BIST 9.650
DOLAR 34,60
EURO 36,31
ALTIN 2.978,56
HABER /  POLİTİKA

Mesut Yılmaza Çatlı şantajı

Mesut Yılmaz'a Tuncay Güney'in çirkin bir oyun oynadığı ortaya çıktı. Yılmaz Ecevit'in sözünü aşırdı ve hükümeti eleştirdi.

Abone ol

İNTERNETHABER

Mesut Yılmaz, Ergenekon'da savcının Susurluk'ta olduğu gibi ortaya net birşey koyamamasından şikayet etti. Yılmaz, Ecevit'in o ünlü sözünü bu kez AK Parti için kullandı ve Türkiye'de "devlet krizi" yaşanmaktadır dedi. Yılmaz'ın canlı yayındaki dil sürçmesi uzun süre duraksamasına neden oldu.

İşte Yılmaz'ın canlı yayındaki sözleri;

"TÜRKİYE'DE DEVLET KRİZİ VAR"

Ben bugün Türkiye'de bir "devlet krizi" yaşandığını düşünüyorum. Bu devlet krizininde çok çeşitli alanlarda olduğunu düşünüyorum. Bu hukuktan başlıyor siyasette, dış politikada ve eğitimde yani her alanda geçerli. Zannediyorum Sayın Cumhurbaşkanı'da bugünkü düzenlediği toplantının

 

Mesut Yılmaz'ın dili canlı yayında fena sürçtü! Yılmaz, usul hukukunu  anlatırken bakın nasıl bir yanlışa imza attı;

M.Y: Ama bunun dışında zaten daha sonra ki açıklamada da görüldü, hukuk devletinden söz edildi. Burada zannediyorum bahsedilen şey usul hukuku.

Hukukun çok önemli bir
bölümüdür yani usüle riayet edilerek adaletin sağlanması mümkün olmaz.

zamanlamasını belirlerken bütün bunları dikkate aldı.

"YOLUNDA GİTMEYEN ÇOK ŞEY VAR"

Yolunda gitmeyen o kadar şey varki doğrusu bu toplantıda hangisinin ele alındığını kestirmek zor. Anayasamız devletin erkleri arasındaki uyumu gözetme görevini Sayın Cumhurbaşkanımıza vermiş. Sayın Cumhurbaşkanı'da bunu nasıl yapacağı kendi taktiridir. Bu toplantıyı düzenlemesini yadırgamıyorum. Belki zamanlama açısından söz konusu olabilecek olan husus, devam eden bir davanın ele alınıp alınmadığıdır. Bu yönüyle tabii ki yargıya müdahale anlamı taşır ve yargıya herhangi bir müdahale söz konusu olamaz. Dolayısıyla zannediyorum ki bu toplantı veya diliyorum ki bu toplantıda devam eden davayla ilgili herhangi bir görüşme olmamıştır.

"SUSURLUK AYRI ERGENEKON AYRI"

Şimdi bir kere Susurluk'la Ergenekon'u birbirinden ayırmak gerektiğini düşünüyorum. Susurluk maddi bir olay. Uzantıları var yargıya intikal edenleri var hala da intikal ediyor. Ben hala Ergenekon'un ne olduğu konusunu anlayabilmiş değilim. Esasen Ergenekon'un ne olduğu da benim hazırlatmış olduğum Susurluk olayında olduğu gibi savcının iddianemesi net biçimde ortaya konulmuş değil., Kırk ambar gibi içine bir takım telefon konuşmaları ve alakasız belgeler ortaya konulmuş ancak ne olduğu belli değil.
"SUSURLUK PAYLAŞILMADI"

Ben açıkça söylüyorum Susurluk'la ilgili olarak herşey bir Başbakan olarak benimle paylaşılmamış, bana iletilmemiştir. Ben bu bilgileri adetada söke söke elde ettim. Elde ettiğim bilgiler çerçevesinde bunları kamuoyuyla da paylaştım. Bugün itibariyle bunlar söz konusu değil. Kurumlar artık değişmiş ve geçmişin bu yükünü de taşımak istemiyorlar. Ancak bugün tek başına bir iktidar da mevcut. Bunları ortaya çıkarmak için şartlarda uygun ve hükümet daha avantajlı. Bugün çok önemli bir engel var ve bu da bugün kü hükümetin bunu iç politikada ve muhalefeti susturmak için kullanmakta.

Erhan Karadağ: Peki bu davaların sonu size ulaşırsa?

Mesut Yılmaz: Ben yargılanmaya hazırım zaten alışığımda. Siyasi güç kullanan hiçkimsenin de yargılanmadan ayrı tutulmaması gerektiğini düşünüyorum.

"YILMAZ'A FOTOMONTAJ ŞANTAJI"

E.K: 2001 yılında Tuncay Güney ifade verdiğinde İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'dı ama Güney Mesut Yılmaz zırhıyla korundu. Yoksa Tantan bu işi çözecekti gibi bir iddia var. Engellediniz mi böyle bir şeyi?

M.Y: Şimdi, at izinin başka izlerle karıştığı bir dönemde elbette bazı şeyleri örtbas etmek için bu tür komik iddiaların ortaya atılmasını doğrusu bu işlerin nasıl yürüdüğünü daha önce gören bir insan olarak doğal karşılıyorum. Bu Tuncay Güney denilen kişi, geçmişte benimle ilgili fotomontaj yaparak; bunu başkalarına satan açıkça benim üzerimden dolandırıcılık yapan bir insan. Benim bildiğim kadarıyla da şu anda Türk yargısı tarafından aranıyor. Dolayısıyla benim onu korumam insan mantığına aykırıdır. Kaldı ki sorgulanmasıyla ilgili bana hiçbir bilgi verilmemiştir. Şimdi bu tür iddiaların ortaya atılması tamamen rol kapmak içindir.

Sanırım Tuncay Güney ortaokul mezunu bile değil. Bu kadar bilgiye sahip olması mümkün değil. Önemli olan bu bilgileri ona kimin servis ettiğidir.

Mehmet Ali Birand: Ne yapmıştı Tuncay Güney?

M.Y: Abdullah Çatlı'nın bir resmini almış. Benim bir resmimle birleştirmiş bunu gazetelere satmaya çalışmış. Allah'tan bir kaç uyanık gazeteci bunu farketmiş, almamışlar. Daha sonra bunu Doğruyol Partisi'nde bir milletvekiline belli bir bedelle satmış bunu.