Mescid-i Aksa Erdoğan'a sesleniyor!
İsrail'in Gazze'yi bombaladığı bu saatlerde size Kudüs'ü anlatmak ve Filistin konusunda bilgi sahibi olmadan fikir beyanında bulunanların ne denli büyük bir hata yaptığını sizlere anlatmak istiyorum.
Adayların sokak sokak dolaştığı, liderlerin meydanlara indiği,
yüzde bilmem kaçların hesaplandığı bir dönemde bu yazıyı yazmak
belki bir çoğunuza tuhaf gelecektir.
Beni bağışlayın...
Eğer canınız siyaset üzerine bir yazı okumak istiyorsa, yüzlerce
yazarın kılı kırk yararak yaptığı siyasi analizler sizi
bekliyor.
Ben bugün eksik kalayım!
İsrail'in Gazze'yi bombaladığı bu saatlerde size Kudüs'ü
anlatmak ve Filistin konusunda bilgi sahibi olmadan fikir beyanında
bulunanların ne denli büyük bir hata yaptığını sizlere anlatmak
istiyorum ben bugün...
Çünkü benim açımdan bu bilgiyi vermek çok daha önemli ve aslında bu
yazıyı yazmakta çok geç bile kaldım...
****
2014 yılının Kasım ayında Filistin'e hepi topu 50-60 kişi
gitmiştik. Sanki Fetih ordusuymuşuz gibi karşılanmış,
"Efendilerimiz, sahiplerimiz geldi. Osmanlı'nın torunları
geldi!" diyenlerin sevinç çığlıklarıyla
karşılanmıştık.
Dönerken, "Bizi sizsiz bırakmayın. Bize yüz
çevirmeyin!" diye yalvarırcasına seslendiklerinde,
"Yine geleceğiz. Hep geleceğiz ve her seferinde daha
kalabalık geleceğiz" diyerek söz vermiştim.
2015 yılının Nisan ayının 2'sinde yeniden Kudüs'e gitmek üzere yola
çıktık. Aslında bu tarihi seçtiğim için o kadar pişmanım ki...
Bir an önce gitme hevesiyle acele edince, 400 ila 500 kişi olması
gereken kafilemiz bir anda 126 kişi ile sınırlanmış oldu. Çünkü o
tarihler hem partilerin kesin adayları açıklama dönemine, hem de
öğrencilerin sınav ve vize tarihine denk geldi.
Uzatmayayım...
Yine katliam için durum almış vaziyette bekleyen İsrail
askerlerinin arasından, yine küllerin ve közlerin arasından geçip
Kudüs'e ulaştık!
Daha önce de söylemiştim...
Dünyanın tüm Müslüman devletleri Peygamberler ve Nebiler diyarını
küle ve köze çevirmeye çalışan İsrail'i bir ölünün bakışındaki
ifadesizlikle izliyor.
Onların tek umudu Türkiye...
"Esselamun Aleyküm. Türkiye'den geliyoruz!" demek,
melodisi hiç eskimeyen tatlı bir şarkı gibi geliyor onlara...
Sessiz ve sözsüz çığlıklar atan yüzleri bir anda mutlulukla
gülümsüyor.
Yine aynısı oldu bu gidişimizde...
"Size Türkiye'deki kardeşlerinizden selam
getirdik" dedğimizde, "Bizden milyon milyon milyon
selam götürün Osmanlı'nın torunlarına" diyerek karşılık
verdiler.
Her iki gidişimiz de Sıla Turizm aracılığıyla
gerçekleşti. Rehberimiz Musa Biçkioğlu'nun uçsuz
bucaksız tarihi bilgisiyle Filistin'in nereden nerede
sürüklendiğini içimiz acıyarak öğrendik. Hiç bir cümle oradaki
duyguyu tarif etmeye yetmez sanırım...
Dönerken, "Allah nasip ederse yine geleceğiz" diye
sözleştik... Ölmez de sağ kalırsak, Eylül ayının 2'sinde orada
olacağız. Bu kez 500 ila 750 kişilik bir kafile halinde gitmek için
şimdiden kolları sıvadık. Facebook'ta kurulan isimli sayfa,
"Ben de geleceğim" diyenlerin toplandığı alan
olarak seçildi.
ismiyle başlatılan etkinliğe birkaç gün içinde
"Geliyorum" diye katılanların sayısı 500'ün
üzerine çıktı bile.
İnşallah hedeflediğimizin çok üzerinde bir sayı ile adeta
Filistin'e çıkarma yapacağız diye umut ediyorum.
Bu arada değinmeden geçemeyeceğim.
Filistin konusunda kulaktan kulağa fısıldanan bazı söylentiler var.
Yukarıda da söylediğim gibi,bilgi sahibi olmadan fikir beyan eden
birileri, Filistin'e gitmenin İsrail'in kasasına para koymak
anlamına geldiğini söyleyip duruyor.
Onlara göre vize çıkarmak için harcanan paralar İsrail'in
kasasına giriyor.Bunu söyleyen her kim ise, bilesiniz ki bu
söylemleriyle İsrail'in yaşattığı ve yaşatacağı katliamlara bilerek
veya bilmeyerek destek veriyor.
Sevgili kardeşlerim...
Filistin'e tur düzenleyen neredeyse tüm şirketlerle konuştum. Vize
paralarının İsrail'e gittiği şeklindeki söylentiler tamamen
yalandan ibaret. Dünyanın tüm ülkelerinde olduğu gibi İsrail'de de
"Havaalanı Vergisi" adı altında 10 ila 20 dolar
arası bir bedel ödeniyor.
Bunun dışında ödenen tek bir kuruş para yok...
Filistinli müslamanların sahip olduğu otellerde konaklama
yapılıyor, Filistinli müslümanların dükkanlarından ve pazarlarından
alışveriş yapılıyor, şehirler arası tur için tutulan otobüs bile
Müslümanlar'dan kiralanıyor. Sürücüsünün Filistinli Müslüman olması
şartı koşuluyor.
Konuşmaları, yılanın zehrini boşaltmasını andıran bu bilgisizlerin
ve fikirsizlerin sözlerine aldırış etmeyin.
Bu yalanı söyleyenler, sözleriyle İslam'ın ilk Kıblesi Mescid-i
Aksa'ya haksızlık ediyor. Hazreti Muhammed'in tavsiyesine itiraz
ediyor. Allah Resulü'nün ayak basarak Mirac'a yükseldiği, 124 bin
peygamberin saf saf dizildiği yere gidilmesini eleştirenler bilin
ki öteki alemde Allah'a, o mukaddes mekanı boş ve sahipsiz
bıraktığı için hesap verecek.
Çünkü Mescid-i Aksa'nın boş kalan her bir seccadesinin vebali bütün
Müslümanlardan sorulacak.
Yazının başlığına gelince...
Sultan Süleyman'ın Kubbet-üs Sahra'nın etrafına yaptırdığı, daha
sonra Abdulhamit döneminde yeniden elden geçirilen çiniler artık
dökülüyor.
Üzerinde İsra ve Yasin Sureleri'nin yazılı olduğu çiniler gün
geçtikçe çürüyor ve büyük parçalar halinde yarılıp kopuyor.
Filistinli Müslümanlar, her gün dualarından eksik etmedikleri
Erdoğan ve Davutoğlu'nun bu duruma el atması için bizimle mesaj
yolladı.
İnşallah mesajım yerine ulaşır!
****
Video: "Mescid-i Aksa'ya neden
gitmeliyiz?" sorusunun cevabını Musa Biçkioğlu'nun anlatıyla
dinleyelim.