Mesut Yılmaz, Bürüksel Zirvesi'ni ve sonrasını yorumladı. Yılmaz'a göre Türkiye Kıbrıs sorununu halletmeden müzakere masasına asla oturmamalı.. Yoksa..
Abone olHabertürk TV'ye konuşan Mesut Yılmaz'ın AB konusundaki yorumları: AB Zirve kararı Türkiye’ye iki açıdan haksızlık etti. Birincisi AB Türkiye’yi diğer adaylardan ayrı tutmuştur. Helsinki kararına göre diğer adaylarla aynı şartlar geçerli olacaktı oysa Türkiye’ye farklı bir statü uygulamıştır. Hırvatistan’la aynı sepete koyuyorlar bizi. Bu kabul edilemez bir şey. Zaten Hırvatistan’ı da bizden ayıracaklar alınan kararlara bakılırsa bunun böyle olduğu görülecektir. Ben verilen tarihi zafer olarak görmüyorum Alınan bu kararla Helsinki’den daha geriye gitmiştir Türkiye. Ben öyle zafer olarak görmüyorum, inanmıyorum. Dış politikada bu kadar ucuz bir şekilde zafer kazanılmaz. 70 milyon’un geleceği 700 bin Rum’un eline verilmiştir. Buna zafer denilecekse bir sözüm yok. Kıbrıs’ta Türk tarafı cezalandırılmıştır. Rum tarafı ödüllendirilmiştir. Rumlar Türkiye’nin geleceği hakkında söz hakkı elde etmiştir. Tek olumlu tarafı bir tarih verilmiş olmasıdır. Bu tarih de şartlı tarihtir. Türkiye’nin 25 ülkeden birini tanımadan masaya oturulacağını sanmak saflıktır. Ben olsam bırakıp Türkiye’ye dönerdim Türkiye Kıbrıs meselesinin bu kadar öncelikli olarak önümüze geleceğini hükümet tahmin etmedi. Bu bakımdan da Hükümetin müzakerelerde bir Kıbrıs planı yoktu. Millet bayram yaparken, gazeteler zafer ilan ederken benim hezimet demem bir şeyi değiştirmez olan olmuştur. Ben olsam müzakereleri orada dondurur bırakır Türkiye’ye gelirdim. Kıbrıs sorunu çözülmeden müzakerelere başlanmamalıdır Bu kadar ağır bir ipotek ağır bir hezimet medya aracılığı ile millet tarafından zafer olarak algılanıyor. Bu dikenli bir yola girmiştir Türkiye bu yol haysiyet kırıcı bir yoldur. Bugün yapılacak şey ben Rumlarla çözüm olmadan müzakereler başlamasın. Kıbrıs Rum tarafını masaya oturtacak bir yol bulunmalı. ABD gemilerine ve uçaklarına Kıbrıs limanlarını açmalıdır. Şu anda dışişleri aut uzmanları in. Kızılay’da bayram yapmak yerine o evetlerin arkasını okumak gerekirdi. O evetin içinde bir çok kabul edilemez şarların olduğu görülmelidir. Erdoğan’ı tuzaklara karşı uyarmıştım Ben müzakere şartları konusunda kendisini uyardım. Bir sürü tuzaklar olabileceğini söyledim, o da bana bunların farkında olduğunu söyledi satır aralarına sıkıştırdıklarını söyledi. Bu beni rahatlattı ama maalesef bunun böyle olmadığı gördük. Avrupalılar bizim her dediğimizi yapacak bir hükümet var diye bakıyorlar. Bu müzakere yöntemiyle bizimle isterlerse 50 yıl müzakere edebilirler. Alevi , Kürt, Heybeli Ada Ruhban Okulu meselesi AB havucuyla çözülmemeli Türkiye, AB’ye ‘ben müzakerelerin başlaması koşulu karşılığında Kıbrıs’taki haklarımdan vazgeçecek değilim’ demeli. Alevi , Kürt, Heybeli Ada Ruhban Okulu meselesi bizim meselemizdir. Biz bu meseleleri AB zoruyla, havucuyla çözmememiz gerekir biz kendi insiyatifimizle bu sorunların üstesinden gelmeliyiz. Biz ulusal haklarımızı göz önünde tuturak bu meseleye bakmamız gerekir. Ama bir eğitim kurumunun eğitim yapmasına engel olmamalıyız. Ben bu meselelerin hiçbirine öcü olarak bakmaması gerekir. 1.Dünya Savaşı’nda ölen Ermenilere saygı duymalıyız Bizim arşivlerimizin hepsi açık Ermenistan’ın arşivleri açık değil. Bu bir devlet politikası haline getirilip arşivleri açın ve karşılaştıralım demek gerekir. 1.Dünya Savaşı’nda ölen Ermeniler’e, Türkler’e, Kürtler’e saygı duyduğumuzu onlar için göz yaşı döktüğümüzü söylemeliyiz Bunun bir trajedi olduğunu ama bir soykırım olmadığını anlatmalıyız. Türkiye keşke bir Norveç olsaydı Türkiye’nin AB üyesi olmasını ençok isteyenlerden biriyim ama Türkiye keşke bir Norveç olsaydı da AB’yi ret edebilseydi. AKP’nin tam üyelik gibi bir isteği yok Hükümetin AB konusundaki çabasının sonucu bu olmamalıydı. Dış politikada popülizm olmaz. Sonra da kalkıp bunu bir zafer gibi yutturmamak gerekir. Masadan kalksaydı gelip öyle yapacaktı. Ama şimdi zafer ilan ediyorlar. Ben AKP’nin bu işi sonuna kadar götürebileceğini, böyle bir kararlılığı olduğuna inanmıyorum. AKP bu son mitingle popülist bir iktidar olduğunu kanıtlamıştır. AB sürecinin 20-30 seneye yayılması AKP’nin de AB’nin de işine geliyor. AKP’nin tam üyelik gibi bir isteği yok zaten.