Başka yolu yok bunun."
Barış Pınarı Harekatı
Türkiye'nin güney sınırında başarıyla yürütülen Barış Pınarı Harekatı'na da değinen Feyzioğlu, "Türkiye meşru bir harekat yapmıştır. Bu harekatın meşruluğunu 8 gün içinde dünyanın iki süper gücüne kabul ettirmiştir. Bundan millet olarak gurur duyacağız. Rusya ve ABD kabul etmiştir, hanemize büyük başarı olarak bunu bir kenara koyun. Uluslararası hukukta haklı olmak yetmez, haklılığınızı askeri gücünüzle mutlaka sahaya yansıtabilmeniz gerekir. Türkiye bunu da yapmıştır. Türkiye'nin ekonomik gücünü de artırması lazımdır. Üretim ekonomisine geçerek hiçbir şekilde ekonomik müdahalelerden etkilenmez hale gelmelidir." ifadelerini kullandı.
Feyzioğlu, söz konusu harekat ile Türkiye'nin Suriye'ye girdiğini ve temizliğini yaptığını aktararak, sahadaki diğer terör örgütlerinin de temizleneceğini söyledi.
Suriye'nin yeni anayasasının yazılması sırasında, Türkiye'nin daha dikkatli olması gerektiğini anlatan Feyzioğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yaptığımız o bütün fedakarlıkların boşa gitmemesi için, Türkiye'nin toprak bütünlüğüne bir tehdit oluşturulmaması için, Suriye anayasası yazılırken Suriye'nin kuzeyinin bir eyalet, bir özerk bölge, bir federe devlet şeklinde planlanmaması lazım. Bunu nasıl önleyebiliriz derseniz, bunu önlemenin yolu çok net. Aracısız bir şekilde Suriye hükümeti ile görüşmektir. Çünkü Suriye hükümetinin de menfaati Türkiye devleti gibi Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır."